Mahmutlu Mahallesi'nde oturan Hacı Ali Şentürk (60), lisede sanat tarihi öğretmeninden etkilenerek başladığı koleksiyonculukta 40 yılı geride bıraktı.
Lidya, Roma, Bizans, Abbasi, Eyyübi, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait 600 para ile 80 tarihi eseri, 1999'da Antakya müzesine bağışlayarak ruhsatlı koleksiyonculuğu bırakan Şentürk, bu merakından kopamıyor.
Şentürk, AA muhabirine, koleksiyonundaki paralar ile evinde sergilediği antika eşyalar için şimdiye kadar adeta "servet" harcadığını, bu işten hiç para kazanmadığını söyledi.
Koleksiyonundaki paraların büyük kısmını İskenderun'daki demir çelik fabrikasında çalışırken limana gelen yabancı ülke gemilerinde görevli personelden aldığını belirten Şentürk, bu merakını bilen ve yurt dışı seyahatlerine giden arkadaşlarının da koleksiyonuna katkıda bulunduğunu anlattı.
- En büyük korkusu, evine hırsız girmesi
Evinin salonuna yaptırdığı camekanda sergilediği paraların çalınmasından korktuğunu vurgulayan Şentürk, "En büyük korkum, evime hırsız girmesi. 40 yıl boyunca binbir zorlukla topladığım paralar çalınmasın diye evimden dışarı çıkamaz oldum. Bu merak beni evde kalmaya mahkum ediyor" dedi.
Yakın tarihte rejimleri değişen ülkelerin tedavülde olmayan parasını da biriktirdiğini ifade eden Şentürk, ülkesinde tanınmış bir Amerikalının kendisindeki bazı paraları gördüğünde çok şaşırdığını aktardı.
Sahip olduğu koleksiyona paha biçemediğini belirten Şentürk, şöyle konuştu:
"Çocukluğumdan beri tarihi eserlere, tarihi mekanlara ve yabancı ülkelerin paralarına ilgi duyuyorum. Antikacılığın ve tarihi eserlerle uğraşmanın bazı yasal zorunlulukları olması nedeniyle 15 sene önce ruhsatımı iptal ettirdim. Şimdi amatör koleksiyonculuk yapıyorum. Öyle zamanlar oldu ki bir ülkenin en küçük değerdeki parasını değerinin üzerinde fiyatla satın aldım. Yabancı ülkelerden gönderilen hediye paralar oldu. Koleksiyonumun değerini sorduklarında paha biçemiyorum. Benden sonra çocuklarımdan birinin bu koleksiyona sahip çıkması, evlatlarımdan bu dünya adına en büyük isteğim."
