Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na uzanan süreçte Kürtler'in üstlendikleri roller, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde yaşanan olayları gerekçe göstererek yapılan eylemde, 2. Hava Kuvvet Komutanlığında gönderdeki Türk bayrağının indirilmesi provokasyonunun neden tutmadığını da ortaya koyuyor.
Kürtler ve Zazalar'ın özellikle Kurtuluş Savaşı'nda üstlendikleri roller üzerinde araştırmalar yapan Anadolu Birliği Derneğinin kurucusu Vedat Güldoğan, AA muhabirine, tarihsel gerçekler ışığında Lice'deki bayrak provokasyonunu değerlendirdi.
Güldoğan, sadece Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı tarihinin, Türkler ile Kürtler arasındaki birlikteliği ve ortak değerlere bağlılığı ortaya koymaya yeteceğini ancak bunların tam olarak bilinmemesi nedeniyle zaman zaman sıkıntılar yaşandığını ifade etti.
İzmir'in, Kurtuluş Savaşı'nda, hem işgaliyle milli mücadelenin başlaması hem de kurtuluşuyla savaşın zaferle sonuçlandığı yer olarak bir mihenk taşı oluğunu hatırlatan Güldoğan, Kürtler'in bu mücadelede önemli izler bıraktıklarını dile getirdi.
Güldoğan, İzmir'in işgali öncesi filizlenen Kuvayi Milliye hareketinin fikir bazında öncülüğünü yapanın da Kurtuluş Savaşı'nın zaferle taçlandığı 9 Eylül'de İzmir'e yeniden Türk bayrağı çeken askerin de Kürt olduklarına işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"İzmir'in işgali öncesi burada fikir bazında bir Kuvayi Milliye hareketi, çalışma var. Bunun önderliğini yapan Kürt'tür. Bedirhani aşireti vardır, o aşirete mensup bir Kürt. İsmi Vasıf Çınar'dır. Bugün İzmir'de Vasıf Çınar Bulvarı var. Bu Vasıf Çınar, Milli Mücadele'nin ilk temelini hazırlayanlardandır. İzmir işgal edildikten sonra Mustafa Necati Bey'le Balıkesir'e giderler. Balıkesir'de aynı faaliyeti yürütülürler ve orada 'İzmir'e Doğru' diye dergi çıkarırlar. Kurtuluş Savaşı sonrası milletvekili oldu, bakan oldu. Celal Bayar ile birlikte Saruhan milletvekiliydi. Bu da bir Kürt ama İzmir'de Kürtler bile bunu bilmiyor."
- İzmir'in kurtuluşunu simgeleyen bayrağı o çekti
Bayrak provokasyonuna karşı belgeleriyle ispatlı bir diğer tarihsel gerçekliğin ise Kurtuluş Savaşı'nın zaferle taçlandığı 9 Eylül'de, İzmir'e yeniden Türk bayrağı çekilmesine ilişkin olduğunu vurgulayan Güldoğan, şunları kaydetti:
"Ergani'nin eski ismiyle Memalan köyünden Mehmet Reşat (Nazlı) diye bir şahıs var, o zaman 'Kürt Reşo' adıyla biliniyor. 15 yaşında askere gider. Cephelerde savaşır. Afyon'da yaralanır ama Fahrettin Altay Paşa'nın komutasındaki süvari birliği ile İzmir'e gitmek ister. Bunu önce almıyorlar, 'benim gelmem lazım, sapasağlamım. Hiçbir şey yapamazsam ağabeyim gibi ben de şehit olurum' diyor. Süvari birliğinin çavuşudur kendisi ve 9 Eylül'de İzmir'e geliyorlar. İzmir'e girişlerinde Pasaport'un olduğu yerde bir bomba atılıyor Yüzbaşı Muzaffer yaralanıyor, o yaralı haliyle vilayete gider oradaki Yunan bayrağını indirir, bir diğer yüzbaşı Kadifekale'ye çıkar oradaki Yunan bayrağını indirir yerine Türk bayrağını çeker. Kürt Reşo da yanına bir askerini alarak hemen Pasaport'ta hala duran iki katlı bir bina var. İşgal güçlerinin irtibat bürosu olarak kullanılan. Oradaki bayrağı indirir yerine Türk bayrağını çeker."
"Kürt Reşo"nun Kurtuluş Savaşı'nda üstlendiği bu önemli role karşın pek bilinmediğini dile getiren Güldoğan, hatta İstiklal Madalyası'nın dahi Genelkurmay arşivinden çıkartılan belgeler sayesinde ölümünden 40 yıl sonra büyük oğluna verilebildiğine dikkati çekti.
-"Bayrağımıza leke getirtmeyiz"
Kürtler'in vatana ve bayrağa bağlılığının göstergelerinden birisinin de Atatürk'ün kaleme aldığı yazıyla ispatlı şekilde, Çanakkale'de yaralandığında kendisini revire kaldıran askerin "Zülfikar" isminde Erganili bir Kürt olduğunu anlatan Güldoğan, şunları söyledi:
"Bir Kürt, Yunan bayrağını indirip Türk bayrağını çekiyor, bir sözde Kürt de Türk bayrağını indiriyor. Bu farklı bir şey. Acaba hangisi Kürt? Bir provokasyon olduğu belli. Belki o çocuğun böyle bir olayın ne getireceğini düşünecek bir bilgisi de yoktu. Birileri mi yönlendirdi veya o galeyanda oyun mu zannetti. Böyle bir şey olmuştur. Yakalanır herkes cezasını çeker ama bayrak sevgisi bizim hasletimizdir, hepimiz severiz. Bugün olayın tamamını getirip 'Kürtler bayrak düşmanı, bölücü, vatan haini' demek kadar çok yanlış, çok çirkin bir kelime olamaz. Bizler bunu kabul etmiyoruz. Biz Doğu ve Güneydoğu Anadolulular olarak, bayrağımıza leke getirtmeyiz; kendi canımızı veririz, bayrağımızı düşürtmeyiz."