Zavallı ahlaksızlar
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-05-22 11:05:15
Köylerimizde yaşanan göçten dolayı genel olarak yaşlı insanlar yaşamaktadır. Çevre köylerimizde de manzara farklı değil. Bir köy ziyaretinde tanıştığım Hasan Amca ile hasbıhal ettim. 83 yaşında hala tarla işlerinde çalışabilen amcamız köyde ApeHes diye tanınır. Hasan Amca 2. Dünya Savaşı, Kore Savaşı, Kıbrıs Hareketi’ne tanıklık etmiş, Kur-an’ı Kerim’in yasaklanışını, ezanın Türkçe okunuşunu anlatıyordu. Ülkede, her darbe öncesi ve sonrası yaşanan kaosu heyecanlı cümlelerle aktarıyordu. Açlığı, çaresizliği, imkânsızlıkları gözleri nemli, boynunu bükerek ses tonunu değiştirerek belirtiyordu. 1960’lı yıllarda İstanbul’da Unkapanı’nda hamallık yapmış, daha sonra İstanbul’a yerleşen çocuklarının yanına ara sıra misafir olarak gitmişti. Zaman içinde yaşanan değişimi aktarırken en çok ahlaki değişimi,sözcüklere “ızdırab”ı yükleyerek dillendiriyordu. Maddi ve fiziki şartların, hayallerinin üstünde iyileştiğini, ancak manevi değerlerin hızla eridiğini vurguluyordu. Geçmiştekimaddi sıkıntıların verdiği acının, bugünyerini ahlaksızlığın acısını bıraktığını düşünüyordu. Köyün sokaklarına kadar sokulan değişimden etkilendiğini, TV programlarından utandığını, TV haberlerini gözleri dolarak izlediğini, yakın gelecek hakkında fikir yürütmek istemediğini söylüyordu.
Yaklaşık 7 milyar insan arasında 2000’den fazla dinin yaşadığı tahmin edilmektedir. Bunlar arasında20 din, ona inananların sayısı bakımından öne çıkmaktadır. Dinler arasında farklılıklar olduğu gibi ortak birçok özellik bulmak da mümkündür. Dinlerin omurgalarını oluşturan ahlak felsefeleri onları güçlü kılan en önemli ortak yanlarıdır. Neredeyse tüm dinlerde iyi-kötü, sevap-günah, helal-haram ahlak terazileri ile ölçülmüştür. Bu tartılardaki hassasiyet, o dine olanbağlılığı, sadakati de güçlendirmiştir.
Yıllarca ormanda doğal bir hayat süren Buda, insanlar arasında yaydığı ahlak öğretisi ileBudizm’i ahlakın güçlü değerleri ile bir dine dönüştürmüştür. Dağlarda uzun bir yaşamdan sonra topluma katılan Zerdüşt, kaybedilen ahlaki değerleri tekrar canlandırarak Zerdüşt dinini inşa etmiştir. Bilinen tüm peygamberlerin ahlaki yaşantıları onları toplumda farklı kılmıştır. İslam Peygamberi Hz Muhammed’in dinini inkâr edenler, onun eşsiz ahlaki yapısına boyun eğmişlerdir. Başta İslam olmak üzere bütün dinlerin özlerinde ahlakı yermek, ahlaki kusur aramak imkânsızdır.
Bütün dinlerin ana kaynağı, varsa kutsal kitabı, kurucusunun (peygamberin) yaşam tarzı ve söylemleridir. Ancak akıp giden zaman onları “tarih”te bırakmıştır. Demagojik yaklaşımlar, zekice üretilen çarpık yorumlar, menfi çıkarımlar, pak ve ak olan dinleri kirletmiştir. Elit insanlar ahlaktan soyutlanmış bir hayatın içindeyken ahlaki değerleri, geniş (alt) halk kitlelerini kontrol altında tutmak için kullanmıştır. Bazı toplumlarda kişilik gelişimini engellemek için animal yaşam tarzı bireylerin nazarında kutsileştirilmiştir. Toplumsal dayanışma kurallarının çatısını oluşturan ahlaki değerler, erozyona uğrayarak toplumsal çözülmeye neden olmuştur.
Dini aidiyetlerini terk eden, hiçbir dine inanmayan insan sayısının 800 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Farklı dinlere mensup kitlelerin, kabullenilmez yaşam tarzları, insanları dinden uzaklaştırmıştır. Bu insanların manevi tek dayanakları, insani birkaç değerdir.Bu insanları tüm toplumsal değerlerden uzaklaştıranen önemli unsur, hayatın farklı boyutlarında yaşanan ahlaksızlıklardır. Başta din ve devlet örgütü olmak üzere tüm otoriteleri reddeden anarşistler, evrensel ahlaki değerleri de reddederek “İnsan, bitki ve hayvanlar gibi hiçbir şeye karşı sorumlu tutulamaz” tezi ile ahlaktan uzaklaşmışlardır. Bu insanlar,tabandantavana doğru bir örgütlenme talep ederek alternatif bir otoriteyi hayal etmişlerdir.Ahlakı; haz, fayda, bencillik ile ölçenler evrensel ahlaki değerleri zehirlemişlerdir. Bu zehirlemeye karşı tarihten günümüze ahlaki yaşamlarıyla model olan insanların çabası ise yetersiz kalmıştır.
İnsanın,dinin, dilin, toplumun, siyasetin, ticaretin, devletin vb. ahlakı olmazsa olmazlardandır. Ortak yaşam, güven, sevgi, saygı ve özgürlükler için ahlak, elzemdir. Vicdanın sesi, bireylere ahlakı öğretmeye yeterlidir.Peygamberlerin ahlakı,müteddeyin insanların ahlaki referansıdır. Hayâ perdesini incitmeyen dil, ahlak dilidir. Mağduru, mahcubu, mazlumu, mustazafı kucaklayan toplum, ahlakidir. Ahlakın adil, akil, arif yönleri siyaseti yüceltir. Ticaret ahlakını edep ve merhamet belirler. Devlet ise, ahlakı tüm boyutlarıyla kuşatandır.
Dünyanın dört bir yanında ahlaki bir çöküntü yaşanmaktadır. 2 milyar nüfusun tabii olduğu Hristiyanlara, ahlakı ifşa etmek için bir“Mesih” gelmeyecektir. Güneydoğu Asya’da “Myanmar’da” tüm ahlaki yapıları yerle bir eden, zulmün sınırlarınıaşan Budistlere,yeni bir “Buda” ormandan çıkmayacaktır. Ahlaksızlığı bir yaşam tarzı haline getiren ateistleri ikna etmek için dağdan bir “Zerdüşt” inmeyecektir. Allah’ın lanetli toplumu olan Yahudileri Hz. Musa, yaşarken bile hizaya getirememiştir. Dünyanın geniş bir coğrafyasında 1,6 milyar insandan oluşan Müslümanların yıkılan ahlak kalelerini inşa etmek için “Mehdi’yi” unutalı çok oldu. İnsanlık, kültünü orijinden almalı; yozlaşan kültürü ahlak değerleri ile korumalıdır.
Bütün kimliklere hitaben; Myanmar’da bir Müslüman, Orta Afrika’da bir zenci, Humus’ta bir Arap, Rojava’da bir Kürt, Çin’de bir Uygur, Kabil’de bir kadın, Kahire’de bir mahkûm, Soma’da bir işçi olabiliyor muyuz? Kimse kendini kandırmasın, benzer yerlerin her birinde zulüm devam ediyor, çığlıklar duyulmuyorsa herkes ahlaki değerlerden çoktan uzaklaşmış demektir. Ahlak, insanlık ödevidir, illaki birilerine fayda sağlayacaktır; ahlaki her sonuç vicdanlara haz verecektir. Kimliklerle sınırlanan ahlak zihniyeti, şovenliğin pençelerinde boğulmuştur.
Siyasi rant, maddi kazanımlar, kişisel menfaatler, iktidara muktedir olmak için yalan, iftira, manipülasyon girişimleri, bilinçli bireylerin gözünden kaçmayacaktır. Olgu, olay ve söylemleri çarpıtarak, amaçlarına malzeme yapan zihniyetler, toplumda barındırılmamalıdır. Bireysel veya toplumsal acıları fırsat bilen, toplumu ajite ederek kaostan yararlanan “zavallı ahlaksızlar”dan ders alınmalıdır.
Bilinmelidir ki özgürlükler sonsuz değildir. Özgürlük, başkasının özgürlük sınırıyla da kısıtlanmamalıdır. Herkes sorumluluğunu taşıyabildiği, hesabını verdiği kadar özgür olmalıdır. Ahlaki bir olgunluk; erdemli bir kişilik, yetkin bir karakter, kâfi bir özgürlük doğurur. Üstün/kâmil insanın yegâne yolu ahlaktır.
Zeynel KARATAŞ
SON VİDEO HABER
Haber Ara