Erdoğan, partisinin 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, muhalefetin kucaklamak yerine ayrıştırmayı, birleştirmek yerine her zaman kutuplaştırmayı tercih ettiğini belirterek, 'Bizimle, partimizle, siyasetimizle ilgili olarak tamamen gerçek dışı ithamlarla, iftiralarla kendi seçmenlerini korkutmayı, bu şekilde oy toplamayı maalesef muhalefet değişmez bir siyaset tarzı olarak benimsedi' ifadesini kullandı.
'Yeni Türkiye'de ihtilallerin artığı tüm izler silinirken, muhalefetin de artık kendisini yenilemesi, demokrasinin, milli iradenin hakim olduğu, siyasetin güç kazandığı Türkiye'ye ayak uydurması kaçınılmaz olacaktır' diye konuşan Erdoğan, bu muhalefet anlayışının Türkiye'ye de, millete de, bu siyasi partilere de kazandırmayacağını belirtti.
Erdoğan, 'Bu muhalefet, hantal muhalefettir. Bu muhalefet, hızla atılım yapan Türkiye'nin paçalarından tutup çeken bir muhalefettir. İşte bakın, 30 Mart'tan hala hiçbir ders çıkarmadılar. Hiçbir öz eleştiri yapmadılar. Kendilerini sorgulamadılar. Kaybettikleri halde koltuklarını terk etme zahmetine dahi girmediler. Bu muhalefet, 30 Mart'ta öyle bir kaybetti ki, inanın tarihlerinde bu kadar büyük zillet yaşamadılar' diye konuştu.
-'8 seçimin 8'inde de biz bunlara aritmetik dersi verdik'
CHP, MHP, BDP ve onların yanında irili ufaklı birkaç partinin, Pensilvanya ile işbirliği yaptığını belirten Erdoğan, kendi aralarında ittifak yaptıklarını, her türlü ahlak dışı itham ve iftiraya başvurduklarını ama yine de kaybettiklerini söyledi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
'Var güçleriyle saldırdılar. Ellerinde ne varsa fırlattılar. Her çirkefliği, her çirkinliği denediler. Yine de kaybettiler. Şimdi bunlar biliyorsunuz AK Parti ile 8 seçimde karşı karşıya geldiler. 3 yerel, 3 genel, 2 referandum. 8 seçimin 8'inde de biz bunlara aritmetik dersi verdik. Ama çaktılar, çaktılar. Hatırlarsanız rakamları topluyor, çıkarıyor, bölüyor, çarpıyor 40 rakamını buluyordu. Şimdi cebirden ümidi kestiler, kendilerini geometriye vermişler. Üçgenler çiziyorlar, iç açılarını, dış açılarını topluyorlar, cetvel, pergel, gönye, sanki cumhurbaşkanlığı seçimine değil de LYS imtihanına hazırlanıyorlar. Böyle bir durum içindeler. Zaten geometriden anlasalardı paralel ile iş tutmazlardı. Ondan da anlamıyorlar. Çünkü iki paralel çizgi sonsuza kadar birbirine değmez. Bunu görmeleri gerekir. Paralelle iş tutanın da yolu milletle, devletle, iktidarla, hele hele Çankaya ile hiç kesişmez.'
- 'Siyasetin genç, dinamik olması için bu kararı almıştık'
Afyonkarahisar'da 13 yıl önce AK Parti'nin kuruluş hazırlıklarını yaptıklarını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
'Bir kez daha partimizle ilgili çok önemli konuları iki gün boyunca istişare edeceğiz. 13 yıl önce buradan yola çıkarken üç dönem kuralını müzakere etmiş, tüzüğümüze bunu koymuştuk. Üç dönem üst üste siyaset yapanların bir dönem ara vermelerini karara bağlamıştık, ondan sonra yine devamları mümkün demiştik. Siyasetin gençleşmesi için, arkadan gelenlere yer açılması için, koltuğa oturanların yaşlanıncaya kadar elden, ayaktan, kesilinceye kadar orayı işgal etmemeleri, yani siyasetin genç, dinamik olması için bu kararı almıştık. Tüzüğümüzdeki bu madde, 2015 seçimleri öncesinde ilk defa devreye girecek.'
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ve üç dönem kuralının çerçevesinde, partinin nasıl şekilleneceğinin çok büyük bir önem arz ettiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
'Öncelikle şunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Aday tespiti için yoğun istişarelere başladık. Şu ana kadar Merkez Karar ve Yönetim Kurulumuzla, milletvekillerimizle, büyükşehir belediye başkanlarımızla, il başkanlarımızla istişareleri yaptık. Kadın kollarımızla, gençlik kollarımızla, hepsiyle. Bunları gerçekleştirdik. Bugün ve yarın burada değişik konularda da istişarelerimiz devam edecek. Bu süreç bu şekilde devam ederken en geç bu ayın sonu veya haziranın ilk yarısı gibi artık bu işi bitirip, adayımızı kamuoyuna açıklayacağız. Biz Afyonkarahisar'da yola çıktığımızda, ne demiştik, 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece'. Gideceğiz gündüz, gece inşallah. 13 yıl boyunca 'Durmak yok, yola devam' sloganıyla hiç bunu yolumuzda, yanımızdan eksik etmedik. Hamdolsun tüm teşkilatımız buna sahip çıktı. İlkemiz oldu bu bizim.'
-'Bu dava öksüz kalmayacaktır'
Erdoğan, 'Kim aday olursa olsun, gidenler ve kalanlar ne kadar değişirse değişsin AK Parti'nin çizgisi, istikameti, ilkeleri, prensipleri asla değişmez. Şahsen ömrümü, siyaset yoluyla milletime, ülkeme ve bu dava uğruna hizmete vakfettim. İlk gençlik yıllarından bugüne kadar, 18 yaşından itibaren, ortaokul sıralarından itibaren bu tür sosyal hizmetlerin içerisinde, daha sonra siyasi hizmetlerin içerisinde bulunarak bugünlere geldik' diye konuştu.
Hiçbir zaman yalnız olmadıklarını, tek başına hareket etmediklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
'Biliyorum ki bu dava isimlerle yürüyen değil, ilkelerle, gayelerle, sınırlarla yürüyen bir davadır. Bu dava her şeyden önce, bu davaya gönül verenlerin hayır dualarıyla yürüyen bir davadır. Bizden önce bu dava taşını omuzlayan nice yiğitler vardı, nice büyüklerimiz vardı. Biz o emaneti aldık, bugünlere getirdik. Gönül rahatlığıyla söylemeliyim ki, bundan sonra da bu dava kişilere bağlı olmaksızın hor, öksüz ve garip kalmayacaktır. Çağ kapatıp, çağ açan Sevgili Peygamberimiz'in övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han ne güzel söylemiş, 'Dünya devleti ebedi değildir. Fani cihanda hiç kimse ölümsüz değildir. İnsanların dünyada nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapısı kapalıdır.'
-'Onu sürdürmeyen çırak utansın'
Fatih'in vefat ettiğini ama davasının, eserlerinin bugünlere kadar ulaştığını belirten Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Bu dava isimler üzerinde yürüseydi Fatih ile birlikte unutmayın fetih de ölürdü. Ama dikkat edin, fetih ölmüyor, o baki. Bu dava fani şahsiyetler üzerinde yürüseydi, Osmanlı cihan padişahları, Selçuklu sultanları, Emevi, Abbasi, Memlük, Endülüs ve nice daha devletin idarecileri öldüğünde, dava öksüz kalırdı, yetim kalırdı. Bu dava köksüz, ruhsuz olsaydı, Bağdat'ın kütüphaneleri yakıldığında, Saray Bosna'nın kitapları kül olduğunda, Kurtuba'nın sarayları düştüğünde inanın yok olur giderdi. Bu dava sahipsiz olsaydı, alemlere rahmet olarak gönderilmiş Nebi, Habibine kavuştuğunda insanlık medeniyet, ışık ve istikbal de ölürdü.'
Erdoğan, 25 Mayıs'ta vefatının 31. yıl dönümünde minnetle yad edilecek Necip Fazıl'ın 'Üstada kalırsa bu öksüz yapı, onu sürdürmeyen çırak utansın' sözünü anımsatarak, 'Tabii bunu aslında Üstad, 'usta da kalırsa diye' ifade etmişti, yanlış anlaşılmalara vesile olmasın diye bunu bu şekilde ifade ettim' dedi.
(Sürecek)