Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen Trabzonspor Kulübü bünyesindeki Hukuk Kurulu avukatları, hazırladıkları dilekçeyi, dosyanın bir süre önce tevzi edildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sundu.
Dilekçede, dönemin Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonrası 2 Temmuz 2012'de verilen hükümlerin, Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından bir kısım sanıklar yönünden onandığı, bir kısım sanıklar yönünden de bozulduğu hatırlatılarak, bazı sanıkların, soruşturma ve kovuşturma aşamasında ileri sürdükleri hususları, temyiz aşamasında da ileri sürdükleri ve onamadan sonra hükmü itiraz istemine konu ettikleri belirtildi.
- "İnfazı ertelemeye çalışıyorlar"
"Haklarındaki hüküm kesinleşen sanıklar, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz konusu yapılmamış bu hususları yeniden yargılama sebebi göstererek sayın mahkemenize başvurmuşlardır" denilen dilekçede, sanıkların, yargılama aşamasında içeriklerine itiraz etmedikleri telefon kayıtları hakkında yanıltıcı beyanlarla infazı önlemeye çalıştıkları savunuldu.
Sanıkların tüm taleplerinin, yasalara, ceza hukuku ve ceza usul hukukunun genel ilkelerine tamamıyla aykırı olduğu ve bunun infazı ertelemeye, adaletin tecellisine engel olmaya yönelik yapıldığı ileri sürülen dilekçede, "Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşmiş hükümlere karışı kabul edilmiş olağanüstü bir yasa yoludur. Bu yolla hükümlerdeki maddi soruna ilişkin fiili hataların giderilebilmesine olanak sağlanmıştır" ifadesi kullanıldı.
Yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili maddelerinde belirtildiği ve taleplerin bu maddelere uymadığı iddia edilen dilekçede, zaten taleplerin büyük bir çoğunluğunun İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 5. Ceza Dairesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedildiği aktarıldı.
- "Duruşma tutanaklarının sahte olduğu iddiası doğru değildir"
"Şike ve teşvik yapan örgüt lideri hükümlü Aziz Yıldırım, CMK'nın 311/1-a maddesi çerçevesinde duruşma tutanaklarının sahte olduğunu iddia etmiştir. Aynı kişiler benzer iddialarını Yargıtay aşamasında da dile getirmişlerdir" ifadesi kullanılan dilekçede, Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 17 Ocak 2014 tarihli kararında bu itirazları reddettiği ve iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu teyit ettiği kaydedildi.
Aziz Yıldırım'ın avukatı Köksal Bayraktar tarafından dosyaya sunulan 8 Mayıs 2014 tarihli dilekçede, "tüm duruşmalarda kayıt yapıldığının" belirtildiği hatırlatılan dilekçede, bu iddiaların son derece tutarsız ve gerçeğe aykırı olduğu, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen duruşmalarda 26. celseye kadar sesli ve görüntülü kayıt yapıldığı, 26, 27, 28 ve 29. celselerde ise duruşma tutanaklarının mahkeme başkanı tarafından yazdırıldığı öne sürüldü.
- "Safsatadan ibaret iddialarla yeniden yargılama kararı verilemez"
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Ekinci ve üye hakimlerin, "sahte tutanak" iddialarına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundukları bilgisi de verilen dilekçede, şu ifadeler yer aldı:
"Yeniden yargılanma talepleri çerçevesinde, bir twitter iletisi gerekçe gösterilerek soruşturmada görevli kamu görevlilerinin, Aziz Yıldırım'a ve Fenerbahçe'ye kumpas kurduğu iddia edilmiştir. Twitter'da sahte veya gerçek hesaplarla dilenilen şekilde mesaj atılması mümkün olup; milyonlarca kişi benzer bir iddiada bulunabilir. Ayrıca, şike yapan suç örgütü ve liderini destekleyen birçok twitter hesabı olduğu da bir gerçektir. Yine iki polis memurunun verdiği ifade konusunda bir iddiada bulunulmuştur. Polis memurlarının iddia edildiği şekilde ifadeleri mevcut olsa dahi, mahkeme kararıyla sabitleşmediği müddetçe asla ve asla yargılamanın yenilenmesi sebebi oluşturmayacaktır.
Aziz Yıldırım vekili Abdullah Kaya tarafından dosyaya sunulan 20 Mayıs 2012 tarihli dilekçe ile bazı gazete haberlerine dayanılarak yeniden yargılama talebinde bulunulmuştur. Kamuoyunun bildiği üzere şike süreci boyunca bir kısım basın tarafından sürekli, 'Fenerbahçe'ye müjde' başlıklı, kamuoyunda belli algılar oluşturma ve yönlendirme amaçlı yüzlerce haber yapılmış ama hiçbiri doğru çıkmamıştır. Tamamen safsatadan ibaret, içi boş, kesin hükme dayanmayan, mahkumiyet hükmüne yasal anlamda hiçbir etkisi olmayan iddialarla yeniden yargılama kararı verilemez."
- "Hükümlerin infazı gecikmiştir"
İletişimin tespiti tutanaklarının şüpheli olduğu iddiasının tutarsızlık barındırdığı ve 6256 sayılı yasa ile yapılan değişikliklerin geçmişe etkili olmayacağı da ileri sürülen dilekçede, infazın, kanuna uygun olmayan nedenlerle engellendiği ve infazın "suçu önleme ve toplumu suça karşı koruma" amacının ihlal edildiği savunuldu.
CMK'nın 312. maddesinde, "Yargılamanın yenilenmesi istemi hükmün infazını ertelemez. Ancak mahkeme, infazın geri bırakılmasına veya durdurulmasına karar verebilir" hükmü bulunduğu hatırlatılan dilekçede, "Kanunun açık hükmüne rağmen mevcut dosyada infaz işlemlerine başlanamamıştır. Hakim ve mahkemeler, esas hakkındaki kararlarını verince, artık işten ellerini çekmeleri ceza muhakemesi hukukunun temel ilkesidir. Mevcut dosyada sanıklar tarafından sürekli beyan ve talepte bulunulmakta, önceki aşamalarda ileri sürülen ve reddedilen sebepler tekrar tekrar ileri sürülmekte, kararı veren 16. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti sahtecilikle suçlanmakta, sayın mahkemenin infaz aşamasına geçmesini engellemeye çalışmaktadırlar" denildi.
- "İnfazın gecikmesiyle eşitlik ilkesi zedelendi"
İnfazın gecikmesiyle infaz hukukunun temel ilkelerinden olan eşitlik ilkesinin zedelendiği ve bu gecikmenin Yargıtay incelemesi tamamlanan diğer dosyalarda pek görülmediğinin açık olduğu vurgulanan dilekçede, "İnfazın gecikmesi, toplumda eşitlik ilkesinin zedelendiği ve 'gücün suçu meşrulaştırdığı' intibaını uyandırmaktadır" ifadesi kullanıldı.
Bu dosyada yargılamanın yenilenmesi kararının verilmesinin, hukukun temel kaidelerinin alt üst edilmesi ve şimdiye kadar kesinleşmiş tüm örgütlü suç dosyalarının, dinleme kararı verilmiş dosyaların tamamında yeniden yargılama kararı verilmesi anlamına geleceği ileri sürülen dilekçede, "Yeniden yargılama kararı verilmesi halinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın belirttiği gibi, adalet içinden çıkılmaz bir kaosa sürüklenecek, tüm Yargıtay içtihatları ve hukukun genel kuralları çiğnenecektir" ifadesi yer aldı.
Dilekçede, bazı sanıklar hakkında hapis ve para cezasının yanında, ayrıca spor kulüplerinin, federasyonların, bünyesinde sportif faaliyet icra edilen tüzel kişilerin yönetim ve denetim organlarında görev yapmaktan yasaklanması ve spor müsabakalarını seyirden yasaklanma kararı verildiği hatırlatılarak, kesinleşen hükmün, infazı için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Spor Genel Müdürlüğü ve İstanbul Valiliği ile ilgili spor kulüplerine gönderilmesine karar verilmesi talep edildi.
- Ne olmuştu?
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Aziz Yıldırım, Olgun Peker, Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu'nun da aralarında bulunduğu 85 sanık hakkındaki kararının temyiz incelemesini 17 Ocak'ta tamamlayan Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Aziz Yıldırım ve Olgun Peker hakkında verilen hapis cezalarını onamıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da karara yapılan itirazları yerinde görmeyerek, dosyayı posta yoluyla yasa gereği kapatılan İstanbul 16. Ceza Mahkemesi'nin arşivinden sorumlu tutulan İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.
Bu mahkemenin dosyayla ilgili hangi mahkemede işlem yapılması gerektiği konusunda İstanbul Adalet Komisyonu Başkanlığı'na, Başkanlığın da HSYK'ya sorması sonucu, dosya yeniden tevzi edilerek İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yönlendirilmişti.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından 85 sanıkla ilgili verilen kısmen onama ve kısmen bozma kararları ile yapılan itirazların reddedilmesinin ardından, hangi mahkemede işlem göreceği konusunda belirsizlik yaşanan "futbolda şike" dava dosyası, HSYK'nın, "yeni kurulan bir mahkemeye tevzi edilsin" kararıyla, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne tevzi edilmişti.
Davada 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Aziz Yıldırım'ın avukatlarınca bu mahkemeye, infazın ertelenmesi ve yargılamanın yenilenmesi taleplerini içeren dilekçeler sunulmuştu.