Üniversitenin Sıhhıye'deki kampüsündeki Kültür Merkezi'nde düzenlenen sempozyumda, sporda doping, dopingle mücadele yolları ve sporcu sağlığı ile ilgili konular ele alındı.
Sempozyuma Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dopingle Mücadele Komisyonu Başkanı Osman Aşkın Bak, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, H.Ü. Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Gümüşel'in yanı sıra Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Dopingle Mücadele Komisyonu, H.Ü. ve TOBB ETÜ Hastanesi'nden katılımcılar ile federasyon yetkilileri ve sporcular katıldı.
Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, Bakanlık çatısında 2011 yılından itibaren yeni bir sportif yapılanmaya geçildiğini ve sporun tüm paydaşları ile birlikte yapılan çalışmaların, sporda başarıyı, özellikle de legal başarıyı sağlama adına verilen mücadelenin başlangıcı olarak görmenin mümkün olduğunu söyledi.
Sporda elde edilen başarının ardından ortaya çıkan "fason görüntülerle mahcup olmama yolunda bir mücadele"nin başlatıldığını kaydeden Baykan, "Doping olaylarında artış, bazı söylemlerin aksine Türk sporunun dopingle sonuna kadar mücadele eden bir yönetime geçişinin bir sonucudur. Olayların 2012 ve 2013 yılında tavan yapmış olmasının sebebi, dopingle mücadelede sıfır tolerans anlayışının ortaya konmasıdır" dedi.
Bu çalışmaların yanı sıra TBMM'deki tüm siyasi grupların ortak önergesiyle, sporun içinden gelmiş Osman Aşkın Bak yönetiminde kurulan Doping Araştırma Komisyonu'nun, konuyu uzun süreli mercek altına aldığını ifade eden Baykan, "Eski Bakanımız Suat Kılıç döneminde başlatılan mücadele Bakınımız Akif Çağatay Kılıç döneminde artan bir ivmeyle devam etmektedir. Bu mücadelenin elbette zaman zaman spora olumsuz yansımaları, riskler olacaktır ancak dip yapmadan sıçrayamazsınız" diye konuştu.
Dopingi sıfırlamanın mümkün olmadığını anlatan Baykan, şöyle devam etti:
"Bilinçli veya bilinçsiz ilaç kullanımları, bazı rahatsızlıklar nedeniyle kullanılan ve doping maddesi içeren ilaçlardan kaynaklı ortaya çıkacak sorulan bizleri bekliyor. Bu konuda Bakanlığımız, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ortak çalışıyor. 81 ildeki spor salonlarına doping içeren ilaçların listelerinin asılmasından tutun, federasyonların dopingle ilgili ne tür çalışmalar yaptıklarının periyodik takibine kadar birçok çalışma yapılıyor. Ayrıca unvanını kaybeden Doping Kontrol Merkezi'nin bunu geri alabilmesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Bu çalışmalar son aşamasında. Türkiye artık yurt dışına numune gönderen değil, kendi numunelerini ve yurt dışından gelen numuneleri kontrol edebilen bir konuma gelecek."
Sporcu sağlığına da değinen Baykan, milli takımlarda, milli takım kamplarında yer alan sporcuların sağlık kontrollerinin 3 aylık periyotlar halinde ciddi bir şekilde yapılmasını sağladıklarını söyledi.
2016 Rio Olimpiyatları'na çok az bir zaman kala sporcuların performans takibini çok sıkı tuttuklarını anlatan Baykan, kalbi spor için çarpan herkesi, Türk sporunun çok daha iyi yerlere gelebilmesi için görevini yerine getirmeye çağırdı.
- Murat Tuncer
H.Ü. Rektörü Murat Tuncer ise üniversite olarak spora ve sporcu sağlığına büyük önem verdiklerini belirterek, "Olimpiyatlar ve spor, teknoloji ile bilimin yarıştığı bir yer oldu. Eskiden sporcular doğal yetenekleriyle bir yere geliyordu ama artık bugün böyle birşey söz konusu değil. Sporda başarı artık uzun soluklu ve bilimsel birşey haline geldi. Bilim yoksa başarı hayal" dedi.
Sporda bilimsel çalışmayla ilgili en iyi örneğin Japonya olduğunu dile getiren Tuncer, şöyle devam etti:
"Japonlar, 2 binli yıllardan itibaren kurdukları olimpiyat enstitüsüyle çok ciddi hazırlık içine girdiler. Yetenekli sporcuları çok küçük yaşlarda bulup yetiştiriyorlar. Üniversitemiz bünyesinde böyle bir enstitü kurma hazırlıklarımız tamamlandı. Bunu Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'a da sunduk. Gerekli finansman sağlandığı takdirde hemen hayata geçecek. Teknokentimiz, yetenek taramasıyla ilgili kendine has bir yöntem geliştirdi. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın destekleriyle hazırlanan bu teknik ile tüm Türkiye'yi tarayıp, bulunan yetenekli gençleri bilimsel eğitime tabu tutacağız. Tüm bunların sonucunda başarının kaçınılmaz olduğuna inanıyorum."
Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA) akreditasyonunu kaybeden Ankara Doping Kontrol Merkezi'ne de değinen Tuncer, "Bu konuda bir prestij kaybına uğradık ve tüm sorumluluk bizim. Bu konuyla ilgili çok ciddi çalışmalar yaptık. En kısa sürede ülkemizi ve üniversitemize bu konuda çok daha iyi bur konuma getireceğiz" dedi.
- Osman Aşkın Bak
TBMM Doping Araştırma Komisyonu Başkanı Osman Aşkın Bak, dopingi, sporun kanseri olarak tanımladıklarını söyledi.
Son dönemlerde doping vakalarındaki artış nedeniyle TBMM'de yer alan tüm siyasi partilere mensup milletvekilleri tarafından 13 önerge verilmesiyle kurulan komisyonda, 17 üye bulunduğunu kaydeden Bak, "İlk önergeyi veren de benim. Doktor, eczacı, spor yöneticileri gibi üyelerden oluşan çok donanımlı bir komisyon kurduk. Bilinçli bir tartışma ortamı oluşturduk" dedi.
Bilimi kullanmadan sporda başarıya ulaşmanın mümkün olmadığının altını çizen Bak, şöyle konuştu:
"Bakanlığın sıfır tolerans yaklaşımının ardından başlatılan mücadele sonunda 2013 yılında alınan 3 bin 219 numunede 144 pozitif sonuç alınmıştır. Bir spor adamı olarak bilimin sporda aktif bir şekilde kullanılmasını istiyorum. Bir tek temiz sporcu için bile içimizdeki kötüleri ayıklamamız lazım. Tüm sporcular her branşta en iyisi olmalı. Dünya, dopingle mücadelede taviz vermiyor. Kurumlar arası koordinasyonlar oluşturulmalı. Sağlık sistemimizdeki eksiklikler giderilmeli. Doping, aynı zamanda halk sağılığı için de gizli bir tehlike oluşturuyor."
TBMM Doping Araştırma Komisyonu'nun çalışmaları sonucunda ortaya çıkan raporun, rafa kalkmasına razı olunmaması gerektiğini vurgulayan Bak, dopingle mücadelenin, terörle mücadele gibi olması gerektiğini sözlerine ekledi.
- Rüştü Güner
TMOK Dopingle Mücadele Komisyonu Genel Koordinatörü Porf. Dr. Rüştü Güner, dopingle mücadele sürecinde yaptıkları çalışmalardan bahsederek, "En önemli faaliyetimiz kontroller, maalesef eğitim bir yere kadar yeterli oluyor. Yeni sporcularda daha iyi sonuç alıyoruz ama üst düzey sporcularda eğitimden çok fayda sağlayamıyoruz. En önemli caydırıcılık yine kontroller oluyor" dedi.
Doping kontrol planlarını her yıl yenilediklerini anlatan Güner, ezber bozmayı sevdiklerini ve içeriklerini her yıl değiştirdiklerini söyledi.
Gerek müsabaka içi ve dışı gerekse hedefe yönelik bireysel kontrollerde en önemli özelliklerinin habersiz gitmek olduğunu vurgulayan Güner, şöyle devam etti:
"Herhangi bir saatte ansızın gidebiliyoruz. Sporcular da bunu çok iyi biliyor artık. Hedefe yönelik kontrollerde, daha önce elde edilen verileri çok iyi değerlendiriyoruz. Sporcuyu çok iyi takip ediyoruz. Müsabakalara katılmayan, yerini bildirmede sürekli hata yapan, yerini sürekli değiştiren, uzak yerlerde kamp yapmayı tercih eden sporcuların yanına işaret koyuyoruz. Para ödüllerinin yüksek olduğu müsabakaları takip ediyoruz. Bunların yanı sıra temiz sporcu ve antrenörlerden aldığımız bilgiler de bizi yönlendiriyor ve bu bilgilerin çoğu maalesef doğru çıkıyor."
Güner, doping kullanan sporcuların bazılarının antrenörlerinin 1. derece yakını olmasının kendilerini çok üzdüğünü belirterek, "Bu ilaçların hepsinin çok ciddi yan etkileri var, ölüme kadar gidiyor. Siz aynı durumda olsanız, oğlunuza, kızınıza bile bile ilaç verir misiniz? Bunun yanında dopingli sporcuların 34'ü 18 yaşından küçük, 11'i 15 yaşın altında. Bunun çok ciddi bir eğitimi kusuru olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda da çalışmalarımız var" şeklinde sözlerini tamamladı.
Sempozyum, öğleden sonra yapılacak panellerin ardından sona erecek.