Bölgenin en önemli turizm merkezlerinden biri olan ve üzerindeki Ermeni kilisesi ile inanç turizmine de hizmet eden Van Gölü'ndeki Akdamar Adası, geçmiş yıllarda dönemin Gevaş Kaymakamı tarafından "turistlerin ilgisini çekmek" amacıyla bırakılan tavşanlar nedeniyle zor günler geçiriyor.
Adada herhangi bir avlanma olmaması nedeniyle sayıları giderek artan tavşanlar, yapılan restorasyonlardan sonra turizm için büyük önem taşıyan kilise ve adanın geleceğini tehdit ediyor.
Ada ve kilise çevresinde oyuklar açarak bitki örtüsüne zarar veren ve tarihi dokuyu tahrip eden tavşanlar, önlem alınmadığı takdirde 10 yıl içinde özellikle adadaki bitki örtüsünü de yok edecek.
Doğa Gözcüleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, AA muhabirine, Akdamar Adası'nın doğal, kültürel, arkeolojik ve tarihi yönüyle çok kıymetli olduğunu söyledi.
Son yıllarda adada çok ciddi restorasyon çalışmalarının yapıldığına dikkati çeken Sarı, ada ve Akdamar Kilisesi'nin inanç turizmi için önemli bir yere sahip olduğunu bildirdi.
Adanın geleceği için tavşan sayısının kontrol altına alınması gerektiğini vurgulayan Sarı, şöyle konuştu:
"Birkaç yıl önce Akdamar Adası'nı ziyaret edenlere 'hoşluk olsun' diye, dönemin kaymakamının önerisiyle adaya erkek ve dişi tavşanlar bırakılmış. Bu tavşanlar, adada doğal düşmanları olmadığı için hızla çoğalmış ve çoğalmaya da devam ediyorlar. Normalde bu tavşanlar ada dışında bu kadar hızlı çoğalamaz. Çünkü doğal düşmanları var. Bu yıl yaptığımız gözleme göre, saat 18.00'den sonra insanların adadan çekilmesinin ardından adanın yüzeyi komple tavşanlarla kaplanıyor. Bu tavşanlar adayı komple kazmış durumdalar. Çünkü bitki kökü arıyorlar, yuva yapmak için toprağı kazıyorlar. Bu tavşanların doğal alışkanlığı. Fakat bitki örtüsüne büyük zarar veriliyor. Buna karşı bir tedbir geliştirilmesi gerekiyor."
Prof. Dr. Sarı, geçmiş dönemlerde Avustralya kıtasına gemilerle tavşan gittiğini ve o günden sonra ülkenin her yıl milyonlarca dolarlık bütçesini tavşanlarla mücadele çalışmasına ayırdığını anımsatarak, "Halen orada başarılı olunmuş değil. Çünkü orası da bir ada ancak kıta konumunda. Adadaki tavşanlarla mücadelemize başlarken bu gerçeği de gözönünde bulundurmalıyız" diye konuştu.
- "Entegre mücadele çalışması yürüteceğiz"
Bu sorunun aşılması için entegre bir mücadele yürütmek gerektiğini anlatan Sarı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ndeki ilgili birimler ile Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi ve sivil toplum kuruluşlarının bu mücadeleye destek vermesi gerektiğini dile getirdi.
Adadaki tavşan popülasyonunun yapılacak çalışmayla kontrol altına alınabileceğini belirten Sarı, böylelikle adadaki bitki örtüsünün ve tarihi dokunun korunacağını kaydetti.
-"Adadaki badem ağaçları gençleştirilmeli"
Sarı, adadaki badem ağaçlarının da yaşlandığına ve bir kısmının rüzgarın şiddetiyle devrildiğine işaret ederek, bu durumun adanın görüntüsünü bozduğunu ifade etti.
Adada zarar gören ağaçların yerine yenilerinin dikilmediğini, bunun da adanın bahar aylarındaki cazibesine zarar verdiğini söyleyen Sarı, "Bu konuyla alakalı üniversitemizin Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Araştırma Bölümüyle ya da ilgili başka birimlerle ortaklaşa bir çalışma yapılarak bu ağaçların gençleştirilmesi gerekiyor. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa 10 yıl sonra Akdamar Adası'na gittiğimizde, bugünküne oranla daha çıplak bir adayla karşılaşabiliriz."
- Adayla ilgili çözüm raporu hazırladı
Doğa Gözcüleri Derneği olarak mevcut gözlemlere dayanarak rapor hazırladıklarına değinen Sarı, "Tüm bilgi ve birikimimizle elimizden gelen yardımı yapmaya hazırız. Zaten konuyla alakalı hazırladığımız çözüm raporunu da tüm ilgili ve yetkili birimlere gönderdik. Adanın korunmasında, işletmesini ve sahipliğini yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere valilik ve belediyelere görevler düşüyor" ifadelerini kullandı.