Ayda 1400 lira maaşla kaldıkları evin kirasını ve aldığı küçük arsa için bankaya ayda 800 lira kredi borcunu ödeyen Hüseyin Sarı, AA muhabirine, borçları nedeniyle iki yıl önce madende çalışmaya başladığını, emekliliğine 5 yıl kala bu facianın yaşandığını anlattı.
Kurtulduğu için sevindiğini ancak yaşadıkları nedeniyle bir daha madende çalışmak istemediğini kaydeden Sarı, faciadan sonra madenin kapandığına da işaret ederek, gelecekte ne olacağını bilemediklerini dile getirdi.
Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeniden dünyaya geldik ama sevinsek mi üzülsek mi bilemedik. Maden kapalı, nasıl yapacak biz de bilmiyoruz. 1400 lira maaş alıyorum. Prim verirlerse 1600 lira. 200'ü ev kirası, 800 banka kredisi. 100 elektrik ve su, 200 de bakkal 1300... Geriye ne kaldı 300 mü? Her ay 100 lirayı da kuru gıda, evime çayımı, şekerimi alıyorum. Allah'a şükür, devam edip gidiyorduk. Bundan sonra maden kapanırsa ne düşünürsün? Bundan sonra bize bir iş imkanı sağlamalarını istiyoruz."
- "Geç müdahale edildi"
Çıkışa yürüme bir saat uzaklıktaki bölümde çalıştığını anlatan Hüseyin Sarı, çalıştığı bölümdeki birçok arkadaşını, hatta vardiya amirini faciada kaybetti.
Uzman arkadaşlarının tavsiyesi sayesinde konveyör oluklarına yatıp, oradaki demirlere ağızlarını dayayıp bir süre oksijen aldıklarını ifade eden Sarı, kurtuluş için bir süre yürüdüklerini, kurtarma ekiplerinin bir noktada kendilerine ulaştığını anlattı.
Yerin altındaki korku dolu saatlerde Allah'a şükredip "Allah'ım sen büyüksün" dediklerini, içlerinin ürperdiğini belirten Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birkaç arkadaşım kelime-i şehadet getirdi, ben de getirdim. Yavaş yavaş insan o çizgiye bastığını hissediyor ama benim hiçbir zaman öbür tarafa gideceğim aklımın ucundan geçmedi. Sadece 'Allah'ım beni sevdiklerime bağışla' dedim. Vardiya amirimiz kontrole gitti. Ben geçerken uyuyordu kontrol ettik, arkadaşım salladı, hiç tepki yok."
- "Zaten ben sensör ne bilmiyorum"
Faciayla ilgili savcılık soruşturması için ifade verdiklerine işaret eden Sarı, şöyle konuştu:
"Bize iş güvenliği sordular. 'Sensör var mı' diye sordular. Zaten ben sensör ne bilmiyorum. Gaz maskesine gelince ben iki yıl önce gaz maskesini aldım, 6 ay sonra bizi bir kontrole aldılar. Sırtımda taşıyordum ta ki ayın 13'üne kadar. Eğitimde bize sadece yapacağımız işlemleri gösterdiler. Bir de 'Nasıl kurtuldun' diye sordu, ben sadece 'bize geç müdahale ettiler' diyebilirim. "
- "Evlatlık almak istiyoruz"
Hüseyin Sarı'nın madenden kurtarıldığı haberini almak için facianın meydana geldiği gün 9 saat bekleyen eşi Gülizar Sarı da o günü hatırlamak bile istemediğini dile getirdi.
Gözyaşlarını tutamayan Sarı, "Tek duamız sağ selamet çıkmasıydı. Sadece dua ettim. 'Allah'ım, onu bana bağışla' dedim. Çocuklarım öyle oldu. 'Ona bir şey olmasın tek yanımda dursun, yeter bana' dedim. Hep dua ettim. Allah'ım mucize gösterdi o da çıktı" diye konuştu.
Dört kez çocuk sahibi olan ancak çocuklarının hiçbirinin yüksek tansiyon rahatsızlığı nedeniyle yaşamadığını anlatan Sarı, eşi işe girdiği takdirde bir de evlatlık edinmeyi istediklerini söyledi.
Sarı "Yerin üstünden, temizlik işi gibi ne iş olursa eşime bir iş istiyoruz. Geçinmek zorundayız. Kredi borcumuz olduğu için iş istiyoruz" dedi.