Babacan, Kamu Sektöründe Etiğin Güçlendirilmesi Projesinin Kapanış Toplantısında yaptığı konuşmada, Kamu Görevlileri Etik Kurulu'na her yıl 500 civarında başvuru olduğunu belirterek, bunların değerlendirilip, karara bağlandığını söyledi.
Saydam, hesap verebilir, katılımcı ve vatandaş odaklı kamu yönetimini tesis etmek amacıyla düzenlemeler yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini ifade eden Babacan, Kamu Görevlileri Etik Kurulu'nun güzel çalışmalar yaptığını ve bu çalışmalarını sürdürdüğünü dile getirerek, şöyle konuştu:
"Kurulun yasada tanımlanmış görev alanı, düzenleme yaptığı alan kamunun tümünü henüz kapsamıyor, bu da bir eksikliğimiz. Tanımlanmış bir alan var ve kurulumuz bu alanda faaliyet gösteriyor. Bunun genişletilmesi de önümüzdeki dönemde önemli olacak. Yani kamunun yürütme, yasama, yargı gibi tüm alanlarını içerecek şekilde etik standartların belirlenmesi, bunların yazılı hale getirilmesi ve uygulanmasından Türkiye, halkımız istifade edecektir. Vatandaşlarımızın devlete olan güveni artacaktır ve bunun sonucu daha sıhhatli bir toplum yapısının, oluşması siyasetin çok daha sıhhatli ilerlemesi Türkiye'nin gerçek anlamda işleyen birinci sınıf bir demokrasi olması anlamına gelecektir."
Kurala uymayan kişinin maruz kaldığı bir yaptırım olmadığı zaman kuralların da anlamını yitirebildiğine dikkati çeken Babacan, kuralların ihlal edildiğinde orantılı bir yaptırımın da olması gerektiğini kaydetti.
Babacan, toplumda kurallara riayet kültürünün oluşması gerektiğine de işaret ederek, "Toplumda bireylerin birbirine ve devlete güveninin sağlamlaşmaması durumunda, sadece yasalarla da caydırıcılık sağlamak da mümkün olmuyor" dedi.
Yolsuzluğun Önlenmesi İçin Etik Projesinin, içeriği ve genişliği itibariyle bir ilk olduğunu belirten Babacan, bu konuda yapılan çalışmaları anlattı. Babacan, Kamu Görevlileri Etik Kurulunun Avrupa Konseyiyle birlikte yürüttüğü projelere de değinerek, sözkonusu projeyle kamuda etik anlayışının yaygınlaşması için çaba gösterildiğini ifade etti.
Demokrasilerde halkın tercihlerinin büyük önem taşıdığını dile getiren Babacan, "Halkın tercihleriyle işbaşına gelen yönetimlerin, bunu bir emanet ruhuyla yönetmesi çok önemli. Kamuda yapılan hizmetler halk için yapılır Bu bilinçte olmak son derece önemli. Hizmetlerimizde çok çok dikkatli olmak zorundayız, bunun sadece emanet bir görev olduğunu bilmeliyiz. Yaptığımız çalışmalarda, aldığımız kararlarda, bunlar uluslararası etik standartlara uygun mu değil mi? sorgulamasıyla birlikte hareket etmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
Babacan, etik kavramının sadece yolsuzluklarla da ilgili olmadığının altını çizerek, "Vatandaşlarımızın bir sorusuna cevap verirken kullandığımız ifadeler, konuşma tarzı bile aslında etik çerçevenin içerisinde yer almaktadır" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Biz millete hizmet için varız, efendi olmak için değil" dediğini anımsatan Babacan, bu anlayışın Türkiye'ye yarar sağlayacağını söyledi.
Babacan, yolsuzluklarla mücadelede sıfır to önemli olduğunu kaydederek, bu anlayışla Türkiye'nin kredibilitesinin de daha yüksek noktalara ulaşacağını dile getirdi.
- "Müzakerelerde devamlılık çok önemli" -
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Stefano Manservisi de yolsuzlukla mücadelenin AB için çok önemli olduğunun altını çizdi.
Yolsuzlukların niteliği ve kap ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte, bunun topyekün olarak AB'ye zarar verdiğini belirten Manservisi, "Yolsuzlukların AB'ye ekonomik maliyetine bakıldığında bu rakam 120 milyar Avroya kadar çıkabiliyor. Bu rakam AB'nin GSYH'sinin yüzde 1'ine karşılık geliyor" dedi.
Manservisi, Türkiye'nin karmaşık ve talepkar bir AB katılım sürecinde bulunduğuna işaret ederek, "Müzakereler istenen yerde olmayabilir ama bu noktada devamlılık çok önemli" dedi.
Manservisi ayrıca, AB ile vizesiz seyahat için de yolsuzluğun azaltılmasının önemli bir gereklilik olduğunu dile getirdi.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü Genel Müdürlüğü Suçla Mücadele Dairesi Başkanı Ivan Koedjikov ise kalbin eğitimi olmadan aklın eğitiminin olamayacağını ifade etti.
(BİTTİ)