Dolar

36,5143

Euro

38,0769

Altın

3.370,19

Bist

9.658,72

Başbakan Yardımcısı Arınç: (2)

Başbakan Yardımcısı Arınç: (2)

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-06-13 12:20:32

Başbakan Yardımcısı Arınç: (2)
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, IŞİD'in Türkiye'den destek gördüğü iddiasıyla ilgili, "Bilinçli olarak Türkiye'den bir yardım, kişi, silah ve maddi destek olarak gitmiş midir? Hayır. Buna kesinlikle 'hayır' diyebiliriz. Bütün dünya da bunu böyle biliyor" dedi.

TRT Genel Müdürlüğü Lokali'nde, televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Arınç, gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.

Irak'tan Türk vatandaşlarının tahliyesiyle ilgili soru üzerine Arınç, "Panik doğurmaması açısından Dışişleri Bakanlığı ikinci tedbir olarak internet sayfasından dünkü duyuruları kaldırmış olmalı. Bugün tekrar yenilenebilir. Olay benim açımdan da önemliydi takip ettim" diye konuştu.

Irak'ta 125 bin civarında Türk olduğunu bildiklerini belirten Arınç, bunların 100-110 bin kadarının Kürt bölgesinde, kalanlarının diğer bölgelerde olduğunu söyledi.

Bu vatandaşların can güvenliğiyle ilgili şu anda bir endişe olmadığını dile getiren Arınç, ancak her ihtimale karşı yaşanan son gelişmeler karşısında yurttaşların güvenli tahliyesi açısından dün açıklamalar yapıldığını aktardı.

Türk Hava Yolları veya diğer havayolları bakımından yeterli ölçüde kapasite olmadığının görüldüğünü anlatan Arınç, "Yüksek talep karşısında bunların bir noktada tıkandığını görüyoruz. İlave uçak seferleri yapılacaktır. Bunların bir kısmının Irak Merkezi Hükümeti tarafından izin verilmesi gerekiyor. Bu izin sürecinin mutlaka kısa sürede gerçekleştirilmesi gerekli. Çalışmalar devam ediyor. Erbil havalimanından yapılacaklar için sorun yok oradan fazlasıyla yapılabilcek noktadadır. Karayolundan güvenli seyahat açısından da verilen istikametlerin takip edilmesi gerekiyor. Biz her türlü ihtimale karşı yurttalaşlarımızın birisinin bile burnunun kanamasını istemeyiz. Dolayısıyla bu tahliyeler konusunda ek tedbirler gündeme gelecektir takibini yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

-"Bu neticeye teşekkür etmek gerekir"

Dünkü görüşmede CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na istifa çağrısında bulunduğu belirtilerek değerlendirmesi sorulan Arınç, açıklamayı Faruk Loğoğlu'nun yaptığını, Kılıçdaroğlu'nun ağzından "Davutoğlu'nu istifaya davet ettim" sözünü duymadığını söyledi.

Loğoğlu'nun "siyasi bedel gerekir" sözünün, bütün siyasetçilerin söylemesi gereken veya söylendiği zaman yadırganmayacak bir söz olduğunu ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her olayın arkasından bir siyasi sorumluluk söz konusu olabilir maden faciasının ardından da bir siyasi sorumluluk söz konusu olduğu gibi. Buna karşılık da o bakanın verdiği bir cevap mutlaka vardır. Unutmayalım ki Sayın Kılıçdaroğlu, biraz da edebe aykırı şekilde Sayın Davutoğlu için 'Türkiye'nin gelmiş geçmiş en çapsız bakanı ifadesini yüzüne karşı söylemişti. Şimdi o noktadan siyasi bedel ödemek noktasına geldiyse biraz daha nazik davranmayı öğrenmiş demektir. Böyle bir konuyu söylemişse karşısında Bakanın ne söylediği önemlidir. O da şunu söylemiştir, elbette bir siyasi bedel gerekirse bunu da ödemek zorunda kalabiliriz veya bunun karşılığını verebiliriz diye. Bu çok önemli bir şey değil, Kılıçdaroğlu'nun bu sözü söylemesi de çok önemli değil. Bunu zaten Meclis kürüslerinde her defa söylüyorlar. Önemli olan Sayın Bakanın verdiği bilgilerdir. Bu bilgilerin karşılığında da CHP'nin kurumsal olarak hükümetin bu konudaki çabalarını destekleyeceği ifadesidir. Bugünkü soruşturma geri çekilmişse, bugünkü eğer gensoru geri çekilmişse, bunu bir iç politika malzemesi yapmak istemiyoruz demişlerse, dünkü konuşmaların arkasından alınan bu neticeye teşekkür etmek gerekir. Sayın bakana karşı 'en çapsız' iafdesini herkesin içinde defalarca kullanan Kılıçdaroğlu'nun dün sadece bu sözleri söylemiş olmasına teşekkür etmek gerekir."

IŞİD'in Türkiye'de cezaevindeki bazı isimler için pazarlık yaptığı iddialarının hatırlatılmasına karşılık Arınç, "Hapishanedekilerle pazarlık, böyle bir şey yok. Böyle bir şey Türkiye için de söz konusu değil" dedi

Arınç, buna karşın, örgütün oralarda bazı cezaevlerini boşalttığını, pek çok mahkumun da şu anda Irak'ın genelinde veya bazı bölgelerinde örgütler lehine çarpışacak noktaya geldiğini aktardı.

Türkiye'de aşırı radikal örgütlerin taban bulamadıklarını vurgulayan Arınç, "Suriye'deki olaylar söz konusu olduğunda da 2-3 yıl sonra Esat rejimiyle çalışmak üzere veya Esat rejimine karşı mücadele etmek için gelen 5-6 tane isim taşıyan örgüt var. Bu örgütlerin Türkiye'den yardım ve destek aldıkları ifade edilmiştir. Burayı dışarıda da konuşanlar olmuştur, içeride de en azından oradaki güçlerle işbirliği yapanlar siyasi platformda da dile getirmiştir. Ancak elimizdeki kayıtlar şunu göstermektedir, kesinlikle hiçbir şekilde buradan Suriye veya Irak'ta çarpışmak üzere gidenlere ne izin verilmiştir, ne fırsat verilmiştir. Hatta ihbar edilen olmuşsa, yani şöyle bir isim Türkiye üzerinden geçiş yapacak bunun amacı şudur şeklinde, bu kişiler derdest edilmiş, kendi geldikleri tarafa gönderilmiştir. Hiçbirinin geçişlerine izin ve imkan verildiğini söyleyemeyiz" değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'de başka ülkelerden gelerek Esat'ın yanında veya karşısında çatışan silahlı güçler olduğunu anımsatan Arınç, şöyle devam etti:

"Pek çok örgütün elinde silah var. Pek çok örgüt kasabaları, köyleri kontrol altına almakta ve buralarda güç gösterisi içerisinde bulunmaktadır. Böylesine karmaşık bir yapıda, böylesine çok bilinmeyenli bir denklem içerisinde Türkiye'den insani yardım dışında çarpışan bu örgütlere Özgür Suriye Ordusu da dahil olmak üzere hiçbir şekilde silah yardımı ve silahlı güç unsurlarının geçişlerine izin verilmemiştir. Bunu dışarıdaki, Batılı dostlarımızla konuştuğumuzda da onlar, 'evet Türkiye bu konuda çok hassas davranıyor ama dünyanın her yerinden Avrupa ülkelerinden dahil olmak üzere bazı kişiler cihatçı anlayışları sebebiyle bu örgütlerin emir ve komutası altında çatışma noktalarına gidebilir' uyarısı yapılmaktadır. Bunlara karşı sınırlarımızda tedbir almaktayız ancak bu sınırların bir kısmının da başka güçlerin elinde olduğunu, en azından kapılar itibariyle bilmelisiniz. Yani bilinçli olarak Türkiye'den bir yardım, kişi, silah veya maddi destek olarak gitmiş midir? Hayır, buna kesinlikle hayır diyebilirz. Bütün dünya da bunu böyle biliyor."

Orada ölenlerin kimliklerine bakıldığında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından da bu örgütlere bazı kişilerin zaman zaman katıldığının söz konusu olduğunu ifade eden Arınç, "Nereden gitmişler, nasıl gitmişler, bir Avrupa ülkesinden mi, Kafkaslardan mı, İran üzerinden mi veya Türkiye'den bir şekilde geçiş yoluyla mı bunları tespit edemediğimiz anlarda çok kısıtlı sayıda kişilerin geçmiş olması mümkün ve muhtemeldir. Ama bunların içinde Avusturyalı da varsa, Almanya'dan gelen varsa, Balkanlardan gelen varsa ve bunlar cihatçı anlayışla belli bir amaç için kavga ediyorlarsa Türkiye sınırlarını aştığı anlamına gelmez, dünyanın her yerinden bu şekilde bir katılım olabilir. Türkiye için bunu minimum seviyede olduğunu söyleyebilirim. Onlar da kontrol dışı geçiş yapmıştır" dedi.

Muhalefetin "IŞİD'i kim güçlendirdi, kim yardım etti" eleştirilerine yönelik soru üzerine de Arınç, bazı CHP'li milletvekillerinin soru öngergesi verdiğini anımsattı.

Arınç, şöyle konuştu:

"Bunların cevapları verilir bizlerin cevaplandırmadığımız soru yok ancak soru önergeleri böyle olmaz. Arkadaşlarımız her duydukları şeyi veya kafalarındaki her yoruma müsait olan şeyi veya cevap almak maksadıyla değil de sadece suçlamak maksadıyla cevabı bile beklemeden basına servis yapmak suretiyle sordukları soruları bir elekten geçirmemizde fayda var. Bunun cevabı mutlaka verilecektir ama bu doğrudan hükümeti suçlamak, doğrudan hükümet aleyhinde bir kampanya yürütmek üzere hazırlanmış, servis edilmiş sorulardır. O zaman soruyu sorduysanız cevabını bekleyeceksiniz. Biz kesinlikle herhangi bir şekilde bu örgütlerle bir ilişki içerisinde değiliz. Kaldı ki bildiğiniz gibi BM Güvenlik Konseyinin terörle mücadele ve terörün finansmanı konusunda aldıkları bütün tedbirlere biz uyuyoruz. 2010'lu, 1999'lu, 2013'lü, 2014'lü yıllarda da mutlaka bu kararlara bakanlar kurulu kararlarımızla biz de iştirak etmiş durumdayız. En son da bazı örgütlerle ilgili yeni kararlar da yine güvenlik konseyi kararlarına uygun olarak yayınlanmış oldu."

Türkiye'nin bu örgütün doğrudan hedefi mi olduğu yoksa Türkiye üzerinden bir mesaj mı verilmeye çalışıldığı sorusunu yanıtlayan Arınç, yurttaşların can güvenliğini birinci öncelikli olduğu yerde örgütü, hedeflerini, varacağı noktaları ele almak, açık biçimde ortaya koymak notasında olmadığını söyledi.

Arınç, "Bunu konuşacağımız günler mutlaka yakın bir zamanda gelecektir ama şu anki gayretlerinden, faaliyetlerinden veya çatışmalarından Türkiye'nin hedef haline gelmediği, Türkiye'nin bir hedef olarak görülmediği açık ve ortadadır. Türkiye'ye yönelik bir eylem söz konusu değildir. Şüphesiz Konsolosluğumuz Türkiye toprağıdır, orada Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı vardır, içindekiler Türk yurttaşlarımızdır ama konsolosluğa yapılan saldırı ve oradakilerin rehin alınması elbette bunun Türkiye'ye yönelik ayrıca bir anlamı olduğunu göstermez. Türkiye Cumhuriyeti toprakları, hükümeti şu anda hedef noktasında değildir. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim" dedi.

-"Yapılması gereken ne varsa yapılmıştır"

Başkonsolosluğu korumakla görevli 30 özel harekat polisinin çatışmaya girmeden teslim oldukları iddiasının sorulması üzerine Arınç, MHP'li milletvekili Sinan Ogan'ın TBMM'deki konuşmasını hatırlattı.

Haber kaynaklarının çok güçlü olduğunu, ne olduğunu ve ne olacağını bildiklerini belirten Arınç, "Sayın Ogan'ın haber kaynağı çok yakınındaki birisi olabilir, Dışişleri Bakanlığıyla bağlantılı birisi. Ama biz bakanlığımızın elde ettiği bütün bilgileri kamuoyuyla her an paylaşmak noktasında değiliz. Her kritik noktada, kritik karar alma sürecinde bunların bir mahremiyeti olacaktır. Sinan Ogan kadar rahat değiliz, Sinan Ogan en yakınındaki gerekirse söylerim o kişinin kim olduğunu, Dışişleri Bakanlığından elde ettiği bilgiyi meclis kürsüsüne götürerek adeta şov yapmasını ben yurtseverlik olarak görmüyorum" diye konuştu.

Konsolosluğa yönelik bir harekat olabileceği konusunda elbette haberleri olduğunu dile getiren Arınç, şunları kaydetti:

"Bununla ilgili olarak Konsolosluğun içinde yapılması gereken ne varsa yapılmıştır. Ortada hiçbir şey kalmamıştır. İrtibat devam etmiştir ve orada bayrağımız dalgalanmaya, güvenlik güçleri elleri tetikte beklemeye başlamıştır. İçeride 30 kişiden bahsediyor güvenlik gücü ama içeride kadınlar da var, bebek de var, çocuk da var, insanımız var. Çatışma olması halinde hepsinin can güvenliğinin ne kadar tehlikeye düşeceğini bilmiyor musunuz? Biliyoruz. Dışarıdaki kuşatmayı yapan veya konsolosluk önünde 2 tankla şu kadar silahla bine yakın silahlı güçle 'burayı terkedin' diyenlere karşı akıl, yöntem, dış politika, düşünce, hükümet etme mesuliyeti onlara çatışın talimatı mı verir yoksa güvenli şekilde orayı terk etmeniz daha doğrudur talimatı mı verir. Arkadaşlar Sayın Bahçeli gibi direğe tırmanan adamı alnının çatısından vuracak sözünün arkasında değiliz biz. Biz bir hukuk devletiyiz. Evet Kızılelma'da Mogadişu baskınına karşı özel harekatın askerlerimizin yaptığınız zevkle izleyebilirsiniz. Orası Mogadişu, dışarıda 15 kişi var, içeride de 20 kişi var. Tedbirinizi alırsınız, gerekirse bunu yaparsınız. Ama bin kişiden bahsediyoruz. Her birisinin ellerinde otomatik silahlar var, güç var, tank var ve bütün bunlar sizi bir şekilde ordan çıkarmaya zorluyor. Güvenliğimiz açısından ve belgelerimiz, bilgilerimiz açısından herşey yapıldığına göre, insanlarımızın can güvenliği esas olduğuna göre, insanın hayatta olması, yaşaması önemli olduğuna göre, o kahraman polislerimize siz bu noktada böyle hareket edin demek doğru bir harekettir. Dünyanın her ülkesinde hükümetler, Dışişleri Bakanlığı böyle bir görevi oradaki görevlilerimize yükler. Bunu bir cesaretsizlik olarak görmeyin, bunu bir yanlış karar olarak da görmeyin. Yani birilerinin kahramanlık taslamasına, somun pehlivanlığı yapmasına gerek duymuyoruz. Reel politika yapıyoruz, reel hayatı içinden gözlemliyoruz. Doğru olan yapılmıştır ve inşallah o arkadaşlarımıza, yurttaşlarımıza en kısa zamanda kavuşacağız."

Türkiye'de 3 bin IŞİD militanı olduğu iddialarının sorulması üzerine ise Arınç, "Kesinlikle böyle bir şey yok. Kesinlikle böyle bir şeyin varlığından söz edilemez" dedi. Arınç, Türkiye'nin aşırı radikal unsurlara karşı hiçbir zaman tavizkar davranmadığını da vurguladı.

(sürecek)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara