Şimşek, 9. Türk-Arap Ekonomi Forumu'nda yaptığı konuşmada, bu forumda sadece hükümet yetkililerinin değil, hem Türkiye hem de Arap camiasının iş adamlarının da bir araya geldiğini belirterek, Türkiye ve Arap dünyası için reformların sürmesi ve bazı Arap ekonomilerinin çeşitlenmesinin önemli olduğunu kaydetti.
MENA Bölgesine bakıldığında çok net bir şekilde en büyük zorluğun siyasi geçiş dönemi olduğunu ve bunun iyi yönetilmesi gerektiğini ifade eden Bakan Şimşek, şunları söyledi:
"Bu dönemdeki makro ekonomik istikrar da kritik önem taşıyor. Ekonominin çeşitlendirilmesi önemli zorluklardan biridir. Doğalgaza ve petrole bağımlılık var ama uzun vadede başarı veya başarısızlığın en önemli faktörü petrol, doğalgaz, teknoloji olmayacak, insan gücünüz önemli olacak. Kurumların kalitesi de burada belirleyici faktörlerden biri olacak. Sürdürülebilir refah oluşturmak istiyorsanız daha nitelikli kurumlara ihtiyacınız var. İş ortamının iyileştirilmesi yatırımları cezbedilmesi açısından çok önemli. Altyapıyı da geliştirmeniz gerekiyor ki kalkınma olsun, yatırım çekilebilsin. Kayıt dışı ekonomiyle de mücadele edilmesi gerekiyor. Bütün bunlar yoksulluğun ortadan kaldırılması ve refahın sağlanması için gerekli şartları gösteriyor."
Şimşek, siyasi görünüme bakıldığında çok büyük bir gelecek vaat ettiğini anlatarak, "Arap dünyası uyanıyor, uzun vadede daha fazla demokrasi, refah, istikrar olacak" dedi.
Türkiye'de siyasi dalgalanma olduğunu, ancak 30 Mart yerel seçimlerinde iktidardaki siyasi partiye ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a destek çıkıldığını aktaran Şimşek, belirsizliğin bitmiş olduğunu söyledi.
Şimşek, ekonomik görünüme bakıldığında mali krizde yavaşlama olduğunu dile getirerek, bu bölgedeki ekonomilerin güçlendiğini, büyümenin toparlandığını, enflasyonun istikrara kavuştuğunu, ama işsizlik hala yüksek olduğunu kaydetti.
MENA Bölgesi'nde hem genç işsizliğin hem de genel işsizliğin yüksek olduğunu belirten Şimşek, "İstihdam yaratmak bizim için en acil sorunlarından biridir" diye konuştu.
Şimşek, cari hesaplar dengesine bakıldığında da MENA Bölgesi'nde genel olarak cari fazla verildiğini ama bunun azaldığını ifade ederek, "Petrol ithal eden ülkeler toparlanıyor, cari hesap açıklarını dengeye kavuşturmaya çalışıyor" dedi.
- "Enerji fiyatlarının düşme ihtimali çok yüksek"
Çoğu ülkede artık varil başına 100 dolardan fazla bedel istendiğini, ancak bu şekilde mali den devam ettiğini aktaran Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hem yapısal reformlarda hem de gelirlerde çeşitlendirilmeye gidilmesi gerektiğini görüyoruz. Görünüşe göre enerji fiyatlarının düşme ihtimali çok yüksek. Daha da önemlisi MENA Bölgesi'nde enerji tüketiminin arttığını görüyoruz. Peki petrol fiyatları neden düşsün? Bu benim değil, Dünya Bankası'nın bir öngörüsüdür. BRIC ülkelerinin genelde yavaşladığını görüyoruz, Çin yavaşlamaya başladı. Yenilenebilir enerji kaynakları, doğalgazın üretimindeki değişiklikler, verimliliğin artması bütün bunlar sebep. Son 10 yılda bütün bunları gördük. Artan enerji fiyatları piyasaya göre sürdürülemez."
Dünya Bankası'nın 2025'e kadar olan tahminlerine bakıldığında hem petrol hem de genel enerji fiyatlarının düşeceğinin görüldüğünü belirten Şimşek, "MENA Bölgesine bakıldığında her yerde doğalgaz tüketimi hızlı artıyor. Uluslararası alternatifler geliştiriliyor. Evet, şu anda bölge olarak iyi durumdayız ama reformlara ihtiyaç var" diye konuştu.
Gelirlerin çeşitlendirilmesinin birçok faydası olduğunu belirten Şimşek, şunları kaydetti:
"Sadece enerji şokunun yol açabileceği etkiyi azaltmaktan bahsetmiyoruz daha fazla istihdam da yaratılabilir. Biliyoruzki KOBİ'ler bütün ekonomilerin omurgasını oluşturuyor. Çoğu ekonomide istihdamın yüzde 70'ten fazlasını KOBİ'ler sağlıyor. O yüzden KOBİ'ler için gerekli teşviklerin sağlanması, onların büyümesinin teşvik edilmesi, imalat ve hizmetlerde onlara yardımcı olunması çok önemli. Çünkü onlar istihdam yaratmada çok önemli olacak. Bu rekabet üretkenlik ve inovasyon için de çok önemli. Bu çeşitlendirme sonunda bu ekonomilerin herhangi bir şoka karşı zaafiyetini de azaltacak ve onların gücünü artıracaktır."
Bölge içi ticarette entegrasyon konusunda daha fazla yol almak gerektiğini vurgulayan Şimşek, "AB üye ülkelerinin ihracatının yüzde 73'ü yine AB ülkelerine gidiyor. Asya'da bu oran yüzde 52, Kuzey Afrika'da yüzde 48. MENA bölgesinde ise bunun hala nispeten düşük olduğunu görüyoruz. Ticari entegrasyon anlamında hala çok şey yapılabilir" dedi.
Bölge ülkelerinin yatırım ortamını iyileştirmek zorunda olduğuna işaret eden Şimşek, Türkiye ile MENA arasındaki ilişkilere yönelik şunları kaydetti:
"2013 yılı rakamlarıyla Türkiye'nin MENA'ya ihracatı 42 milyar dolar civarında. Bu da MENA ithalatının yaklaşık yüzde 4,2'sini oluşturuyor. Türkiye'nin bu bölgeden ithalatına bakıldığında 25 milyar dolar civarında olduğunu görüyoruz. Bu da MENA ihracatı içerisinde payını yaklaşık yüzde 1,7'de tutuyor. MENA bölgesi Türkiye'ye çok daha fazla şey satabilir. Türkiye'nin iç pazarı çok büyük. MENA bölgesi de çok büyük bir pazar. MENA'nın Türkiye'nin ihracatındaki payı 2002'de yüzde 12'den yüzde 27'ye çıkmış durumda. Bence hala burada yapılabilecek çok şey var. Bu bölge içinde ticari entegrasyonumuz arttıkça çok daha fazlasına ulaşılabilir."
Bakan Şimşek, MENA ile Türkiye'nin toplam doğrudan yabancı yatırım oranının hala düşük olduğunu belirterek, "Türkiye'nin çektiği 140 milyar doların sadece 13 milyar doları MENA bölgesinden gelmiş. Aslında yüzde 10'dan daha az bir paydan bahsediyoruz. Çok laf ama az iş olduğunu görüyoruz. Türkiye'den MENA bölgesine çıkan doğrudan yabancı yatırım yaklaşık 5 ,1 milyar dolar olmuş. Sonuçta biz büyük bir sermaye ihracatçısı değiliz. Daha bu işin başındayız" diye konuştu.
Bölgeye yatırım yapılması gerektiğini ve bunun da birçok sebebi olduğunu dile getiren Şimşek, şöyle devam etti:
"Bölgede yaklaşık 4 trilyon dolarlık bir ekonomiden bahsediyoruz. Bu muazzam bir rakam. Nüfusa bakıldığında toplamda 465 milyon kişiden bahsediyoruz ve bunu da büyük bir kısmı da genç. O yüzden fazla gelirin bu bölgeye yatırılması için güçlü argümanlar var. Çok büyük yatırım ihtiyaçları da var. Gelecek 6-7 yılda bu bölgede yatırım anlamında yaklaşık 4,5 trilyon dolara ihtiyacımız olacak. Hem altyapı hem enerji hem de farklı sektörlerde bir yatırım grubu var bekleyen."
(Sürecek)