Türkiye'nin ilk "yaşam laboratuvarı" olma özelliğine sahip Başakşehir Belediyesi İnovasyon ve Teknoloji Merkezi, düzenlenen törenle açıldı.
Çavuşoğlu, törende yaptığı konuşmada, merkezin, Türkiye'deki bilişim ve Ar-Ge çalışmalarına önemli katkı sağlayacağına ve örnek olacağına inandığını belirtti.
Açılış törenine geciktiğini ifade ederek "AB kriterlerine pek uymadı ama..." şeklinde espri yapan Çavuşoğlu, "Herkes gecikince THY'ye bahane bulur. Fakat esas problem; havalaanı. Bu havaalanı İstanbul'a yetmiyor. 3. bir havaalanına ne kadar ihtiyaç olduğunu her seferinde daha da iyi anlıyoruz" diye konuştu.
Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal'ı tebrik eden Çavuşoğlu, "Sadece adaş ve hemşehri değiliz, çocukluk arkadaşıyız. O gençlik yıllarındaki memleket ve millet sevgisini çok iyi bilen birisiyim. Bugün bunu yerel yönetimler anlamında millete ve Başakşehirlilere hizmete en iyi şekilde dönüştürdüğünü görmekten büyük mutluluk duyuyorum. 5 yıllık belediye başkanlığı döneminde Başakşehir'e çok güzel hizmetler yaptı. Milletimiz bu hizmetlerin karşılığı kendisini tekrar seçti. Önümüzdeki 5 yılı da çok başarılı şekilde geçireceğinden şüphem yok. Bugün bu laboratuvarın açılışı da bunun en büyük örneğidir" diye konuştu.
Bilimde ve teknolojide değişimi takip etmenin dahi çok zor olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, teknolojinin bu değişiminden devletlerin, uluslararası örgütlerin, sanayi üretimi yapan kuruluşların ve yerel yönetimlerin ne derece yararlandığının büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Dünyada güç dengelerinin değiştiğini, bilim ve teknoloji ürünlerinin ön plana çıktığını kaydeden Çavuşoğlu, bu değişimi Türkiye'nin ve AB'nin değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
- "Türkiye, Ar-Ge'ye daha fazla kaynak ayırabilir"
AB'nin yaşadığı krizi fırsata dönüştürmeye çalıştığını kaydeden Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Karamsar olmamak lazım. Tarihe baktığımız zaman AB, her siyasi ve ekonomik krizi fırsata dönüştürmüştür ve daha da güçlü çıkmıştır. Bu krizden de daha güçlü çıkacaktır. Bunun emarelerini de görmeye başladık. Bugün AB'nin gerçekten önceliklerine rağmen, krizden çıkış, istihdam gibi çok acil ihtiyaçlarına rağmen bilim ve teknolojiye, Ar-Ge'ye ayırdığı bütçeyi gördüğümüz zaman bunu örnek almak ve bundan ders almak gerekiyor. Geçtiğimiz 7 yılda yaklaşık 50 milyar avro, bilim ve teknolojiye bütçe ayıran AB, bundan sonraki süreçte bütçesinin yüzde 3'ünü Ar-Ge'ye, araştırmaya, inovasyona, bilime ve teknolojiye ayırıyor. Önümüzdeki 7 yıl içinde 80 milyar avro ayırmıştır bütçesinden. Aslında ülkemiz de çok şükür, artık bilim ve teknolojiye, Ar-Ge'ye çok önem vermektedir. 2002 yılında bütçemizin yaklaşık yüzde 0,53'ünü Ar-Ge'ye ayırıyorduk. Bugünkü geldiğimiz noktada ise 2 katına çıkmışız, gayri safi yurt içi hasılamızın yüzde 1'ini bilim ve teknolojiye ayırıyoruz. Başka bir değişle 2002 yılında Ar-Ge'ye 4 milyar avro bütçe ayırıyorduk, geçtiğimiz yılın bütçesinde ise 13 milyar ayırmışız. Yaklaşık üç kattan fazla ayırmışız. Bu önemli bir gelişme ama bu da yetersiz. AB, bütçesinin yüzde 3'ünü Ar-Ge'ye ayırabiliyorsa Türkiye de bütçesinden daha fazla kaynak ayırabilir."
Türkiye'nin, AB'nin 2020 vizyonuna katkıda bulunmayı istediğini, Türkiye'nin ayrıca 2023 vizyonu olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Bu hedeflere ulaşmak için bilim ve teknoloji ağırlıklı üretimi hızlandırmamız, inovasyona ağırlık vermemiz, destek vermemiz lazım" dedi.
- "Hedef tam üyelik"
Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin AB'ye üye olması için her türlü çabayı gösterdiğini ifade ederek, AB'ye üyelik sürecini, Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra Türkiye'nin en büyük çağdaşlaşma projesi olarak gördüklerini söyledi. Bu projede AB'yi ortak olarak gördüklerini vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki süreçte AB ile karşılıklı işbirliği içinde, samimi bir ortamda bağlarımızı güçlendirmek istiyoruz. Hedefimiz tam üyeliktir. Tam üyelik sürecinde her alanda AB ile mevzuatlarımızı değil, uygulamalarımızı ve standartlarımızı uyumlaştırmak istiyoruz. O sebeple de bir taraftan Türkiye reform yapacak bir taraftan Türkiye ev ödevini yapacak ama Avrupalı dostlarımız da Türkiye'ye karşı siyasi engelleri kaldıracak. Yani, açılması gereken fasıllar açılacak, bunlar da müzakere edilecek. Bizim bir görevimiz de başmüzakereci olarak her türlü teknik konularda müzakereleri tamamlayacağız ve en sonunda da herkesin söyleyeceği bir söz olacak: Türkiye, AB'ye üye olsun mu olmasın mı? Bizim bugün en çok vatandaşımızdan, üniversitelerimizden ve araştırma gruplarımızdan buna yerel yöneticiler de dahil halkımızla da paylaşmamız gereken bir konu; nasıl bir AB olacak ve biz nasıl bir AB istiyoruz?"
- "Ukrayna'da çuvalladık"
AB'nin yaşanan son krizi aşarak güçlü bir şekilde yoluna devam edeceğine inandığını ifade eden Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Her şeye rağmen Avrupa kıtası dünyanın en demokratik kıtasıdır. AB de Avrupa Konseyi ile beraber en demokratik kurumudur. Her şeye rağmen Avrupa kıtası en istikrarlı, en güvenilir ve en kalkınmış kıtadır. AB genişleme politikası ne olacak? Komşuluk politikası ne olacak? Ukrayna'da maalesef çuvalladık. Onu kabul etmemiz lazım. Doğu politikamız ne olacak ve de entegrasyon politikamız nasıl olacak? Biz de nasıl bir AB içinde yer almak istiyoruz? İngiltere gibi daha esnek bir AB mi istiyoruz, Almanya, Fransa gibi daha fedaratif, federal bir AB mi istiyoruz? Bunların hepsini tartışmamız lazım. Şu bir gerçek ki; güçlü bir Avrupa ve güçlü bir AB için Türkiye şarttır. Türkiyesiz büyük ve güçlü bir Avrupa olmaz."
Çavuşoğlu, açılışı yapılan Başakşehir Belediyesi İnovasyon ve Teknoloji Merkezi'nin, AB ile işbirliğinin geliştirilmesi bakımından önemli olduğunu ifade etti.
- TİM Başkanı Büyükekşi
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Başakşehir İnovasyon ve Teknoloji Merkezi'nin Türkiye ve İstanbul için önemli bir hizmet olduğunu söyledi.
İnovasyonun Türkiye açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Büyükekşi, "Türkiye'nin cari açığı değil, inovasyon açığı olduğuna inanıyoruz. O nedenle ihracatımızda inovasyonun çok büyük önem taşıdığını düşünüyoruz. İhracatımızı artırabilmemiz için katma değeri artırmamız gerekiyor" diye konuştu.
Büyükekşi, geçen yıl Türkiye'nin, 98 milyon ton ürün ihraç ettiğini, bunun karşılığında 145 milyar dolar gelir elde ettiğini kaydeden Büyükekşi, "Yaptığımız ihracat kilo başına 1 dolar 58 cent. Oysa, küresel inovasyon listesinde ilk sırada yer alan İsviçre'ye baktığımızda kilo başı ihracat 4 dolar 20 cent. Üçüncü sırada yer alan İngiltere 3 dolar 66 cent..." ifadelerini kullandı.
- Belediye Başkanı Uysal
Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Başakşehir'i İstanbul'un "vitrin" ilçelerinden birisi olarak gördüklerini ve bu nedenle yapılabilecek en iyi inovasyon ve teknoloji laboratuvarını kurmayı hedeflediklerini ifade etti.
Hedeflerinin yalnızca belediyeye hizmet eden bir merkez olmadığını aktaran Uysal, merkezde, teknolojiyle vatandaşın buluşacağını söyledi.
Uysal, "Bu merkezin Başakşehir'e büyük katkısı olacağını düşünüyoruz. Gelecekte 'İstanbul'un vitrini', 'yeni İstanbul' olacaksak bunun bu merkezle sağlanabileceğine inanıyoruz. Bundan sonraki süreçte bir çok belediyelere örnek olabileceğini düşünüyoruz" diye konuştu.
ENOLL Başkanı Jaro Eskelinen ise merkezin dünyadaki örneklerini aktardı. Dünyadaki şehirlerin benzer sorunlar yaşadığını kaydeden Eskelinen, bu ve benzeri merkezlerde şehirlere ilişkin problemlere çözümler bulunabileceğini dile getirdi.
- Türkiye'nin ilk yaşam laboratuvarı
Başakşehir 5. Etap'ta bulunan 3 bin metrekare inşaat alanına sahip 4 katlı Başakşehir Belediyesi İnovasyon ve Teknoloji Merkezi, TTNET'in stratejik ortaklığıyla dünyadaki 340, Avrupa'da 269, Türkiye'deki ilk ve tek "yaşam laboratuvarı" olarak kuruldu.
European Network of Living Labs üyeliği bulunan merkez, herhangi bir alanda yapılan geliştirmenin, ürün ve hizmet fikrinin gerçek ortamda, gerçek kullanıcılarla denendiği ve uygulandığı bir teknoloji ortamı sunuyor. Merkezde akıllı ev teknolojilerinden havacılık alanına, internet teknolojilerinden mağaza yeniliklerine değin pek çok alanda fikir sahibi olanların fikirlerini gerçekleştirebilecekleri bir ortam sağlanıyor. Ziyaretçiler, merkezde, yeni teknolojileri görme imkanına sahip oluyor.
Binanın Türkiye'deki "Leed Gold Yeşil Bina" sertifikalı ilk kamu binası olma özelliğine sahip olduğu belirtilirken, bina güneş panelleri ve rüzgar gülü teknolojisiyle elektrik üretiliyor. Yağmur suyu ve atık sular arıtılarak, tuvalet ve bitki sulamada kullanılıyor.