Çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanan ve bugün Karlsruhe kentinde kamuoyuna açıklanan raporda, Almanya'da insan onuru, kişisel haklar, ifade özgürlüğü, mektup ve posta gizliği ile iltica hakkı gibi vatandaşlık ve insan haklarının ihlallerinin yaşandığına dair uzmanların kaleme aldığı 42 makale yer aldı.
Geleneksel olarak hazırlanan raporda bu yıl ağırlıklı olarak ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) izleme faaliyetleri, Almanya'nın iç istihbarat servisi Anayasa Koruma Dairesi'nin faaliyetleri ve Avrupa Birliği (AB) dış sınırlarındaki mültecilerin durumları ele alındı.
Raporun açıklanmasında konuşan eski Almanya Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger, 8'i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı sağcı 'Nasyonal Sosyalist Yeraltı' terör örgütü ve NSA'nın dinleme faaliyetlerinin, Almanya'da temel haklarının korunma durumunun ne kadar kötü olduğunu görüldüğünü belirterek, 'Özgür bir hukuk devleti, gizli servislerinin bireyleri sadece kendileri için bilgi edinme objesi olarak küçük düşürmesine tahammül edemez' dedi.
Federal Başsavcı Harald Runge'nin NSA'nın dinleme faaliyetleri konusunda soruşturma başlatmamasının kişisel hakların korunması için "çok korkunç bir sinyal" olacağını belirten Leutheusser-Schnarrenberger, kurumların, Runge'nin konuyu değerlendirmeye alması için NSA konusunda tüm belgeleri vermeleri gerektiğini ifade etti.
Alman dış istihbarat servisinin sosyal paylaşım sitelerinde eşzamanlı izleme yapabilmek amacıyla teknik yatırımı artırmasını da eleştiren eski Alman bakan, böyle bir izlemeyi "ölçüsüz" olarak nitelendirdi.
Mültecilerin korunması konusunun incelenmesi gerektiğini belirten Leutheusser-Schnarrenberger, AB ülkelerinden birine iltica başvurusunda bulunanların işlemlerini aynı ülkede yapmaları gerektiğini düzenleyen Dublin Anlaşması'nın da gözden geçirilmesini istedi.
'Temel Haklar ve Demokrasi Komitesi' derneğinden Elke Steven de anayasal değerlerin durumunun toplumda zayıf kişilere yönelik davranışlarda kendini gösterdiğini belirterek, bunun ne kadar kötü olduğunun raporda ele alınan olaylarda görüldüğünü belirtti.
Steven, evsizlerin açık alanlardan gönderildiği, çocukların, gençlerin ve psikolojik sorunlar çeken insanların kapalı müesseselere konulduğu, göçmenlerin ve mültecilerin Alman siyasetçileri ve yasalar tarafından güvenlik ve sosyal sorun olarak algılandığını ifade etti.
Cumhuriyetçi Avukatlar Derneğinden Martin Heiming ise Avrupa'nın şu sıralarda Ukrayna'ya demokrasiyi öğretmek istediğini belirtti.