Yılmaz, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfında (SETA) düzenlenen "Sürdürülebilir Büyüme İçin Tasarruf" panelinde, tasarruf politikalarının önemine değindi. Türkiye'nin son 12 yılda önemli çalışmalar yaptığını ifade eden Yılmaz, ülkenin reform ve değişim iradesini devam ettirmek zorunda olduğunu söyledi.
Türkiye'nin 2002 yılındaki tasarruflarının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranın yüzde 18,6 olduğunu anımsatan Yılmaz, bu rakamın geçen yıl yüzde 13,3'e kadar gerilediğini kaydetti. Sözkonusu dönemde kamu ve özel sektörün tasarruflarındaki değişikliğin farklılık gösterdiğini anlatan Yılmaz, "2002 yılında kamu tasarrufunun GSYH'ye oranı yüzde -4,8 iken bu rakam 2013'te yüzde 3,4'e yükselmiş. Yani kamuda yüzde 8,2'lik bir iyileşme olmuş. Aynı dönemde özel sektörün tasarruf oranı ise yüzde 23,4'ten yüzde 9,9'a kadar düşmüş bulunuyor. Özel sektördeki düşüş yüzde 13,5 olarak gerçekleşmiş" ifadelerini kullandı.
Gelişmekte olan ülkelerin belli bir oranda dış tasarruf kullanması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, bu durumun sürdürülebilir olması gerektiğinin altını çizdi.
Yılmaz, devletlerin ekonomideki rolünün bir realite olarak devam ettiğini vurgulayarak, "Bunun en güzel örneği Twitter. Küresel bir şirket ama bir merkeze sahip. Belirli ülkelerin hukukunu daha fazla dikkate alıyor, onlara riayet ediyor, başka ülkelerin dikkate almıyor. Gelirlerini belirli ülkelerle paylaşıyor ama bazı ülkelerle paylaşmıyor. Küreselleşmenin bu boyutunu da görmemiz lazım. Her iki eğilimi de dikkate alarak bakmak zorundayız" değerlendirmesinde bulundu.
Cari açığı ele alış şekillerinin de değişmesi gerektiğini anlatan Yılmaz, risk algılarına kadar birçok faktörün tartışılması gerektiğini söyledi.
- "Faiz dışı cazibemizi artırmalıyız"
Bakan Yılmaz, dünyada likiditenin nispi olarak daraldığına dikkati çekerek, "Türkiye'nin dış dünyanın tasarrufuna olan ihtiyaçlarını bir miktar düşürmesinde fayda var. Bu aynı zamanda iç tasarrufları artırmamız anlamına geliyor" diye konuştu.
Dünyada daralan likiditenin de bir adres aradığını kaydeden Yılmaz, "Cazibemizi daha da artırmalıyız. Ülkemizi dış finansmana daha uygun hale getirmeli, iş ortamını iyileştirmeliyiz. Türkiye'nin algısını daha da iyi noktalara taşımalıyız. Özellikle faiz dışı cazibemizi artırmalıyız" dedi.
Demokratik standartların yüksek olması ve adalet sisteminin iyi işlemesinin yabancı yatırımcıyı çekmek adına büyük önem taşıdığını vurgulayan Yılmaz, "Belirsizlik yatırımların düşmanıdır. Ne kadar artarsa yatırımların gelmesi de o kadar zorlaşır. Yabancı yatırımcı açısından en temel unsurlardan biri de belirsizliğin azaltılmasıdır" ifadelerini kullandı.
Yılmaz, yeni Türkiye yolunda özel sektöre de büyük iş düştüğünü kaydederek, "Devletle kurduğu ilişki üzerinden gelişen bir özel sektör değil, dünyayla kurduğu ilişki üzerinden gelişen bir özel sektöre ihtiyaç var" dedi.
Türkiye'nin geçmiş 10 yılda önemli reformlar yaptığını belirten Yılmaz, "Son 10-12 yılda kaba inşaat bitti, şimdi ince işçilik zamanı" şeklinde konuştu.
- Diğer konuşmacılar
Odeabank Ekonomik Araştırmalar ve Stratejik Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serkan Özcan, İstanbul Finans Merkezinin Türkiye'nin gelecek 10 yılda en fazla konuşacağı konulardan biri olacağını ifade etti.
Türkiye'nin enerjiden kaynaklı önemli bir cari açık problemi yaşadığını vurgulayan Özcan, kişi başına düşen gelirin 2010-2013 yılları arasında yatay bir seyir izlediğini söyledi.
Özcan, Türkiye ile ilgili algının son dönemde bozulduğunu da kaydederek, mevcut durumla geçmiş 10 yıldaki ölçüde yabancı yatırımcı çekilemeyeceğini söyledi.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yülek de insanların son 10 yılda kendilerini güvende hissettikleri için tasarruf yapmadıklarını dile getirdi.
Türkiye'nin düşük iç tüketim, yüksek ihracatla yoluna devam etmesi gerektiğine işaret eden Yülek, "Tasarrufu alışveriş merkezine mi sanayi sektörüne mi yönlendiriyorsunuz? Önemli olan bu" diye konuştu.
Yülek ayrıca, Türkiye'nin yenilikçilik finansmanı konusundaki çalışmalarını yeterince anlatamadığına dikkati çekti.
Raporun hazırlayıcısı SETA Ekonomi Direktörü Erdal Tanas Karagöl de tasarrufların birçok makro ekonomik dengeyi etkilediğini dile getirdi.
Tasarruf açığının ulusal tasarruf modeli ile giderilmesinin önemine değinen Karagöl, Türkiye'nin ilk 10 ekonomi arasında yer alması için tasarruf oranlarını artırması gerektiğine değindi.