Dolar

34,8800

Euro

36,8224

Altın

3.049,96

Bist

10.104,20

MÜSİAD 86. Genel İdare Kurulu Toplantısı

MÜSİAD 86. Genel İdare Kurulu Toplantısı

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-06-06 19:46:23

MÜSİAD 86. Genel İdare Kurulu Toplantısı
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, "İnsanlar arasındaki özel görüşmelerin derlenip toplanması bunların birbiriyle bağlantılı hale getirilerek bir projeye dahil edilmesi kabul edilebilir değildir" dedi.

Kentteki bir otelde gerçekleştirilen Müstakil İş Adamları Derneği (MÜSİAD) 86. Genel İdare Kurulu gala programı, film gösterisi ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Katılımcı iş adamlarına verilen yemeğin ardından konuşan Yazıcı, Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunu ve coğrafik yapısıyla önemli bir avantaja sahip olduğunu belirtti.

Türkiye'de 12 yıldan bu yana her alanda muazzam değişikliklerin yaşandığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başında olduğu Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri döneminde kamu kurumlarına getirdikleri ilkelerin bulunduğunu bildiren Yazıcı, yönetim sorumluluğunu üstlendikleri günden bu yana durmadan ve sapmadan milletin gündemiyle hükümetin gündemini her zaman örtüştürdüklerini aktardı.

Hiçbir zaman yapamayacakları vaadlerde bulunmadıklarını, gerçekleştiremeyecekleri hiçbir iş için "evet" demediklerini söyleyen Yazıcı, "Biz projeci, plancıyız. Bu tarzımızı kamu yönetiminde egemen kıldık. Yıllardır temeli atılmış birkaç kamyon harç konmuş binalar vardı. Bizim dönemimizde böyle bir durum yok. Biz daha önce başlamış projeleri kısa zamanda tamamlayarak hizmete soktuk. Elbetteki başarmak için planlama yapacaksınız, ikincisi finansman bulacaksınız ama en önemlisi takip edeceksiniz. Takip etmezseniz o iş uzar ve maliyetleri artar. Karadeniz Sahil Otoyolu bunlardan biri. Başlanmış ve terk edilmiş durumdaydı. Hemen planladık ve bitirdik" dedi.

Ülkeyi yönetirken hiçbir zaman ayrımcı bir yaklaşım içinde olmadıklarını, Türkiye'nin sorunlarının üzerini örtmediklerini ya da terk halde bırakmadıklarını ifade eden Yazıcı, insanı görmeyen bir devlet anlayışının kendini bitireceğini, insanı dikkate almayan hiçbir oluşumun başarma şansının bulunmadığını açıkladı.

İnsana önem verdiklerinin en önemli göstergelerinden birinin bütçede en fazla payı eğitim ve sağlığa ayırmaları olduğuna dikkati çeken Yazıcı şöyle konuştu:

"Bu çağın en güçlü silahı bilgidir. Onun için eğitim alanında imkanlar ölçüsünde önemli yatırımlar yapıyoruz. Bugün diyorlar ki 'bunlar sizin göreviniz yapacaksınız'. Biz bunları yaparken Türkiye'nin farklı yerlerinden kaynaklar mı edindik. Türkiye enerji ihtiyacı bakımından dışa bağımlı bir ülke. Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasılası 2002 ile kıyaslandığında 3-4 kat yükselmişse bu bizim devreye soktuğumuz planlarla gerçekleşmiştir. Bunu siz yapıyorsunuz ve biz de sizin önünüzü açıyoruz. Türkiye'nin bu süreçte sermayesinin dışında ekomomik büyüklüğünün dışında çok önemli hazineleri var. Bunlardan biri milletimizin ferasetiyle sağladığı güven ve istikrardır."

2007 yılında yaşadığımız Cumharbaşkanlığı seçimlerine ilişkin birtakım anayasal kuruluşların kendilerine rol biçerek ortaya koydukları işlemlerin olduğunu anımsatan Yazıcı, bu milli egemenliğe aykırı davranışları besleyen ve bunun siyasi hayata yansımasına yol açan uygulama süreçlerini sabırla metanetle tasfiye ettiklerini dile getirdi.

2007 yılında Cumhurbaşkanını seçemeyen bir ülkede anasayal değişiklik yaptıklarını, ilk kez cumhurbaşkanını halkın seçeceğini belirten Yazıcı konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bir taraftan militarist gücün veya unsurların önde rol almak suretiyle egemenlik hakkını devre dışı bırakıcı mühendislik uygulamaları tasfiye edilirken, bir taraftan da sosyal hatımız içinde dernek cemaat adı altında yapılanan unsurların siyaseti dizayn etmeye, hükümeti devre dışı bırakmaya dönük icraatlere tanık olduk. Hele hele Türkiye'de insanlar arasında cereyan eden iletişimin tespit edilmesi, bunların arşivlenmesi ve sonra da kullanılması suretiyle izlediğimiz yöntemleri aklın mantığın kabul edilmesi mümkün değildir. İnsanlar arasındaki özel görüşmelerin derlenip toplanması bunların birbiriyle bağlantılı hale getirilerek bir projeye dahil edilmesi kabul edilebilir değildir. Hukuk bunu kabul etmez ama inancımız da bunu yasaklar. Yüce Allah 'bana kul hakkıyla gelme' diyor. Bunlar kul hakkına girer. Bunlar kişinin özgürlük. mahrem alanlarıdır. Bunları uluorta istediğiniz gibi içeriklendirip belli amaç için servis yapamazsınız. Şimdi de böyle bir yapıyla mücadele ediyoruz. Biz buraya mücadele ederek geldik. Yanlışlarla mücadele ettik ve gerçekten siyasi kadro olarak kendimizi milletimize adayan kadrolarız."

- "Çözüm sürecinden yana olan tavrımızı sürdüreceğiz"

MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ise derneklerinin ülkenin ve milletin kalkınması için var olduğunu ve gücünü de üyelerinden aldığını vurguladı.

Ükenin büyümesinin hükümetin desteği ve icraati, iş adamlarının da gayretleriyle gerçekleşeceğini, MÜSİAD olarak, yapılan her iyi iş için teşekkür etmek, eksik gördükleri konuları da yetkililere iletme konusundaki tutumlarını sürdüreceklerini aktaran Olpak, "Bugün, siyasi istikrarla gelen ekonomik istikrar ve hedeflerin yakalanmasıyla elde edilen güven ortamı, 1 yılı aşkın bir süredir devam eden çözüm süreci ve demokratikleşme paketiyle, geleceğe daha güvenle bakıyoruz. Yeri gelmişken ifade etmek isterim ki, çözüm sürecinden yana olan tavrımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Demokrasinin ve çözüm sürecinin kök salması için üstümüze düşen ne varsa yapmaya da hazırız. Etnik ve dini ayrımcılığa, ötekileştirmeye hep karşı olduk, olmaya da devam edeceğiz. Çünkü biz, öteki olmanın ne demek olduğunu iyi bilenlerdeniz" dedi.

Ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda 2013 yılının birçok gelişmeye şahit olduğunu, yılın ilk yarısında elde edilen ekonomik performansın tüm dünyanın ilgisine mazhar olduğunu kaydeden Olpak, IMF ile biten borç ilişkisi, yatırımların ayağa kalkması ve yıllar sonra ilk defa Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye çıkarılmasının bu konuda ilk akla gelen konular olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:

"Gezi ile başlayan ve 17 Aralık soruşturmaları ile devam eden süreçte Borsa İstanbul endeksi yüzde 27 değer kaybetti. Tüm bu koşullara rağmen, Türkiye ekonomisi 2013 yılında yüzde 4 büyüyerek hedefine ulaşmıştır. Küresel krizin etkilerinden kurtulmaya çalışan Avrupa Bölgesi'nde yüzde 0,5'lik büyüme gerçekleşirken Türkiye, 2013 yılında OECD ülkeleri içerisinde en yüksek büyüyen ülke olmuştur. 2014 yılına yine pek çoklarınca felaket senaryolarının çizildiği, pekçok kurumun ardı ardına Türkiye'nin 2014 büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize ettikleri bir ortamla girdik. Elimizdeki rakamların hiçbiri Türkiye'nin büyümesini aşağı yönlü revize etmeyi gerekli kılmıyor."

Geçtiğimiz hafta çözüm süreci için ana muhalefet partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğu'nun genel merkezlerine bir ziyaret gerçekleştirdiklerini ve bu konudaki görüşlerini sorduğunu söyleyen Olpak, "Bu konudaki görüşümüzü, kısaca şöyle özetleyebilirim. Cumhurbaşkanlığı seçiminin, referandumla gerçekleştirilen son Anayasa değişikliği ile halk tarafından seçilmesinin, hem doğru bir yöntem olduğunu düşünüyor, hem de bunun bugün tekrar tartışmaya açılmasını doğru bulmuyoruz. Çünkü bu sistem, birkaç ay önce gündeme gelmiş, güncel tartışmaya ihtiyaç duyulan bir konu değildir. 7 yıl önce, tüm yönleriyle tartışılmış, sonra halka gidilmiş ve milletimiz tercihini yapmıştır, buna saygı duyulmalıdır. 7 yıl önce, zorlama bir Anayasa yorumu ile ilkeler ve kurallara göre değil de, kişiye bağlı bir tutum sergilenmiş, 367 garabetine ortam ve destek hazırlanmış ve referandumda da buna bir cevap niteliğinde olan halk iradesi ortaya çıkmıştır. Bugün, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, ülkemizde bir kriz sebebi olacağına hiç ihtimal vermiyoruz. Hem bu konunun ilk muhatabı olan siyasi partilerimizin, hem de nihai karar sahibi milletimizin, sağduyu ile hareket ederek, en doğru kararı vereceğinden eminiz. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinden sonra, Türkiye'nin önündeki bir başka önemli gündem maddesi olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'nin mevcut parlamenter sisteminin yapısında ve kurgusunda, günümüzün insan odaklı dünyasında çokça sözü edilen, kuvvetler ayrılığı sisteminin, aslında bir kuvvetler ayrılığından çok, kuvvetler kargaşası şeklinde tasarlandığını ve bu şekilde uygulanmakta olduğunu görüyor ve bundan derin üzüntü duyuyoruz" dedi.

Konuşmaların ardından kendisine takdim edilen plaketi alan Yazıcı, havaalanına giderek kentten ayrıldı.

Toplantıya, Vali Aydın Nezih Doğan, AK Parti Milletvekilleri Burhan Kayatürk, Fatih Çiftçi, Mustafa Bilici, MÜSİAD yönetim kurulu üyeleri, şube başkanları ve iş adamları katıldı.

Haber Ara