Avcı, The Green Park Hotel Pendik'te düzenlenen "İlköğretim Kurumlarına Devam Oranlarının Artırılması Teknik Destek Projesi"nin açılış seremonisi ile "Uluslararası Dil Eğitimi Konferansı"nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İlköğretimde, ortaöğretimde hem okullaşma hem okula devam oranlarında son birkaç yılda ciddi yükseliş olduğunu belirten Avcı, şu bilgileri verdi:
"Son 1 yıl içinde bile okula devam oranlarında yüzde 2-3'lük artış sağladığımızı görüyoruz. Yeterli mi? Tabii ki yeterli değil, daha da artıracağız. Bunu zorunlu devamdan gönüllü devama dönüştürmek istiyoruz. Bugüne kadar aldığımız tedbirler daha çok zorunlu devamı sağlamayı başarmış gibi görünüyor ama çocuklarımız için okullarımızı daha cazip, dolayısıyla daha gönüllü devama teşvik edici hale getirmemiz gerekiyor. Onun için de çalışmalarımız var. Okul mimarisinden sınıf içi stratejilere kadar, öğretmen, hizmet içi eğitimlerine kadar her alanda çocuklarımız için okullarımızı daha çekici mekanlar haline getirmek konusunda konferanslarda tartışıyoruz. 'Bugüne kadar neler yaptık?', 'Bundan sonra neler yaparsak çocuklarımız için okullarımızı, eğitim ortamlarımızı hem daha sağlıklı hem daha güvenli hem de daha çekici hale getirebiliriz?', bunları konuşuyoruz."
Avcı, özel okulların sınıflandırılmasına yönelik sisteme ilişkin bir soru üzerine, bu konuda yanlış anlamalar oluştuğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Sanki oteller gibi, bir yıldızlı, iki yıldızlı, üç yıldızlı, beş yıldızlı tasnifi yapılacakmış gibi algılandı. Bu doğru değil. İşin doğrusu şudur: Dershanelerin okula veya başka eğitim kurumlarına ve tabii bu arada özel okullara dönüştürülmesi sürecinde birtakım teşvikler öngörüyoruz. Bu teşviklerin hangi kurumlara, hangi ölçütlerle verileceğini belirleyebilmek için onları tasnif etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla okullarımızı, otel gibi yıldızlamak için değil, teşviklerden yararlanacak özel okullarımızın hangi teşviklerden ne oranda yararlanabileceklerini nesnel olarak ölçebilmek için böyle bir sınıflandırmaya ihtiyacımız var. Bu okullarımıza giden öğrencilerimizin sınıflandırılması anlamına gelmez, tam tersine okullarımızın hangi düzeyde desteğe ihtiyacı olacak, okullarımız hangi düzeyde teşvik almaya hak kazanacak, bunları belirlemek için yaptığımız bir çalışma. Özel okullar arasında rekabeti teşvik eder mi bu? Edebilir, bir ölçüde o da yararlı olur ama asıl bizim için okulları sınıflandıracak olan okullarımızın akademik başarılarıdır. Her okul zaten ancak akademik başarısıyla diğerlerinin önünde olmakla övünebilir. Onu da nesnel kriterlere bağlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
"Çalışma ne zamana yetişebilir?" sorusuna da Avcı, "Bunlar tek başına yürüyen süreçler değil. Dershanelerin dönüşüm süreci de bunun içerisinde, teşvik süreci de bunun içerisinde, yabancı dil eğitiminin kalitesinin artırılması, öğretmenlerin yeterliliklerinin artırılması gibi konular da bunun içerisinde. Bunlar hep birbirini besleyen, birbirini tetikleyen, birbirini güçlendiren veya erteleyen konular. 'Şu tarihte şunu yapacağız, ondan sonra bunu yapacağız' değil, birlikte yürüyen süreçler bunlar. Ama bu yazı bu bakımdan çok yoğun geçireceğiz" karşılığını verdi.
Avcı, okulların cuma günü kapanacağına değinerek, öğrencilere iyi bir yaz tatili diledi ve öğretmenlere, yöneticilere gayretleri ve çalışmaları için teşekkür etti.
Karnelerin, nihai başarı veya başarısızlık ölçütü olmadığının altını çizen Avcı, "Bir dönem, bir sınıftaki başarıyı, başarısızlığı veya performansı gösteriyor. Onun için aileler artık bu konularda yeteri kadar bilinçlendiler diye ümit ediyorum, çocuklarımızı karnelerindeki notlardan ötürü üzmemeleri konusunda. Bunlar telafi edilmeyecek şey değil. İnşallah önümüzdeki yaz tatilinde eğer varsa çocuklarımızın karnelerinde kendilerini veya ailelerini üzecek şeyler, onlar telafi edilebilir. Her şeyin başı sağlık" diye konuştu.