Ceylan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, atmosfer olayları sonucu ortaya çıkan, insanların yaralanmalarına ya da yaşamlarını yitirmelerine neden olan, can, mal ve çevreye zarar veren tehlikeli durum veya hadiselerin meteorolojik afet olarak tanımlandığını belirtti.
Afetlerin kendi içerisinde farklılıkları bulunduğuna dikkati çeken Ceylan, bazı afetlerin aniden, bazılarının ise uzun bir zaman dilimi içerisinde meydana geldiğini, bunların etkilerinin ise doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki şekilde ele alınabileceğini ifade etti.
"Sel ve su baskınları, çığ, don, aşırı soğuklar, tipi, fırtına, yıldırım, kuraklık, dolu, sis, aşırı kar, orman yangını bunların tamamı meteorolojik afetler olarak değerlendiriliyor" diyen Ceylan, afetlerle ilgili yapılan çalışmalarda, afet yönetim kavramının ön plana çıktığını, bunun, afet öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gereken şeyleri kapsadığını anlattı.
Ceylan, "Afet yönetiminde en önemli şey risk yönetimidir. Zarar azaltma, olay meydana gelmeden önce buna yönelik yapılan çalışmalar, hazırlık çalışmaları, tahmin ve erken uyarı çalışmaları risk yönetimi içerisine giriyor" değerlendirmesinde bulundu.
Riskin, tehlike ve zarar görebilirliğin çarpımı şeklinde matematiksel olarak ele alınabileceğini dile getiren Ceylan, "Eğer tehlike çok büyükse bunun sonucu da çok büyük olacaktır. Ya da tehlike küçük bile olsa eğer hassasiyeti, yani meydana gelecek olaydan olumsuz etkilenebilecek olan insan ya da sektör sayısı çok daha fazlaysa o zaman tabii ki risk yine artacaktır" dedi.
- "Meteorolojik afetler dünyadaki afetlerin yüzde 90'ını oluşturuyor"
Meteorolojik afetlerin, dünyada meydana gelen afetlerin yüzde 90'ını oluşturduğunu, can kayıplarının da yine büyük bölümünün bu afetler sonucunda yaşandığını belirten Ceylan, "Ülkemizde de bulunmuş olduğumuz coğrafi yapı, topoğrafik özelliklerimiz, iklimimiz, demografik yapımız olsun, biz bir şekilde meteorolojik afetlere karşı oldukça hassas bir bölgedeyiz. Zaman zaman da meteorolojik afetlerle ülkemizde karşılaşıyoruz ve olumsuz etkilerini fazlasıyla yaşıyoruz" ifadesini kullandı.
Ceylan, "Bir tehlikenin belli bir zaman ve mekanda gerçekleşmesi durumunda alınacak hasarın düzeyine bağlı olarak potansiyel kayıplar, tehlikenin oluşturacağı riskler, bunların bir şekilde mutlaka bilinmesi gerekiyor. Yani bir tehlikenin afete dönüşmemesi için uğraşmamız gerekiyor ya da dönüşse bile bunu en az zararla nasıl atlatabiliriz" diye konuştu.
Bunun için de riskin azaltılması gerektiğini vurgulayan Ceylan, riskin azaltılabilmesinde ise öncelikle risk faktörlerinin ne olduğunun tespit edilmesi gerektiğini söyledi.
- "Dünyada afetlerde bir artış görülüyor"
Dünyada son dönemlerde afetlerde bir artış görüldüğünü, bunun Türkiye'ye yansımalarının olduğunu anımsatan Ceylan, "Bu durum, insanların bazı şeylere karşı biraz daha artık hassas olduğu anlamına geliyor. Önceden bir yerde meydana gelen bir kuvvetli yağış belki küçük bir kitleyi ya da sektörü etkiliyordu ve çok az bir mal kaybına yol açabiliyordu. Ama şimdi artık daha değerli şeyler üretiyoruz. Meydana gelen aynı orandaki bir yağış, çok daha fazla maddi hasara yol açabiliyor" ifadesini kullandı.
Bu kapsamda, Meteoroloji Genel Müdürlüğü olarak afetle ilgili mücadelede temel oluşturabilecek şekilde önce tehlike analizleri yaptıklarını, hangi bölgelerin hangi afetleri daha fazla yaşadığına ilişkin tespitlerde bulunduklarını anlatan Ceylan, bunun için 1940 yılından itibaren Meteoroloji Genel Müdürlüğünün elindeki afet kayıtlarını ele aldıklarını, daha sonra Türk Kızılayı, AFAD, Orman Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü gibi ilgili kuruluşların ellerindeki kayıtları alarak geniş bir arşiv oluşturduklarını aktardı.
Bazı olaylar için 1919'dan itibaren başlayan bir basın arşivi meydana getirdiklerini kaydeden Ceylan, "Bunun çerçevesinde ülkemizde son 70 yıl içerisinde hangi afetler daha sık bir şekilde hangi bölgelerde görülüyor, bunların il bazında haritalamasını yaptık. Bizim 1940'tan itibaren meydana gelen bütün afetlere ilişkin olarak il, ay ve afet bazında veri tabanımız oluşturuldu. İl, ay ve afet için istenilen bilgileri hemen hazırlayıp sunabilmekteyiz" diye konuştu.
-"Çalışma, risk ve afet yönetim çalışmalarında önemli bir temel olacak"
Ceylan, "Bu çalışma, alınacak önlemlerde özellikle hangi afet, hangi dönemlerde ya da hangi ekstrem hava olayı hangi dönemlerde, hangi bölgelerde daha etkili bunu bilmemizi sağlayacak. Bu, yapılacak risk ve afet yönetim çalışmalarında önemli bir temel oluşturacak" değerlendirmesinde bulundu.
Abdullah Ceylan, şunları kaydetti:
"Biz meydana gelen her bir afeti sadece hangi bölgede, nerede daha fazla gözlendiğiyle kalmadık, hangi sektör üzerinde etkili olduğu çalışmasını yaptık. Her bir afetin hangi ilde, hangi mevsimde ya da hangi dönemde, hangi sektör üzerinde olumsuz etkisinin olduğunu çıkarttık ve bunların Türkiye geneli, il bazında haritalarını hazırladık. Bunlar, orada yapılacak çalışmalar, alınacak önlemler, altyapı çalışmaları ya da afet yönetim planı hazırlık çalışmalarında bir temel oluşturacaktır. Çünkü bir bölgede bir çalışmayı yapmadan önce orada hangi afet yaşanıyor, hangi sektörler üzerine etkilidir, bunların bilinmesi hayati derecede önem taşıyor."
Hazırladıkları haritaların, resmi kurumlar ve üniversiteler tarafından ücretsiz temin edilebildiğini anımsatan Ceylan, bunun dışında ilgili sektörlerin de Meteoroloji Genel Müdürlüğüne başvurmaları halinde çok cüzi bir ücret karşılığında haritaları temin edebileceklerini söyledi.