İzmir Milli Kütüphane Vakfı Başkanı Ulvi Puğ, AA muhabirine yaptığı açıklamada 1912 yılında bir sivil toplum kuruluşu olarak İzmirlilerin kurduğu kütüphanenin 6279 Sayılı Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunundan yararlanan 6 kütüphaneden biri olduğunu anlattı.
Puğ, "Kütüphanemiz bu kanun çerçevesinde 1 milyon civarında kitap koleksiyonuna sahip bir kütüphane ve bunların yaklaşık 5 bini orijinal el yazması ve taş baskı eserler. Bunların yanında Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana bütün gazete koleksiyonlarına sahip. Ayrıca dünyanın tanınmış bütün yazarlarının orijinal ilk baskı eserlerinden de oluşan çok zengin bir arşive sahip" diye konuştu.
İtfaiye binası olarak bilinen İzmir Büyükşehir Belediyesinin "Kent Arşivi ve Müzesi" olarak kullandığı binanın bir bölümünün de kütüphaneye ait olduğunu kaydeden Puğ, "Ama bir milyon civarında kitap var ve her sene Derleme Kanunu'ndan 60 bin civarında yeni kitap geliyor. Dolayısıyla yer sorunu bizim en büyük sorun" dedi.
Bu soruna kısa ve uzun süreli çözümler düşündüklerini ifade eden Puğ, şöyle devam etti:
"Kısa süreli tedbir şu olabilir; Bütünşehir Yasası ile özel idarelere ait binalar ihtiyacı olan kurumlara dağıtılacak. Biz de kamu hizmeti gören bir kurum olduğumuz için İzmir valimizle de görüştük. Bizim ortak olduğumuz bir iş hanı var. Yüzde 65'i zaten İzmir Milli Kütüphanesinin, arsası bizimdi, kat karşılığı özel idaremiz bunu yapmıştı. Onun kalan yüzde 35'inin İzmir Milli Kütüphanesine tahsis edilmesi durumunda en azından 10-15 yıl için bizim yer sorunumuz çözülmüş olacak.
Bunun dışında bizim gönlümüzden geçen, nasıl ki 1912 yılında kurulmuş, bu binalarımızla gurur duyuyorsak, İzmirlilere kütüphanecilik hizmetini 1. Dünya Savaşına rağmen ayakta tutmasıyla gurur duyuyorsak, önümüzdeki yüzyıllar için de gurur duyacağımız çağdaş bir kütüphane binasını İzmir'e kazandırmamız gerekiyor. O binanın mülkiyetinin İzmir Milli Kütüphanesine ait olması gibi bir ihtirasımız da yok. Zaten o çapta bir kütüphaneyi işletmeye bizim gücümüz de yetmeyebilir. Bu Kültür ve Turizm Bakanlığının, büyükşehir belediyemizin olabilir ama bu arşivlerimizi onlarla ortak kullanırız. Daha çok İzmirli bu kitaplardan yararlanabilir."
- "İzmirli'nin 220 yıl sıra beklemesi lazım"
"Okuma salonu 50 kişilik, İzmir'in nüfusu 4 milyon. Yani her İzmirli bir gün kütüphaneden yararlanmak istese 220 yıl sıra beklemesi lazım" diyen Puğ, kazandırılacak çağdaş kütüphane binasında çocuklara kitabı sevdirecek oyun alanları, gençlerin ilgisini çekecek sosyal yaşam alanlarının da olması gerektiğini söyledi.
Yeni binanın araştırmacıların çok cüzi ücretlerle konaklayabileceği bir butik otelle desteklenmesi gerektiğini dile getiren Puğ, mevcut tarihi kütüphane binasının da bir kitap müzesi haline getirilmesiyle değerli eserlerin burada sergilenebileceği önerisinde bulundu.
Tarihi binanın Konak Meydanı'na doğru önünde yükselen SGK bloklarına işaret eden Puğ, bu yapılar hükümetle koordineli olarak güzel bir mimari çalışması ile kaldırıldığında, tarihi kütüphane binasının ortaya çıkabileceğini kaydetti. Puğ, "Buraya opera, senfoni orkestrası, tiyatro salonu ve bir kütüphane binası yapılabilir. Onun arkasında İzmir'de doğmuş yaşamış Homeros'tan Victor Hugo'ya kadar önemli sanatçıların heykelleri ile süslenmiş bir sanatçılar parkı yapılabilir" dedi. Puğ, bu sayede Kemeraltı'ndaki iş hanlarının da 24 saat çalışan restoranlar haline gelebileceğini vurguladı.
- İlk matbaalardan eserler
Mimar Tahsin Sermet Bey'in yaptığı neo-klasik binada 1933 tarihinden beri hizmetini sürdüren kütüphanedeki önemli eserler arasında Enveri'nin 1465 yılında bitirdiği 3 bin 730 beyitten oluşan manzum eseri "Düsturname-i Enveri" bulunuyor. İslam tarihinden Fatih Sultan Mehmet dönemine Osmanlı tarihini anlatan eser, özellikle Aydınoğulları hakkında diğer kitaplara oranla daha fazla bilgi içeriyor.
İzmirli Hasan Edip Efendi'nin II. Mahmud'a ithaf etmek üzere yazdığı, Osman Gazi'den başlayarak I. Abdülhamid dönemine kadar Osmanlı tarihini anlattığı eseri "Ziya-üt Dehr Cila-ül Asr" da kütüphanedeki önemli eserler arasında bulunuyor.
İzmir Milli Kütüphanesi'nde 1531 yılında Gutenberg Matbaası'nda basılmış Aristoteles'in hayatını anlatan Yunanca eserin yanı sıra 1732 yılında Müteferrika Matbaası'nda basılan Katip Çelebi'nin 1650-1655 yılları arasında kaleme aldığı "Cihannüma" adlı eseri de yer alıyor.