Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından "Küresel Tehditler ve İslam Dünyası" başlığıyla düzenlenen Uluslararası 23. Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi'ne katıldı.
İşler, insanlık tarihi üzerinde imal-i fikir yapıldığında, savaşların yarattığı acı ve gözyaşı dolu tarihle karşı karşıya kalındığını, oysa bu durumun insanlığın mahkum olduğu zorunlu bir kader olmadığını söyledi.
"Zira tüm bu acı hadiselerin yaşanmayacağı bir dünya düzeninin kurulması gayet mümkündü" diyen İşler, gerek insanların evrensel barışa ve hukuk bilincine erişememiş olmaları gerekse sermayenin belli ellerde toplatılma gayretlerinin söz konusu acıların yaşanmasına neden olduğunu kaydetti.
İşler, mevcut dünya düzeninin gittikçe artan ulusal ve uluslararası sorunların çözümünde yetersiz kaldığını, sorun çözme yeteneğini kaybetme noktasına gelen bu düzenin, artık tartışılır hale geldiğini ifade ederek, bugün dünyada giderek yaygınlaşan çatışma ve kalkışmaların herkesi endişelendirdiğini anlattı.
- "Bütün beşeriyet tehdit altında"
Batı dünyasında giderek artan İslamofobi ve ırkçılığın dünya barışını tehdit eder boyutlara ulaştığını belirten İşler, "İslam coğrafyası ırkçı ve tekelci güçlerin hile ve tuzaklarıyla karşı karşıya bulunmaktadır. Irkçı ve tekelci mihrakların ürettiği ve desteklediği terör, İslam dünyasında çatışmayı yaygınlaştırmaktadır. Bugün sadece İslam dünyası değil, bütün beşeriyet baskıcı, dayatmacı ve sömürgeci mevcut dünya düzenin tehdidi ile karşı karşıyadır" diye konuştu.
Dünya kaynaklarının paylaşımındaki adaletsizliğin yaygınlaştığını, dünyanın büyük bir bölümünün yoksullaştığını ifade eden İşler, belli ülkelerin çıkar çatışmasına dönüşen mevcut dünya düzeninin çözüm üretmede aciz kaldığını vurguladı.
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, işsizlik, yoksulluk ve sefaletin dünyanın önemli bir bölümünde dayanılmaz boyutlara ulaştığını, ırkçı ve tekelci mihrakların ülke içi çatışmaları körüklediğini ve ülkeler arası çatışmalara yeni boyutlar kazandırdığını söyledi.
Batı'da uygulanan yeni korumacılık politikalarının gelişen ülkelerin daha da yoksullaşmasına ortam hazırladığını, uluslararası uyuşturucu ve insan ticaretinin bütün beşeriyeti tehdit eder boyutlara ulaştığını belirten İşler, mevcut düzenin sorun ürettiğini kaydetti.
- Avrupa Parlamentosu seçimleri
İşler, en son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde çıkan sonuçların aşırı sağın yükselişiyle başta İslamofobi olmak üzere ırkçı saldırıların artma ihtimali açısından önemli olduğunu kaydetti.
Seçimlere katılım oranının Avrupa halkının demokrasi inancında azalma olduğunu gösterdiğini ifade eden İşler, bunun son yüzyıldır uyguladıkları çifte standartlı ve adaletsiz politikalarının bir sonucu olduğunu, seçimlere katılım ortalamasının yüzde 43'te kalmasının bu bağlamda son derece önemli ipuçlar verdiğini anlattı.
- Arap Baharı
İslam dünyasında yaşanan dönüşümlerin daha çok düzen kurucu güçlerin tahakkümü ve yönlendirmeleriyle şekil bulduğunu vurgulayan İşler, İslam dünyasının kendi değerlerinden uzak bırakılmak istendiğini, kukla ve despot yöneticilerle idare edilmeye çalışılan bu sistemin son dört yıldır yaşanan ve halkın yeniden dirilişi olarak değerlendirilen Arap Baharı sürecini başlattığını anlattı.
İşler, Arap Baharı'nın bölgenin genelinde yıllar boyu süren baskılara, zorbalıklara, haksızlıklara, hayal kırıklıklarına, ekonomik, siyasal ve sosyal başarısızlıklara yeter demek için sokaklara dökülen halkların haykırışını temsil eden bir süreci ifade ettiğini aktardı.
Toplumun, bu süreçte kendi kendini yönetme iradesini ortaya koyduğunu, halkların bölge tarihinde ilk defa despot rejimlere karşı, taleplerini bu denli gür bir tonda ortaya koyma cesaretini gösterebildiğini aktaran İşler, şöyle devam etti:
"Ozon tabakasının delinmesi, Kuzey Kutbu'nda karbon oranının artması, endemik bitkilerin kaybolması gibi naylondan duyarlıklarla entelektüel zihinleri meşgul etme çabalarıyla insanlık vicdanının yönü şaşırtılıyor. Ancak tüm bu menfi hadiselere rağmen insan kaynaklı sorunlar çözümsüz değildir. Çare, kuvveti hak nedeni kabul eden ve 2. Dünya Savaşı'ndan sonra mevcut küresel dünya düzenin dayandığı paradigmanın değiştirilmesidir. Uluslararası ilişkileri menfaat çatışması temeline oturtan paradigmaların dayandığı mevcut uluslararası kurum ve kuruluşların çatışma ve gerginlikleri önleme yerine sürekli hale getirme çabaları akim bırakılmalıdır. Barışın tesisi için, küresel yardımlaşma ve dayanışmayı esas kabul eden hak ve adalet merkezli yeni bir dünyanın, uluslararası ilişkilerin menfaat paralelliği paradigmasına göre yeniden inşa edilmesi gerekmektedir. Bu dünyanın inşasında, akidelerinde esas olan adalet anlayışından dolayı Müslümanlar aktif rol almalıdır."
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, kongrenin, baskı, dayatma, haksızlık ve sömürüye karşı tavır almayı insani bir erdem kabul eden herkesi, hak ve adalet merkezli yeni bir dünyanın inşasına davet ettiğini söyledi.