Arınç, Başbakanlık Yeni Bina'da gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Toplantıda Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın faaliyetleri ve para politikaları hakkında bilgi sunumu yapıldığını dile getiren Arınç, "Bakanlar Kurulu'ndaki arkadaşlarımızın soruları, Sayın Başbakanımızın değerlendirmesiyle bu sunum başarılı olarak ifa edildi" dedi.
Avrupa Birliği'ne katılım süreci konusunda Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu'nun gelinen süreci anlattığını belirten Arınç, Çavuşoğlu'nun Avrupa Birliği'ndeki komisyon başkanlığı seçimleri konusunda ve açılması muhtemel 2 başlık konusunda bilgi sunduğunu söyledi.
Arınç, kendisinin de Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'da değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısını Bakanlar Kurulu'na takdim ettiğini aktararak, "Öncelikle acil olarak yapılması gereken bazı değişiklikler var. Bu konu Bakanlar Kurulumuzda olumlu karşılandı, imzaya açıldı ve yakın zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderilecek. Burada tele alışveriş yayınlarında uyulması gereken esasların belirlenmesi, idari yaptırımlar, karasal, sayısal yayıncılığın geliştirilmesi, bunlara destek sağlanması ve farklı konular içeren sekiz maddelik bir kanun tasarısı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sevk edilecek" diye konuştu.
İç ve dış güvenlik ile bölgesel konuların da Bakanlar Kurulu'nda gündeme geldiğini anlatan Arınç, dün yapılan belediye başkanlığı seçimlerine yönelik de bazı değerlendirmeler yapıldığını aktardı.
Soma'daki maden faciasıyla ilgili bakanların yaptığı çalışmaların müşterek bir tasarı olarak TBMM'ye sevk edildiğini hatırlatan Arınç, konunun en kısa zamanda TBMM'de ilgili komisyonlarda görüşülmesinin beklendiğini söyledi
-"Merkez Bankasının bu konudaki çalışmalarına müdahale etmek niyetinde değiliz"
Arınç, bir gazetecinin "Sayın Başçı'nın sunumu doğrultusunda faizlerin daha da düşürülmesine yönelik herhangi bir karar alındı mı ya da bu konu gündeme geldi mi?" sorusu üzerine, Başçı'nın kapsamlı bir sunum yaptığını ve tüm göstergeler dikkate alınarak değerlendirmede bulunulduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan'ın faizlerin indirilmesine yönelik taleplerinin yeni olmadığını, bunları grup toplantısında ve ekonomik kuruluşlar ile ilişkileri sırasında dile getirdiğini belirten Arınç, "Faiz konusu Merkez Bankasının görevlerinden sadece bir tanesi. Biliyorsunuz AK Parti'nin kuruluşunda da hükümet beyannamesinde de ekonomik kurulumuzun ilk yaptığı çalışmalarda aldığı karara göre de Merkez Bankamızın bağımsızlığı esastır. Bu ilkeden bugüne kadar şaşmadık, bundan sonra da şaşmaya niyetimiz yok" dedi.
Dünyada bağımsız ve özerk olanların yanında doğrudan siyasi otoritenin yönetiminde veya talimatlarını yerine getiren kurum olarak yapılanan merkez bankaları da olduğunu ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak güçlü bir ekonominin ve güçlü bir ekonomi yönetiminin başarısını Merkez Bankası'nın bağımsızlığında gördük, bu ilkeye de bugüne kadar sadık kaldık. Bildiğiniz gibi Merkez Bankasının çalışmaları içinde, 4. maddesine baktığımızda fiyat istikrarı amacıyla çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını desteklemesi Merkez Bankasının görevleri içerisindedir. Şüphesiz ülkemizin sürekli büyümesi, bazen yüzde 9'lara varacak düzeyde ama en geride saydığımız dönemlerde bile 4'leri, 5,5'leri bulduğunu biliyoruz. 2008 global ekonomik kriz içerisinde AB üyesi ülkelerin veya Avro Bölgesi'ndeki ülkelerin bu konuda halen eksilerde seyrettiğini biliyoruz. Şüphesiz, Türkiye'de büyümenin hız kesmesi, istihdamın azalması gibi kırılma noktasına gitmeyeceğiz. Türkiye, büyüme trendini mutlaka devam ettirecektir ve en çok başarı sağladığımız konulardan birisi istihdam kapasitesinin artması, işsizliğin de azalmasıdır. Eğer maliyet enflasyonundan bahsediyorsak son yıllardaki enflasyondaki yükseliş, kurdaki ve faizdeki artıştan kaynaklanan bir enflasyon yükselişidir. Dolayısıyla kurdaki ve faizdeki artışları bir şekilde önlemek gerekir ancak bilelim ki faizlerin düşürülmesi veya yükseltilmesi, diğer unsurlarla birlikte dikkate alınması gereken bir konudur. Merkez Bankasının bu konudaki çalışmalarına müdahale etmek niyetinde değiliz ancak şüphesiz faizlerin düşürülmesi halinde yatırımların daha da artacağını, gerek dış yatırımlar gerekse içerideki müteşebbislerimizin bu konuda çok daha iştahlı ve arzulu olacağını düşünüyoruz. Ama tümüyle tabloya baktığımızda Merkez Bankasının çalışmalarında bir yeknesaklık veya bir akort görmek mümkündür. Fevkalade isabetli değerlendirmeler yapıldı, Başkan'a teşekkür ettik, onlar da sunumlarını esasen kamuoyuna açıklamış oldular."
Arınç, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın çözüm süreciyle ilgili yeni aşamaya gelindiği yönünde bir açıklama yaptığı hatırlatılarak, "Bu yeni aşamadan ne anlamalıyız? Yeni bir yasal çalışmanın çerçevesi nasıl olacak?" sorusunu, "Ben, Hükümet Sözcüsüyüm, Sayın Başbakan Yardımcımızın sözcüsü değilim. Nerede, ne konuştuğunu doğrusu takip etmedim. Bilseydim ve merak etseydim, bugün belki yan yana olduğumuz için sorardım ama mutlaka bilerek bir şey konuşmuştur. Bu konuşmasında açıklanması gereken hususlar varsa lütfen kendisini bulduğunuzda sorunuz. Bilebildiğim kadarıyla bu konuda yasal bir çalışma hazırlığı yok. Olduğu takdirde de bunu gerekirse ben, gerekirse kendileri açıklayabilir" diye yanıtladı.
-"Bu, çok acı bir olay, bir yürek yarası"
"Diyarbakır'da annelerin eylemi devam ediyor. Bununla ilgili Başbakan B ve C planlarından bahsetmişti. Önümüzdeki günlerde yeni bir adım söz konusu olacak mı?" sorusu üzerine Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, şunları kaydetti:
"Çocukları çok genç yaşlarda da olsa bir şekilde aldatılarak veya kandırılarak veya tehditle dağa çıkarılmış aileler var. Bunların içerisinde 10 yaşında çocuklar olduğu gibi 17-18 yaşında lise öğrencisi veya üniversiteye başlamış gençler de var. Bu, çok acı bir olay, bir yürek yarası. İlk defa anneler, babalar, aileler, çocuklarının aldatılarak dağa çıkarılmış olması karşısında isyan ettiler. İsyan ederken de barışçı bir eylem yaptılar. Başkalarının yaptığı gibi tahrip ederek veya başka yerlere mesajlar vermek için bunu bir siyasal gösteriye ulaştırmak amacını taşımadılar. Gözleri yaşlı anneler, Diyarbakır Belediyesinin karşısında durdular, 'Çocuklarımızı geri getirin dediler. Hatta bu arada BDP'nin Genel Başkanı Sayın Demirtaş ile de bir görüşme yaptılar. Biz, ümitle bekliyoruz ki çocuklarımız, annelerine, ailelerine dönebilsinler. Bu konuda aracılık yapması gereken insanlar da samimi olarak ve insani olarak bu çabaları göstersinler. Bütün Türkiye kulak kesildi, dikkat çekti. Biz de 76 milyon insanımızın bu annelerin, babaların feryatlarına kulak vermesini, onların eylemlerine gönülden destek vermesini arzu ettik. Türkiye bu konuya odaklanmışken maalesef Diyarbakır Belediyesi, bu aileleri olduğu yerden kaldırdı, bir başka yere gitmek mecburiyetinde bıraktı. Yeter ki Diyarbakır Belediyesinin önünde bu barışçı eylem gündem oluşturmasın, düşüncesiyle. Doğrusu Diyarbakır Belediyesini de Başkanını da kınıyorum. Bu insanlar, daha önce Gezi eylemleri veya çok daha öncesinde, yani ailelerin yaptığı, annelerin yaptığı eylemlere ne kadar büyük destek vermişlerdi, onlarla birlikte olmak için ne büyük çaba sarf etmişlerdi. Onların eylemlerine sıcak bakan insanların, anne yüreği karşısında bu kadar duyarsız kalmasını, adeta bu işin üstünün örtülmesini istemelerini ancak kınamakla ifade edebiliyorum.
Gerek BDP'li siyasetçiler, gerekse çözüm sürecine destek veren herkes, gerekse bu konuda siyasi aktör olarak kendisini güçlü bulan herkesin bu çocuklarımızın dağdan indirilerek ailelerine teslim edilmesi konusunda çaba göstermesi gerekir. Bu da en çok gözleri İmralı'da veya kulakları Kandil'de olanlara düşer. Bu konuda eğer hiçbir çabaları olmayacaksa hatta bu eylemleri bitirmek için türlü çeşitli birtakım oyunlar oynamaya başlamışlarsa Sayın Başbakanımız'ın ifadesi odur ki 'Siz bu işi yapmazsanız biz, devlet olarak, hükümet olarak B ve C planlarımızı uygulayacağız.' Bu konuda gelinen aşamada, ne düşünüyorsa Sayın Başbakanımız, bunu yarınki grup konuşmasında ifade edeceklerdir. O zaman hükümetimizin, güvenlik güçlerimizin bu konuda ne yapacağını zannediyorum yarın açık şekilde kamuoyuna açıklamış, ifade etmiş olacaktır."
Arınç, "Cumhurbaşkanlığı seçimi için AK Parti'nin adayı açıklanmadı. Başbakan, Cumhurbaşkanı olursa Başbakanlık için yapılan anketlerde Cumhurbaşkanı Gül ve ardından sizin isminiz geçiyor. Bu konu hiç aranızda konuşuldu mu. Size böyle bir teklif gelse nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Bakanlar Kurulu'nun gündeminde böyle bir konunun yer almadığını belirterek, "Kendi aramızda dahi bunu görüşmeye fırsat olmadığını söylemekle yetineyim" dedi.
Bir gazetecinin, CHP'li 4 milletvekilinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşerek ÖSYM'nin yaptığı YGS sınavının sorularının açıklanmasını istediklerini hatırlatması üzerine de Arınç, bu konunun Bakanlar Kurulu'nda görüşülmediğini söyledi.
(Bitti)