Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, milletinden bir ferdin ölümünü sinsice pusuda beklemenin, esfeli safilin diye tarif edilen, aşağıların en aşağısı bir mertebe olduğunu ifade etti. Erdoğan, Soma'da maden ocağındaki faciada, daha cenazeler çıkarılmadan, toprağa verilmeden, sinsice pusuda bekleyenlerin, aşağıların en aşağısından olanların, pusularından çıkarak, kendilerine yakışanı yapmaya başladıklarını söyledi.
Yaşanan facianın ardından millet içinden yasını tutarken, daha ilk andan itibaren birilerinin çıkıp kin kusmaya başladığını belirten Erdoğan, "Bir acı karşısında, elem, vefat karşısında benim aziz milletim susar, dişini sıkar, kinini, öfkesini, nefretini bir kenara bırakır, can düşmanı da olsa hakkını helal eder, duasını, Fatiha'sını, Yasin'ini okur, boynunu eğip, vakarını muhafaza eder" diye konuştu.
Soma'da tahammül edilemez acısını bastıramayıp feryat edenlerin hissiyatını çok iyi anladıklarını vurgulayan Erdoğan, ancak Somalı olmayan, Soma ile hiçbir gönül bağı bulunmayan, hayatında kömür görmemiş, hayatında bir madencinin kömür karası elini tutmamış olan "sinsilerin, pusudakilerin" fırsatçılıklarını hiçbir zaman anlamadıklarını ifade etti.
İnsan olanın böyle bir istismarın, fırsatçılığın, sinsiliğin içine giremeyeceğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
"Daha ilk andan itibaren medyada, özellikle de sosyal medyada akla hayale gelmeyecek yalanlar yayılmaya başladı. Neymiş, 'içeride o kadar değil şu kadar işçi varmış.' Neymiş, 'kazanın sebebi işte şuymuş, madenin sahibi buymuş, madenin ortağı bilmem kimmiş, yardım ekipleri Soma'ya sokulmamış, AK Partili'ler avukatlara saldırmış, madende 15 yaşında çocuk çalıştırılmış, Suriyeli çocuklar çalıştırılmış...' 'İçeride 120 Suriyeli işçi öldü ve üzerlerine beton döküldü' diye yazanlar, konuşanlar bile çıktı.
Asıl sizin vicdanınıza beton dökülmüş vicdanınıza...Bu kadar ucuzluk olur mu? Bu kadar haysiyetsizlik olur mu? Neyin peşindesiniz? Neyin fırsatçılığı içindesiniz? 301 kardeşimiz vefat etmiş, 301 şehidimiz var. Onları içeriden çıkarmaya çalışırken, yasımızı tutarken, bunlar çıkıyor, buradan siyasi, ideolojik rant devşirmenin gayreti içine giriyor.
Her türlü yalan, iftira var. Her türlü alçakça, haince, insafsızca davranış var. Yok 'madenin sahibi AK Partili'ymiş, benim bir yakınımmış...' AK Parti'li olduğu için biz o madeni ona vermişiz. O malum medya kuruluşları, o malum siyasetçiler, malum odaklar, 301 şehit üzerinden fırsat devşirmek için avuçlarını ovuşturdular.
Hani Gezi olaylarında, 'bir kaç ölüm olsa çok güzel olur' diyenler vardı ya; madenden daha fazla şehidin çıkması için ahlaksızca temennide bulundular. 'Soma'nın yerini haritada gösterin' deseniz, inanın gösteremezler. 'Hayatında bir kere kömür ocağına indin mi?' diye sorsan, mümkün değil. Bunlar çünkü kumsallarda dolaşıyor. Ne işi var onun kömür ocağında. Bunların yapısı bu. 'Maden nedir,' kömür nedir?' deseniz, inanın cevabını veremezler. Bunlar o madencileri, onların ailelerini değil evlerine değil kapılarına semtlerine dahi yaklaştırmazlar. Ama orada kendileri için bir siyasi rant görüyorlar. Orada istismar edecek cenazeler, orada cansız bedenler üzerinden sömürülecek fırsat görüyorlar."
-"Buna nebbaşlık denir"
Erdoğan, şehitlerin aziz hatırasını çiğneyerek, acılı annelerin, acılı ailelerin acısını ayaklar altına alarak, zelil ve sefil şekilde tam bir yağmacı anlayışıyla, çirkin manzaralar resmedenlerin olduğuna dikkati çekti.
Buna bazı örnekler de gösteren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çıkmış bir insan müsveddesi, Soma'daki madencilerin bizim Manisa'da yaptığımız mitinglerde baretleri ile katılışlarını gerekçe göstererek diyor ki 'Bunlar buna müstehaktır." Neymiş, sadece Zeybek oynarken kendisi diz çökermiş. Şimdi diyorum ki önce sen patronunun önünde diz çöktüğü söyle. Paranın önünde nasıl diz çöktüğünü söyle. Şöhretin, seviyesizliğin, basitliğin önünde nasıl diz çöktüğünü söyle. Sadece Zeybek oynarken diz çökermiş. Evet, sürüngen sürüngendir. Ayağı kalkamaz ki diz çökebilsin.
Bir başkası çıkmış, yine aynı patronun dalkavuklarından, o da diyor ki 'ne şehit ne gazi bunlar Niyazi...' Bu da bu kadar alçak.
Bir başka edepsiz, bir başka ahlaksız çıkmış, bunun bir musibet olduğunu, o madencilerin ve bu milletin bunu hak ettiğini söyleyecek kadar şerefini, insanlığını, haysiyetini ayaklar altına alıyor. Niye, Pensilvanya'daki örgüt liderini, bir elebaşı gibi değil haşa bir mehdi gibi haşa bir mesih gibi görüyor. 'Ocaklarına ateş düşsün dedi' ya... Zavallı. Liderinin o bedduasının tuttuğunu, o bedduanın da gidip Soma'daki mazlum, masum madencileri bulduğuna inanıyor. Bırakın bu milleti, bırakın bu toprakları, bu dine yaptığınız ahlaksızca saldırıdan dolayı yazıklar olsun.
Bir başkası, uluslararası bir televizyonun Türkiye'deki muhabiri gidiyor, iki tane figüran buluyor ve madenci yakınıymış gibi onlara rol yaptırıyor. Bunu da bütün dünyaya servis ediyor. Bir başka zavallı, 'AK Parti'ye oy verenler evlat acısı yaşasın' diye tweet atıyor. İçerideki bu fırsatçılar, dışarıda uluslararası basına da yalan iftira ne varsa servis edip kendi ülkesine, düşmanın yapamayacağını yapmaya yelteniyor. Biz bu fırsatçılığa pabuç bırakmayız, biz bu ahlaksızlığa 'eyvallah' demeyiz. Bizim medeniyetimizde, bizim kültürümüzde buna nebbaşlık denir. Mezar soygunculuğu denir.
Bu kirli ellerin, kirli zihniyetin şehitlerimizin aziz hatırasına dokunmasına müsaade etmeyiz. Bir grup geldi oraya, Taner Bakanımla görüşmeye. Şu anda bunlar bu parlamentoda. Neymiş, ocakta Suriyeliler varmış, işte 'bize müsaade edin ocağa girelim, içeride gerçekten Suriyeli var mı yok mu bunu yerinde tespit edelim...' Adama bak. Türkiye Cumhuriyeti'nin Enerji Bakanı, 'burada Suriyeli yok' diyor. Kendi Enerji Bakanı'nın söylediğine inanmıyor, neymiş, kendisi ocağa girecekmiş, orada Suriyeli arayıp bulacakmış. Ya sen orada ölürsen, senin halin ne olacak? Bir de afedersin, senin sorumluluğunu mu üstleneceğiz? Bakanımız da 'hayır' dedi.
Böyle bir şey olabilir mi? Bu nasıl bir anlayış? Bunlar siyaseti bu kadar basite indirgediler. Millet yasını tutuyor, 77 milyon acı içinde kıvranıyor, burada siyasi ideolojik rant devşirmeye çalışıyor. Biz, 77 milyon bu acıyı paylaşacağız. Biz milletçe yasımızı tutacağız. Milletçe vakar içinde dualarımızı edeceğiz, şehitlerimiz üzerinden rant devşirmenin değil, geride bıraktıkları yaralı yüreklerin tedavisi için uğraşacağız."
Sokaklardaki çirkin manzaranın Türkiye manzarası olmadığına işaret eden Erdoğan, "Benim aziz milletim acısını polisle çatışarak, molotof atarak, havai fişekler atarak, sağı solu taşlayarak göstermez. Bu aziz millet acısını, bin yıllık bir medeniyetin takipçisi olarak vakarla gösterir, sabırla, tahammülle gösterir. Türkiye bu acıyı aşacak. Türkiye bu yaraları saracak. Biz büyük bir devletiz, büyük bir milletiz. Nice acılar yaşadık, nice badireler atlattık. Hepsinden kardeşlikle çıktık. Bu acıyı da aşacak, inşallah gönülleri ferahlatarak, kırık kalpleri tamir ederek geleceğe umutla yürüyeceğiz" diye konuştu.
-Bosna-Hersek ve Sırbistan'daki göç
Erdoğan, Türkiye Soma'nın acısını yaşarken, Bosna-Hersek ve Sırbistan'ın büyük bir sel felaketi ile mücadele ettiğini anımsattı.
"Verdikleri kayıpların acısını aynen biz de yaşıyoruz" diyen Erdoğan, Bosna-Hersek Başbakanı ve Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı ile görüştüğünü söyledi. Başbakan Erdoğan, Bosna-Hersek'e talepleri doğrultusunda ihtiyaçlarını gidermek üzere yardım gönderdiklerini ve göndermeye devam ettiklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Sırbistan Başbakanı ile telefon görüşmemizi yaptık. Onlara da TİKA, AFAD ve Kızılay vasıtasıyla yardımlarımızı gönderiyoruz. Bütün yardımlarımızı bölgeye ulaştırdık, ulaştırıyoruz. Her iki ülkenin de bizden çok sayıda istekleri var. Çünkü Sava Nehri'nin taşması sebebiyle çok ciddi manada Saraybosna, Bosna-Hersek, Sırbistan sel afetiyle karşı karşıya. Bizden bol miktarda kum torbası istediler ki kum doldurup bu afeti engelleyelim... Biz de kendilerine ilk etapta 120 bin kadar kum torbasını gönderdik. Bin adet battaniye, jeneratör gibi malzemeler, arama kurtarma ekipmanları bu ülkelere ulaştı. Gerek Bosna Hersek'e, gerekse Sırbistan'a yaşadıkları bu afetten dolayı geçmiş olsun dileklerimizi, başsağlığı mesajlarımızı tekrar iletiyor, her türlü yardıma desteğe hazır olduğumuzu burudan tekrar, tekrar ifade etmek istiyorum."
Başbakan Erdoğan, geçen hafta vefat eden CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'na rahmet, ailesine ve CHP'ye başsağlığı diledi.
18. Dönem CHP Milletvekili Rıza Ilıman'ın Meclis'teki cenaze töreni ile ebediyete uğurlandığını da belirten Erdoğan, Ilıman'ın ailesine başsağlığı dileklerini iletti.
"Bir kez daha Rabbim, aziz milletimize ve de başka milletlere bu tür acılar yaşatmasın temennisinde bulunuyorum" diyen Erdoğan, milletvekillerine Meclis çalışmalarında kolaylıklar temennisinde bulundu.
Bu arada AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, TBMM Başkanlığı'nın Soma faciası ile ilgili başlattığı yardım bağışı kampanyasını duyurdu.
(Bitti)