Prof. Dr. Demir, doğumun hemen ardından başlayan vücudun toparlanma sürecine "lohusalık dönemi" denildiğini, bu sürecin ciddiye alınması gerektiğini belirtti. İster normal ister sezaryenle gerçekleştirilen doğumda annenin yorulduğunu, vücudunun da doğum öncesine dönüş sürecine başladığı için çok iyi dinlenmesi gerektiğine işaret eden Demir, Türk gelenek ve göreneklerinde yeni doğum yapan kadının ve bebeğinin ziyaretine gitmek için bir süre beklendiğini ancak günümüzde bu uygulamanın ortadan kalktığını kaydetti.
Lohusalığın ilk döneminde mümkün olduğunca anneye imkan tanımak gerektiğini vurgulayan Demir, şu görüşleri dile getirdi:
"Bu günlerde kadınlar çeşitli problemler yaşar. Anne bebeğini kucağına almak, emzirmek, yalnız kalmak ve hatta ameliyat nedeniyle gaz çıkarmak ister. Doğumdan çıktıktan sonraki birkaç gün annenin kanaması olabilir. Doğumdan birkaç saat sonra başlayan yoğun ziyaretler tüm bunlara engel olarak, annenin gerilmesine ve hatta sütünün geç gelmesine neden olabiliyor.
Anneler bu hislerini 'ayıp olmasın' diyerek dile getiremiyor. Aileye katılan yeni bebeğin sevinci ve heyecanını yaşarken, lohusanın durumu göz ardı edilmemeli. Ziyaretler doğumdan 1 hafta sonra başlamalı ve 15 dakika ya da en fazla 45 dakika olarak sınırlandırılmalıdır. Ayrıca bebeğin kucağa alınmadan, uzaktan sevilmesi ve kesinlikle el temasında bulunulmaması da gerekiyor."