Erbakan Vakfı İstanbul Gençlik Kolları tarafından Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen "Fetih ve Fatih" etkinliğine katılan Erbakan, Milli Görüş hareketinin hedeflerini, Necmettin Erbakan'ın yaşamı sırasında yaptıklarını ve İstanbul'un fethini anlattı.
Fatih Sultan Mehmet'in, İstanbul'u fethettiği sıradaki azmine değinen Erbakan, "Sultan Fatih, o büyük fethi gerçekleştiriren, 'Ya ben İstanbul'u alırım ya da İstanbul beni alır', kararlılığına sahip bir kumandandı. Böylesine inanmış ve kararlı bir liderle bu zafer kazanıldı. Bir gecede 70 geminin karadan yürütülmesi, kış sezonunda bugünkü teknolojiyle bile gerçekleştirilemeyecek şekilde birkaç ay içinde 400 parçadan oluşan donanmanın inşa edilmesi, Rumeli Hisarı inşaatının 3-4 ay gibi kısa bir zamanda bitirilmesi bu inanmışlığın ve kararlılığın ispatıydı" diye konuştu.
Necmettin Erbakan'ın "İstanbul sağcılık, solculuk, liberallik ya da muhafazakar demokratlıkla fetholunmamıştır. Milli Görüşle fethedilmiştir" sözlerini hatırlatan Erbakan, "Bu nedenle Osmanlının başkenti, padişahlar şehri ve İslam aleminin merkezi İstanbul, Milli Görüş hareketinin de merkezi ve kalesidir" ifadesini kullandı.
Erbakan, büyük fetihler ve büyük zaferler için, büyük kumandanlar ve liderlerin tek başına yeterli olmadığını kaydederek, onların arkasında duracak manevi önderler olması gerektiğini aktardı.
Ayasofya'nın ibadete açılması gerektiğini ifade eden Erbakan, Ayasofya'da ibadet yapılması durumunda, yalnızca Sultanahmet Camisi'nin değil, tüm camilerin ibadet edenlerle dolacağını bildirdi.
Erbakan, Ayasofya'da Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettikten sonra ilk şükür namazını kıldığını, burada ikinci şükür namazının Kurtuluş Savaşı'ndan ve İstanbul işgalden kurtulduktan sonra kılındığını belirterek, üçüncü şükür namazınını Erbakan'ın evlatları ve talebeleri olarak İslam Birliği'ni kurdukları gün kendilerinin kılacağını söyledi.
- Gencer: "İstanbul'un fethedilmesiyle nelerin kazanılacağı biliniyordu"
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Gencer de İstanbul'un fetih sürecine ilişkin bilgi verdi.
Gencer, İstanbul'un fetihten önce 4'ü Yıldırım Bayezid döneminde olmak üzere 5 kez kuşatıldığını ancak fethedilemediğini, fethi şehzadeliği döneminde planlayan Fatih'in gerçekleştirebildiğini aktardı.
Büyük olmanın ve büyük kalabilmenin yolunun, dünyanın merkezine sahip olmaktan geçtiğini dile getiren Gencer, şöyle devam etti:
"Fatih Sultan Mehmet, bunun çok açık şekilde farkındadır. Bu açıdan bakıldığında, reel politiğe sıkı sıkıya bağlıdır. Kendi gücünün farkında ve dünya siyasetinde, dünya devletleriyle nasıl mücadele edileceğinin farkındadır. Fatih, dönemi itibarıyla bakıldığında, İstanbul'u fethetmenin kendisine ve İslam dünyasına kazandıracaklarının da farkındadır. Fatih Sultan Mehmet, İslam dünyası ve Osmanlı, dünya güç dengelerinde İstanbul'un fethiyle nasıl bir sıçrama yapacağını iyi biliyordu. Fatih, İstanbul'un fethiyle birlikte jeopolitik ve jeostratejik açıdan büyük kazanımların olacağının farkındaydı. İstanbul alınırsa, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Balkanlar'ın kontrolü daha kolay olacaktı. Çünkü İstanbul, neredeyse bunların tam ortasında ve geçiş noktasında olan ve farklı coğrafyalara ve ülkelere geçiş yapılabilen bir kapıydı. Doğuyu batıya, kuzeyi güneye yakınlaştıran bir merkezdi."
Gencer, İstanbul'un asırlardır yalnızca siyasetin değil, dünya ticaretinin de merkezi olduğuna işaret etti.
Mehteran gösterisi gerçekleştirilen etkinlikte, Kuran-ı Kerim okundu ve sinevizyon gösterimi yapıldı. "Mücahit Erbakan", "Biz Fatihlerin nesliyiz" ve "Fatih nerede, biz oradayız" şeklinde sloganların atıldığı etkinliğe, Necmettin Erbakan'ın kızı Elif Erbakan da katıldı.
Etkinliğin sonunda, konuşmacılara plaket verildi.
