Kartepe'deki bir otelde düzenlenen sempozyumun açılışında konuşan Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Ahmet Özyanık, son 4 yıldır bakanlık olarak, dünyayla beraber Türkiye'de biyolojik çeşitliliğin farkındalığını geliştirme amacıyla bu tarz sempozyumlar yaptıklarını söyledi.
Türkiye'de denizsel alanlar dahil korunan alanların toplam karasal alana oranının yüzde 10'u geçtiğini vurgulayan Özyanık, bu rakamın, yüzde 5 olan dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu ifade etti.
Özyanık, bu noktaya son 10 yılda geldiklerini dile getirerek, "Aslında son 10 yılda Türkiye ekonomik olarak da büyüdü. 2002 yılında Türkiye'nin korunan alan alanı yüzde 4,3-4,5'tir. Yaklaşık 2,5 kat korunan alanda bir büyüme gerçekleştirdik. Türkiye'nin ekonomik büyümesi de 3 kat civarında gerçekleşti. Türkiye, ekonomik büyümeyle, kalkınmayla doğa korumayı paralel bir şekilde götürmeyi becerebilen nadir ülkelerden biri haline geldi" diye konuştu.
Biyolojik Çeşitlilik Envanteri ve İzleme Projesi'ni 2 yıldır devam ettirdiklerini, bu çalışmanın da 81 ilde 2018 yılına kadar süreceğini belirten Özyanık, "Bu çalışmayla hangi ilimizde ne var, hangi bitki türleri var, hangi tür bitki ülkemizin hangi coğrafyasında daha fazla var, hangi hayvan türleri ülkemizin neresinde yaşıyor. Bunları da görebileceğiz. Bu aşamadan sonra, uluslararası sisteme entegrasyon açısından önemli olan doğa, kuş ve bitki alanları, daha önce yapılmış olan çalışmalar, bu şekilde güncellenmiş olacaktır" ifadesini kullandı.
Özyanık, Doğa Turizmi Master Planı çalışmalarını iller ölçeğinde tamamladıklarını dile getirerek, taslaklarının da hazır olduğunu kaydetti.
Bu taslakları valilerin başkanlığında ele aldıklarını anlatan Özyanık, "Buradaki maksadımız, bir turizm planlaması değil. Amacımız, madencilik, tarımcılık, sanayi gibi, turizm sektörünün doğa korumaya olan etkilerini önceden öngörüp, onlara doğa turizminde 'şu alanları kullanabilirsiniz, şu alanlarda şu faaliyetler yapılabilir' şeklinde ortaya koymaktan ibarettir" dedi.
Özyanık, bunun tamamlanmasından sonra turizme dönüştürülmesi, gelir getirici hale dönük çalışmaların yapılmasının ilgili kurum ve kuruluşlara ait olacağını vurgulayarak, bu envanteri ortaya çıkardıktan sonra, bakanlık olarak, sorumlu oldukları alanların doğa turizminde kullanılmasına yönelik değerlendirmelere katkıda bulunacaklarını söyledi.