Tunus'taki geçiş sürecinin başarıyla tamamlanmasının Tunusluların başarısı olmasının ötesinde Kuzey Afrika'da temel haklara saygı gösteren demokratik bir devlet kurma ve bunu sağlamlaştırma imkanı yaratacağını belirten Barroso, "Tunus'taki gelişmeler, çatışmanın kaçınılmaz olmadığını ve ılımlı vizyonların, ulusal birlik, diyalog ve uzlaşı ruhunun öne çıkması durumunda Müslüman ülkelerin demokrasiyle uyumsuz olmadığını gösteriyor" dedi.
Tunus'un, AB'ye coğrafi konumunun dışında da yakın, dost bir ülke olduğunu belirten Barroso, 2017'ye kadar geçerli yeni bir eylem planıyla hayata geçirilen imtiyazlı ortaklığın, Tunus'a demokratik geçiş süreci ile ekonomik ve sosyal kalkınmasında destek sağlayacağının altını çizdi.
AB'nin Tunus'a yaptığı mali yardımın 2011-2013 döneminde ikiye katlandığını vurgulayan Barroso, "Son demokratik gelişmeler ışığında mali işbirliği bir önceki döneme oranla daha fazla olmalı" dedi.
Reform çabaları sayesinde Tunus'un 540 milyon avroluk kaynağa sahip olan ve AB'nin güney komşularına yönelik "İlkbahar Programı" çerçevesinde 155 milyon avro aldığını belirten Barroso, yine aynı ülkelere yönelik 100 milyon avro kaynaklı Şemsiye Programı'ndan Tunus'un 50 milyon avro alacağını söyledi.
AB Komisyonu'nun 2014 için 200 milyon avroluk bir yardım önerdiğini de hatırlatan Barroso, makro ekonomik işbirliği çerçevesinde Tunus'a çok uygun şartlarda 300 milyon avroluk kredi verileceğini de sözlerine ekledi.
Cuma'nın, AB'nin yaptığı yardımlara teşekkür etmekle birlikte daha fazlasına ihtiyaç duyduklarını ilettiğini belirten Barroso, "Ülkenin yaşadığı büyük zorlukları dikkate alarak bunu anlayabiliyorum" ifadelerini kullandı.
Cuma da iki ortak arasında her şeyin çok iyi olduğunu belirterek, "Tunuslular, bölgenin bütünü ve Avrupa-Akdeniz bölgesi için umut kaynağı ve istikrar unsuru olan demokratik süreci başarıyla sonuçlandırma konusunda ortak kararlılık içerisindeyiz" dedi.
Cuma, görüşmede bölgesel sorunlar ve Tunus'un karşı karşıya kaldığı ekonomik ve güvenlikle ilgili sorunların da ele alındığını belirtti.