Dolar

34,9508

Euro

36,7072

Altın

2.997,71

Bist

10.035,71

Celal Bayar'ın kızı o günleri anlattı

Celal Bayar'ın kızı Nilüfer Gürsoy, 27 Mayıs'ın, devleti ayakta tutan kurumlara yönelik bir darbe olduğunu söyledi. Gürsoy, 'Menderes'in seçimlere gidileceğini açıklamasından sonra darbe öne alınmıştır. Cunta ve destekçileri, Demokrat Parti'nin daha yüksek oy alarak gelmesinden korktular. Bu olursa da, idareyi ele alamayacaklardı' dedi

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-05-27 08:24:46

Celal Bayar'ın kızı o günleri anlattı

Türkiye'nin demokratik, siyasi ve ekonomik açıdan istediği mesafeyi kat edememesinin en temel sebeplerinden birisi olarak sivil destekli askeri darbeler gösterilir. Gerçekten de Türkiye ne zaman bir atılım aşamasına gelse, önü hep bir askeri darbe ile kesilmiş, siyaset ve ekonomi istikrarsızlaştırılmıştır. Bunun en yakın örneği kuşkusuz 17 Aralık darbe girişimi oldu. Medyanın manipülasyonu, öğrencilerin meydanlara çekilmek istenmesi, muhalefetin de bu havaya destek vermesi yeni jenerasyon için ilk olabilir ancak benzer bir tablo 54 yıl önce 27 Mayıs'ta da sahnelendi. Aradan geçen zamana rağmen darbe heveslilerinin aynı formüllere başvuruyor olması 27 Mayıs'a 'Darbelerin anası' ifadesinin ne kadar da yakıştığını ortaya koyuyor. Bu darbe, münhasıran pek çok olumsuzluğu ve zararlı durumu içermesinin yanı sıra, darbe geleneğini kurumsallaştırması bakımından da dikkatle ele alınmayı hak etmektedir. 27 Mayıs'ın yıldönümünde sorularımı dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın kızı ve darbe sırasında DP milletvekili olan Ahmet İhsan Gürsoy'un eşi Nilüfer Gürsoy'a yönelttim. Nilüfer Hanım, ibretle üzerinde durulması gereken bir çok noktaya cevaplarıyla ışık tuttu.

27 Mayıs Türk siyasetinde kara bir gün. Siyasi etkileri çok uzun süre devam etti. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz 27 Mayıs'ı?

Öncelikle Soma faciasında hayatını kaybeden herkese Allah'tan rahmet ve yakınlarına taziye diliyorum. 27 Mayıs, yakın tarihimizde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu olaydan sonra her şey farklı olmuştur. Bu darbe sadece sivillere değil, aynı zamanda askerlere de yönelik bir harekettir. Üstelik, bu darbeyi sadece askerler yapmamıştır. Bir ittifak söz konusudur. 27 Mayıs gerçek anlamda, devleti ayakta tutan kurumlara yapılmış bir darbedir. Bu darbe neticesinde yargı bozuldu ve askerin nüfuzu devam etti.

27 Mayıs'ı gerçekleştiren odak için sizin teşhisiniz nedir?


Bu darbe, ordu içinden bir cunta tarafından yapılmıştır. Bu cuntanın üyelerinin bağlantıları gerçek anlamda ortaya çıkmamıştır. Bu cuntada yer alanların farklı temayülleri olmuştur. Meselâ Türkeş milliyetçidir. Yine Haydar Tunçkanat var. KGB'nin kayıtlarına, 'kullanılmış kişi' olarak geçen bir isim. 27 Mayıs, dış bağlantısı da iç bağlantısı da olan bir hadise. Muhalefetin teşviki ve üniversiteye sızmalar da var.

CHP ATATÜRK'Ü SİLMEYE ÇALIŞTI

Halk Partisi ile Demokrat Parti arasındaki asıl ayrışma noktası neydi?


Bu durumu anlamak için Atatürk'ün vefatına gitmek lâzım. Atatürk'ün vefatından sonra bir kırılma yaşanmaya başlandı ve onun izleri silinmeye çalışıldı. Demokrat Parti'nin iktidara gelmesi, onun izlerinin yeniden canlandırılmasıdır. Celal Bayar, Atatürk'ün son başvekilidir.

27 Mayıs cuntasının ve destekçilerinin bu darbeyi meşrulaştırmak için öne sürdükleri iddialarla ilgili neler söylersiniz?


Bunu anlamak için 27 Mayıs'ın iddialarına bakmak lazım. Meselâ Anayasa'nın çiğnendiği iddiası vardı. Tedbirler Kanunu gündeme getirildi. Halbuki bu kanun, darbe iddialarına karşıydı. Demokrat Partililer için bir çok iddialar ortaya atıldı. Haklarında tezvirat yapıldı. Bayar hakkında '103 milyonu var' iddiasında bulundular. Nitekim darbe oldu. Seçime gidileceğini Adnan Menderes İzmir mitinginde açıklamıştı. Tahkikat Komisyonu'nun görevini tamamladığı da ilan edilmişti. Buna rağmen darbe yapıldı.

27 MAYIS DARBE YOLLARINI AÇTI

Başvekil Adnan Menderes'in seçim yapılacağını ilan etmesine rağmen darbe yapılmasını nasıl açıklamak lâzım?


Başvekil Menderes'in seçim ilânına rağmen darbe yapılması, cuntanın demokrasiye inanmadığının bir işaretidir. Hatta, Menderes'in seçimlere gidileceğini açıklamasından sonra darbe öne alınmıştır. Aslında cunta darbeyi daha ileriki bir tarihte yapmayı planlıyordu. Cunta ve destekçileri, Demokrat Parti'nin daha yüksek oy alarak gelmesinden korktular. Bu olursa da idareyi ele alamayacaklardı. Böyle yaparak rejimin temellerini sarsmış oldular.

27 Mayıs darbesinin işaretlerini alabilmiş miydiniz yoksa sürpriz mi oldu?

Darbenin emareleri vardı, fakat daha önce örneği olmadığı için hiç kimse teşhis koyamıyordu. Türkiye'nin jeopolitik pozisyonu darbelere müsaittir. Nitekim 12 Eylül'den sonra Amerikalılar 'Bizim çocuklar yaptı' demişlerdir. 27 Mayıs, bunun yolunu açan ilk darbedir.

İFTİRALARI DA HAZIRLAMIŞLARDI

27 Mayıs darbesine dayanak teşkil eden bir çok iddia ortaya atıldı. Bunlar arasında bugün nefretle anılanlar da var. Darbeyi meşrulaştırmak için bu türden iddialara başvurulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Darbeyi hazırlayanlar, iftiraları da hazırlamışlar, dantela gibi işlemişler. Menderes'in kasası önceden açılmış. Daha önceden açıldığı için kasaya konan ve oradan alınanlar var. Hatta, o kasadan yüklüce bir meblağın bulunduğu zarf kayboldu. Bu durum Yassıada'da dile getirildi. Annemin kasası da açıldı ve babama Kurtuluş Harbi'nde verilen İstiklâl Madalyası'nın beratı alındı. O beratın izine bugüne kadar da rastlanamadı.

Yassıada'da hukuk katledildi

Darbenin hemen ardından cuntanın adeta bir cadı avı başlattığını görüyoruz.


Akıl almaz şeyler peşinde koştular. Mesela Kumkapı'da bir kahvehanede bir grup Demokrat Partili, Yassıada'ya bakarak 'Bir tünel açıp oradakileri kurtarsak' diye kendi aralarında konuşuyorlar. Sonradan o partililer hakkında soruşturma açıldı. Hatta Cemal Gürsel o dönem, 'Eğer adaya çıkarlarsa, et ve kemik yığını bulurlar' dedi.

Ne demek istiyor?

Yani, Demokratlarda bir kıpırdanma olursa, Yassıada'yı bombalayacaklarını, oradaki herkesi öldüreceklerini söylüyor. Öğrencilerin kıyma makinesine atıldığı, asfaltların altına gömüldüğü söylendi. Hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı.

Darbenin akabinde basında DP'lilere yönelik büyük bir karalama kampanyası olduğunu görüyoruz. Basının tavrını siz nasıl değerlendirirsiniz?


O dönem Akis, Kim gibi dergiler yaptı özellikle bunu. Hatta, daha mahkeme başkanı bile belli olmadan Bayar'ı darağacında resmettiler. Bütün bunlar, darbenin altyapısının hazırlandığını gösteriyor. Cuntaya düşen ise hareket etmek oldu.

Mahkemenin yargılananlara tavrı nasıldı?

Hasan Polatkan'ın müdafaasından bir örnek vereyim. O sırada oradaydım. Hasan Polatkan müdafaasını yaparken celsenin kapanma saati geldi. Mahkeme başkanı müdafaayı 'Yeter artık' diyerek kesti. İdam hükmü verdikleri bir kişinin müdafaasını bile dinlemediler. Yassıada'da hukuk çiğnendi. Bugün de yargılamalar yapılırken hukukun çiğnenmemesi lâzım.

En büyük destek CHP'den

CHP ile 27 Mayıs darbesi arasında nasıl bir bağlantı vardı?


Maalesef o günlerde darbeye en büyük desteği Halk Partisi yaptı. Demokrat Parti aleyhine ihbarlarda bulundular. İhbarlar o kadar çoğaldı ki, Halk Partisi teşkilatlarına ihbarları azaltması konusunda ihtarda bulunmak zorunda kaldı.

Adnan Menderes'in idamı başlı başına bir dram barındırıyor…

Adnan Menderes'ten hınçlarını alamayıp iki kez asıldığını idamdan yıllar sonra görevli bir kişiden duyduk. Ayrıca makaddan prostat muayenesi yapıyorlar. Bu da çok acı. Adnan Bey'in idamı öğlen günlük güneşlik bir vakitte oluyor. Babam ve diğer Demokrat Partililer de bir odada tutuluyorlar. Ve bir bulutun geldiğini, yağmurun yağdığını görüyorlar. Fatin Rüştü Bey de iskemleyi kendisi itiyor.

Göz göze gelmemizi engellediler

Darbe sonrasında da zorluklar devam etti. Aileler ve DP'liler ne tür sıkıntılar yaşadı?


Bütün DP'liler ve hapistekilerin yakınları bir dram yaşadı. Müşterek acılardı bunlar. Aylar sonra bir yakınını ziyarete giden bir kişinin onunla konuşamaması, tek kelime etmeden geri dönmesi acı bir şey. Mahkemelerde bırakın konuşmayı, göz göze gelmeye bile mâni oluyorlardı.

Babanız Celal Bayar'ın yanısıra eşiniz Ahmet Gürsoy da Yassıada'daydı. Yargılananların yakınları olarak ailelerin ziyaretlerinde nasıl bir hava vardı, neler yaşanıyordu?

Eşimi ilk kez görmek üzere Yassıada'ya gitmiştim. Onu görmek üzere çocuklarla birlikte bir barakaya girdim. Eşim, kantinden aldığı çikolataları çocuklara vermek istedi. Fakat yanımızda olan üç nöbetçi müsaade etmedi. Bunu hiç unutamıyorum. İşkenceler oldu, fakat hiç kimse açıkça ifade etmedi. Kimse kendi başına geleni anlatmıyordu.

İdam kararları nasıl bir tesir uyandırdı ailede?

İdam kararlarının verildiği gün, annem tam şu sizin oturduğunuz yerde oturuyordu. Yakınlarımız ve dostlarımız evdelerdi. Sonra avukatlar geldiler ve 'Maalesef' dediler. Annem hiçbir şey söylemeden kalktı ve yukarıya odasına çıktı. Gece boyunca da kimseyle görüşmedi. Bunları kitabımda ayrıntılı bir şekilde de anlatıyorum.

Babam darbecilere silah çekti

Anneniz bu darbe için 'Yeniçeri ayaklanması' demişti. Nasıl karşıladı darbeyi anneniz?

O bunu söylediğinde evin etrafında bir manga asker vardı. Annem 27 Mayıs için aynı zamanda 'Memleket 50 yıl geriye gitmiştir' tespitinde bulundu. Hatta onu da Yassıada'ya götürmeyi düşündüler. Fakat daha sonra bu plandan vazgeçildi.

Babanız ile Adnan Menderes arasında nasıl bir ilişki vardı?

Menderes babamın başvekiliydi. Mizaçları farklı olabilir, fakat çok saygılı bir kimseydi. Hiçbir zaman birbirlerine ters bir davranışları olmamıştır.

Darbe günü Köşk'te ne oldu?

Berin Menderes ile Aydın Köşk'e geldiler. Sonra annem ve babam ile oturduk. Berin Hanım 'Adnan Bey de burada olsaydı keşke' dedi. Babam 'Artık bunların vakti geçti' dedi. O sırada şehirden babamı almaya gelen araçların motor sesleri geldi. Daha sonra babam silah çekmiş. Fakat o sırada biz orada değildik. Babam silahı çıkarıyor, onu tutuyorlar babam o esnada yere düşüyor.

NİL GÜLSÜM / YENİ ŞAFAK
SON VİDEO HABER

İntihara sürükleme, istismar, uyuşturucu, dolandırıcılık! 'Spiritüel danışman' Yeliz Ergün'e inceleme

Haber Ara