Ala, bir televizyon kanalında katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Ala, "kimilerine göre açılım, kimilerine göre Kürt paketi, kimilerine göre de yasal bir çerçeve" şeklinde bir düzenlemenin Meclis'te olduğu belirtilerek, bunun içinde ne bulunduğunun sorulması üzerine, hedefin çözüm sürecini sonuçlandırmak ve milleti önemli bir sorundan kurtarmak olduğunu bildirdi.
Demokratikleşmeyle teröre ve terörist faaliyetlere olan desteğin azaltıldığını belirten Ala, terörist faaliyetlere destek azalınca, bir sorunu kökten çözebilme imkanının ortaya çıktığını anlattı.
Ala, yasakları ortadan kaldırdıklarını ve hayatı normale döndürdüklerini ifade ederek, terörizmin normal hayatın bir enstrümanı olmadığını, baskılar sonucu ortaya çıktığını ifade etti. Ala, "Herkesin kazanacağı, Türkiye'nin daha çok büyüyeceği, daha çok gelişeceği bir yola girmiş durumdayız" diye konuştu.
Bahsedilen yasada, terör örgütü üyelerinin ve yöneticilerinin de eve dönüşünün sağlanacağı bir maddenin bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Ala, "Bu kanun şunu getiriyor; devletin şu anda yürüttüğü faaliyetler ve bundan sonra yürüteceği hükümetin faaliyetleri, yasal çerçeveye oturuyor. Yani bu konularda çalışma yapma yetkisini Meclis onaylamış oluyor. Bu meseleyi kökten çözecek, bu meseleyi Türkiye gündeminden inşallah çıkartabilecek, yöre halkının, hepimizin, 76 milyonun lehine olan o çalışmaların tamamını yapabilecek imkanı, yasal bir statüye kavuşturuyor" yanıtını verdi.
Ala, bu çerçeve yasanın Ekim'de çıkacağı, ancak HDP'nin arzusu ve baskısı yüzünden öne alındığı iddiaların bulunduğunun belirtilmesi üzerine, eski Türkiye'nin paradigmalarına kodlanmış zihinlerin, hükümetin yaptığı, aldığı inisiyatifin arkasında hükümetin kendi iradesinin dışında bir irade aradığını söyledi.
"Çünkü kendileri öyle yönetti Türkiye'yi" değerlendirmesinde bulunan Ala, "Biz öyle yönetmiyoruz. Anlamadıkları şey bu, anlaşılmayan şey bu. Biz, kendi irademizle, AK Parti hükümetleri kendi iradesiyle bir süreci yönetiyor. Ne zaman hangi kararı alması gerekiyorsa o kararı alıyor ve bunda tereddüt etmiyor" dedi.
- "Halkın ne söylediğine bakıyoruz"
Bakan Ala, karar alırken de kafa yoran herkesin fikirlerinin değerlendirildiğini ve bu şekilde sonuca varıldığını bildirdi.
Ala, "Kimin ne söylediğinden çok, halk ne söylüyor, bizim vatanda ne talep ediyor, biz ne yapıyoruz. Biz buna bakıyoruz" diye konuştu.
"Dağdan" beklentilerin ne olduğunun sorulmasına karşılık Ala, çocukları dağa götürülen annelerin de ağlamaya başladığını söyledi.
Ala, şöyle konuşu:
"Anneler aynı dilden ağlıyor, göz yaşları aynı dilden akıyor, vicdanlar aynı dilden kanıyor. Biz bunu yaşıyoruz ve milletimize artık daha fazla yaşatmak istemiyoruz. Oradaki annelerin çığlığı aslında her şeyi anlatmaya yeter. Onlar ne istiyor? Anneleri ne istiyorsa onu istiyor. Herkese kaybettiren, şiddetin, terörün bir çözüm yöntemi olmadığını gördüler, herkes görüyor."
TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'in çözüm sürecinin yeterince şeffaf olmadığına dair eleştirisi olduğunun dile getirilmesi üzerine Ala, "Kendisi yeni iş başına geldiği için haberdar olmayabilir" dedi. Ala, bu tür konularda şeffaf olunması gerektiği kadar şeffaf olunacağını dile getirdi.
Terör örgütünün geri çekilmesinin artması, silahsızlanmanın gündeme gelmesinin kısa, orta ya da uzun vadeli bir beklenti olup olmadığının sorulması üzerine Ala, kısa, uzun ve orta vadede atılacak adımlar bulunduğunu anlattı.
Ala, kısa ve orta vadede bu sorunların giderilmiş olması gerektiğini de vurguladı.
Abdullah Öcalan'ı gazetecilerin ve STK'ların da ziyaret etmesinin mümkün olacağına dair iddiaların hatırlatılması üzerine Ala, şu anda böyle bir karar bulunmadığını bildirdi.
- Türkiye'nin kırmızı çizgileri
İçişleri Bakanı Ala, "Bizim bilmediğimiz yeni eklenen veya çıkarılan kırmızı çizgiler var mı?" şeklindeki soru üzerine, bunların 76 milyonun bildiği çizgiler olduğunu kaydetti.
Ala, "Bunlar Türkiye'nin aslında 2023 hedeflerinin çerçevesini çizdiği çizgilerdir. Tam demokrasi, ileri demokrasi, kişi hak ve özgürlüklerinin tam anlamıyla tesis edildiği bir Türkiye. Kalkınmış bir Türkiye ve uluslararası platformda sözü dinlenen ve kendisi dikkate alınmadan denklem kurulamayan bir Türkiye" diye konuştu.
- Diyarbakır'da Türk bayrağının indirilmesi
Bakan Ala bir soru üzerine, Diyarbakır'da Türk bayrağının indirilmesiyle ilgili zanlının henüz yakalanmadığını, ancak yardım eden kişinin yakalandığı belirterek, bayrağı indiren kişinin duvarı, tel örgüyü aşıp, direğe tırmanıp, bayrağı indirmesi ve ardından aynı şekilde uzaklaşmasında bir provokasyon görüldüğünü ifade etti.
Türkiye ne zaman temel bir problemine eğildiyse böyle provokasyonlar olduğunu dile getiren Ala, "Bunlar yolumuzdan bizi engellerse, zaten amaçlarına ulaşmış olurlar" dedi.
Bu olayda askerlerin, güvenlik güçlerinin ne yapması gerektiğinin sorulması üzerine Ala, yapılması gerekenin içeriye girilmesini engellemek, girildiyse de eylemciyi yakalamak olduğunu belirtti.
Ala, kaç çocuğun terör örgütünce kaçırıldığının sorulması üzerine, bir rakam vermenin doğru olmayacağını, çünkü çok sayıda rakam dolaştığını ifade etti.
Çocukları da büyükleri de dağdan indirmeyi, çözüm sürecini de ortaya koyarak hedeflediklerini vurgulayan Ala, "Çocuklar üzerinden bu tür faaliyetlerin yürütülmesi insanlığa sığacak bir şey değil" diye konuştu.
- "Böcek" soruşturması
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisine "böcek" tabir edilen dinleme cihazı konulmasıyla ilgili soru üzerine Ala, şöyle konuştu:
"Bu olayın sorumluları tespit edilmiş ve ortaya çıkmıştır ama yargılama aşaması devam etmektedir. Birisi yurt dışına kaçmıştır, ikisi de meslekten, polislikten ihraç edilmişlerdir. Bu çok önemli bir husustur. Nedir önemi? Siz sayın Başbakanın ofisine, ofislerine dinleme cihazı koyan insanların bir kişiyi dinlediğini varsaymayın, 76 milyonun güvenliğini ilgilendiren, ulusal güvenliği ilgilendiren bir konuda, onu tehdit eden bir faaliyet içerisinde olmuş demektir, bunlar. Bir casusluk faaliyetidir bu. Ülkenin başbakanını neden dinlersiniz, hangi ülkeye servis ettiniz, hangi bilgileri almaya çalışıyorsunuz, aldınız, hangi bilgileri kime sattınız, kiminle işbirliği yaptınız, bunlar tabii soruşturmanın kapsamında. Bu nasıl bir vatan ihanetidir ve alıyorsunuz kimlere servis ediyorsunuz, hangi yapının elemanı olarak bunu yapıyorsunuz. İşte yapılanma gittikçe ortaya çıkıyor. Her birimin, yargının, idarenin, teftişlerin herkesin meselenin bu ciddiyetiyle mütenasip bir tavır içinde olması, 76 milyonun beklentisidir. Onların tamamının güvenliğine ilişkin bir casusluk faaliyeti söz konusudur. Bunun gereği titizlikle yerine getirilmelidir."
(Sürecek)