DP World Yarımca Konteyner Terminali'nin açılışı dolayısıyla bir otelde düzenlenen yemeğe katılan Çavuşoğlu, burada yaptığı konuşmada, dünyanın en büyük liman operatörlerinden biri olan DP World'ü, Türkiye'deki konteyner terminali yatırımı dolayısıyla tebrik etti.
Çavuşoğlu, Türkiye'de son teknoloji ile açılacak limanın diğer yatırımcılar açısından örnek olacağını söyleyerek, Türkiye'nin, kıtalar arası geçiş noktasındaki konumuyla lojistikte bölgesel bir üs olma potansiyeline sahip olduğuna dikkati çekti.
Bakan Çavuşoğlu, "Bu stratejik konumunun yanı sıra, intermodal taşımacılığı sağlayacak modern altyapısı ve birbirini tamamlayacak şekilde dizayn edilen hinterlant bağlantıları, Türkiye'yi ön plana çıkarmaktadır. Ayrıca, dünyanın önemli ticaret merkezlerinden olmaya devam edecek AB'nin ulaştırma ağlarına bağlantı sağlamak amacıyla sürdürülen projeler ve tüm komşu ülkelere ve yeni pazarlara erişimi kolaylaştıracak güzergahlar, ülkemizin avantajlı bir pozisyonda olmasını sağlamaktadır. 2010 yılında Lojistik Performans Endeksine göre 155 ülke arasında 39'uncu sırada bulunan Türkiye, 2012 yılında 27'nci sıraya yükselmiştir. Türkiye'nin 'bölgesel lojistik üs' olması yönündeki hedefimiz ve 2023 dış ticaret hedeflerimiz, hükümet olarak ulaştırma altyapısına yapacağımız yatırımların artarak devam edeceğinin bir işaretidir" diye konuştu.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik hedefini kararlılıkla sürdürdüğü vurgulayan Çavuşoğlu, bu hedefin Türkiye'nin farklı alanlardaki reformlarının arkasındaki en önemli itici güç olduğunu belirtti.
- "Avrupa Birliği, Türkiye'nin en önemli ticari ortağıdır"
AB sürecinde sadece siyasi alanda değil, ekonomiden çevreye, taşımacılıktan enerjiye kadar her alanda önemli adımların atıldığına işaret eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Sadece son 1 yılda AB'ye uyum için 16 birincil, 195 ikincil düzenleme çıkarılmış, toplumsal yaşamın farklı alanlarında farkında bile olmadığımız pek çok değişim yaşanmıştır. Katılım süreci, sadece AB müktesebatına uyum sağlamak amacıyla mevzuatımızda değişiklikler veya yeni düzenlemeler yapılmasından ibaret değildir. Bu uyum sürecinin çok önemli ekonomik ve sektörel sonuçlar doğuracağı bilinen bir gerçektir. Ayrıca bu süreç, Türkiye'de istikrarlı büyüme ortamının devamı açısından da önemli rol oynamaktadır. Mevcut krize rağmen Avrupa Birliği, hala dünyanın en büyük ekonomisi ve Türkiye'nin en önemli ticari ortağıdır. Dış ticaretimizin yaklaşık yüzde 40'lık bölümü AB ülkeleriyle gerçekleşmektedir. Avrupa Birliği son yıllarda yaşadığı mali krizin etkisiyle içine kapanmış olsa da Türkiye'de yaşanan değişim ve dönüşümün farkındadır. Türkiye'nin reformcu kimliğinin öne çıktığı 2013 yılı, AB sürecinin ülkemizin geleceği açısından öneminin net bir biçimde görüldüğü kritik bir yıl olmuştur. Ancak ne yazık ki Avrupa Birliği bir takım siyasi engellemeler nedeniyle bu durumu müzakere sürecimize yansıtamamaktadır."
Çavuşoğlu, siyasi engellemeler nedeniyle katılım sürecinde istenilen noktada olunamamasına rağmen, bunun reform sürecine engel teşkil etmediğini dile getirdi.
- "AB sürecinin bizim için gerçek gündemi demokrasidir, adalettir, kalkınmadır"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2014 yılını Türkiye'de "AB yılı" ilan ettiğini anımsatan Çavuşoğlu, "Hükümetimiz Avrupa Birliği sürecine reform perspektifinden bakmaktadır ve bu süreci, karşımıza çıkarılan siyasi engellemelere rağmen en iyi şekilde değerlendirmektedir. AB sürecinin bizim için gerçek gündemi demokrasidir, adalettir, kalkınmadır. Türkiye'nin AB üyeliğinin iki taraf için de kazan-kazan durumu olduğu son derece açıktır. Hızla değişen küresel dinamikler ve ortak çıkarlar, Türkiye-AB bütünleşmesini giderek daha önemli ve vazgeçilmez hale getirmektedir. Türkiye, geniş ve büyümekte olan iç pazarı, dinamik toplum yapısı, bölgedeki lider rolü, deneyimli özel sektörü, serbest ve güvenli yatırım ortamı, yüksek vasıflı iş gücü, gelişmiş altyapısı ve kurumsallaşmış ekonomisiyle hem AB'ye önemli fırsatlar sunmakta, hem de önemli bir partner olmaktadır" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, "21 No'lu Trans-Avrupa Ağları Faslı"nın müzakereye açılan fasıllardan biri olduğunu, bu çerçevede, hem Türkiye'nin hem de AB'nin menfaatlerine hizmet edecek Kapıkule-Halkalı-Ankara-Sivas-Kars Demiryolu Projesi üzerinde mutabık kalındığını bildirdi.
Mevlüt Çavuşoğlu, siyasi engellemeler nedeniyle "14 No'lu Taşımacılık Politikası Faslı"nın açılmamasına rağmen, taşımacılık sektöründe son on yılda, gerek altyapı gerekse mevzuat açısından önemli ilerlemeler kaydedildiğini dile getirdi.
Altyapı yatırımlarında AB ile entegrasyon çerçevesinde, liman ve demir yolu projelerine öncelik verildiğini ifade eden Çavuşoğlu, "Liman projelerinde demir yolu-kara yolu bağlantı sorunları çözülmüş, tekel durumundaki piyasalar serbestleştirilmiş, birçok uluslararası sözleşmeye taraf olma süreci, hızlı bir şekilde tamamlanmıştır. AB mali destekleriyle inşaat işleri hızla ilerlemekte olan Irmak-Karabük-Zonguldak Demiryolu Hattının Rehabilitasyonu projesi ve önümüzdeki süreçte yine AB mali desteği ile gerçekleştirilecek Samsun-Kalın Demiryolu Hattının Modernizasyonu projesi ile ülkemizin yüksek öneme sahip iki limanının iç kesimlere demir yolu vasıtasıyla daha hızlı, etkili ve emniyetli şekilde eklemlenebilmesi hedeflenmektedir. AB ile işbirliğimizin en somut biçimde tezahür ettiği alanlardan birisi olan Katılım Öncesi Mali Yardımlar çerçevesinde, 2007-2013 yıllarını kapsayan dönemde biraz önce bahsettiğim liman bağlantılı demir yolu projeleri de dahil olmak üzere, ulaştırma sektörü için sağlanan AB fonları tutarı yaklaşık 650 milyon avrodur. AB politikalarıyla uyumlu bir ulaştırma mevzuatının oluşturulması ve hava yolu, deniz yolu, demir yolu, kara yolu taşımacılığının birbirleriyle olan bağlantılarının kuvvetlendirilmesi çalışmaları ülkemizin öncelikleri arasında olmaya devam edecektir" şeklinde konuştu.
Açılış yemeğine, DP World Yarımca Üst Yöneticisi (CEO) Nichola Silveira, DP World Avrupa ve Rusya'dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Ganesh Raj, Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkan Yardımcısı Arda Ermut, Körfez Belediye Başkanı İsmail Baran ve diğer ilgililer katıldı.