İkisi müze içinde, ikisi binanın önünde üzere 4 kişinin kurşunlara hedef olduğu saldırıda, ikisi kadın 3 kişi olay yerinde hayatını kaybederken, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan kişinin hayatı tehlikeyi atlatamadığı bildirildi
Brüksel Savcılığı Sözcüsü Ine Van Wymersch, olay yerinden araçla kaçan bir şüphelinin yakalanarak sorguya alındığını belirterek, "Olay yerinde olduğunu doğruladı ancak saldırıyla somut bağlantısı olup olmadığı henüz net değil" dedi.
Görgü tanıklarına göre, makineli tüfekli saldırgan iki büyük çanta taşıyordu, siyah kıyafetliydi, Avrupalı görünümlüydü ve saldırının ardından koşarak kayıplara karıştı. Gözaltına alınan şüphelinin bu tarife uymadığı belirtilmekle birlikte saldırganın soförü olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
Belçika Antisemitizmle Mücadele Birliği Başkanı Joel Rubinfeld, basına yaptığı açıklamada, saldırının beklenmedik olmadığını çünkü son yıllarda ülkede birçok antisemitik içerikli siyasi konuşmalar yapıldığını savundu.
Bu olayın yaratılan nefret ikliminin kaçınılmaz sonucu olduğunu ileri süren Rubinfeld, "terör saldırısının" sorumlularının yakalanarak yargı önüne çıkarılması çağrısında bulundu.
-Kritik zamanlama-
AP seçimleri, son birkaç gündür sandık başına giden Hollanda, İngiltere, Çek Cumhuriyeti, İrlanda, Letonya, Malta ve Slovakya dışında kalan tüm AB üyelerinde yarın (25 Mayıs) gerçekleştirilecek. Belçika ise AP seçimlerinin genel ve bölgesel seçimlerle eş zamanlı yapılacağı tek AB üyesi.
Avrupa genelinde gerçekleştirilen anketler, AP seçimlerinde AB karşıtı ve ırkçı partilerin oy oranlarını önemli oranda artıracakları gösteriyor. AP'deki her 3 koltuktan birinin AB'ye mesafeli, ırkçı ve radikal partilerce doldurulabileceği belirtiliyor.
Saldırının Belçika'daki hassas siyasi dengeleri de sağ yelpazenin daha sağındaki partiler lehinde etkilemesi bekleniyor.
Belçika Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Didier Reynders, basına yaptığı açıklamada, saldırının gerçekleştiği saatlerde tesadüden Yahudi Müzesi'nin yakınlarında olduğunu ve bina önünde iki ceset gördüğünü söyledi.
Reynders, beklenmedikleri bu saldırının seçimleri etkilemeye dönük olduğunu düşünmediğini ifade etti.
Federe yapılı Belçika'da nüfusun yüzde 60'ının yaşadığı, Flaman kesiminin bağımsızlığından yana Yeni Flaman İttifakı (N-VA) son genel seçimlerden birinci parti çıkmasına rağmen koalisyon pazarlıklarına girmek istemeyince ağır bir siyasi kriz yaşanmış, ülke 541 gün hükümetsiz kalarak bu alanda dünya rekorunu kırmıştı.
Flemenkçe ve Fransızcaya ek olarak 80 bin kişilik otonom Alman toplumu nedeniyle Almancanın da resmi dil olduğu Belçika'da bölgeler arasında yaşanan dil ve gelir paylaşımı eksenli anlaşmazlıklar hemen her seçim sonrasında siyasi krizlere neden oluyor. 2010 seçimlerinin ardından 541 gün hükümetsiz kalan Belçika'da bu süre 2007 yılında 194 gün, 1988 seçimlerinin ardından 148 gün, 1979 seçimlerinin ardından 107 gün ve 1992 seçimlerinde 102 gün olmuştu.
Son anketlere göre Bart de Wever liderliğindeki N-VA partisinin 2010 seçimlerinde Flaman bölgesinde yüzde 28 olan oy oranı hafif artışla yüzde 30'a yaklaşıyor. Flaman bölgesinde açık ara ilk sırada bulunan N-VA'yı yüzde 17'yle Hristiyan Demokratlar (CD&V), yüzde 15'le Sosyalistler (SP.A), yüzde 14'le Liberaller (VLD) ve yüzde 8'le Yeşiller (Groen) takip ediyor. Anketler ırkçı Flaman Menfaati partisinin (VB) ciddi oranda oy kaybederek yüzde 8 bandına indiğini gösteriyor.
Fransızca konuşan Valon bölgesinde Sosyalistler (PS) anketlere göre yüzde 29'la ilk sırayı alırken Liberaller (MR) yüzde 21, Hristiyan Demokratlar (CDH) yüzde 13 ve Yeşiller (Ecolo) yüzde 9 şeklinde sıralanıyor. Aşırı sol İşçi Partisi'nin (PTB) Sosyalistlerden kayan oylarla yüzde 8'i aştığı ve seçimlerde sürpriz yapabileceği belirtiliyor.
Çift dilli Brüksel bölgesinde ise yüzde 18-20 bandındaki Valon Liberaller ve Sosyalistler birincilik için yarışıyor.