Çiçek, Almanya Aşağı Saksonya Eyaleti Meclis Başkanı Bernd Busemann'ı kabul etti.
İki ülke ilişkilerinin tarihi geçmişine işaret eden Çiçek, bu nedenle her seviyede üst düzey karşılıklı ziyaretler yapıldığını anımsattı. Çiçek, bunların, ilişkilerin daha da gelişmesinde önemli fırsatlar olduğunu ifade ederek, Almanya Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye geldiğini, bunun biraz tartışmalı olduğunu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ay içinde Almanya'yı ziyaret edebileceğini anlattı.
Çiçek, devlet, hükümet yetkilileri arasındaki ziyaretlere paralel olarak, parlamentolararası ilişkilerin gelişmesini de önemsediğini dile getirdi.
Gerek eyalet parlamentosu gerek Federal Meclis'te, Türk kökenli milletvekillerinin görev aldığını, Almanya'da 3 milyondan fazla soydaşın yaşadığını, 15 binin üzerinde de Alman misafirlerinin bulunduğunu belirten Çiçek, bunların, ilişkilerin gelişmesinde önemli kontak noktaları olduğunu kaydetti. Çiçek, "Arzumuz sizin toplumunuzun bir parçası olarak, kendi kültürlerini, dillerini, kimliklerini koruyarak orada mutlu yaşamaları, Almanya'nın kalkınmasına, bu yöndeki çabalarına katkı vermeleridir. Bu yönde gerekli teşvikleri her vesileyle yapıyoruz" diye konuştu.
-"Gölge düşüren"
Çiçek, Türkiye'nin dış politikasında Almanya'nın önemli ve özel bir yeri bulunduğuna işaret ederek, ekonomik, ticari, siyasi, kültürel ilişkileri daha da geliştirmede kararlı olduklarını vurguladı.
İlişkilerin gelişmesine, zaman zaman gölge düşüren, sıkıntıya düşüren hususların da bulunduğunu dile getiren Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biri terörle mücadelede işbirliğidir. Almanya dostumuzdur, aynı ittifak içindeyiz. Ama Türkiye'yi rahatsız eden, özellikle bölücü terör örgütünün Almanya'daki çalışmaları. Bir işbirliğimiz var, göz ardı etmiyorum ama daha yakın, daha yoğun bir işbirliğine ihtiyaç var. Bu örgütlerin sayısı, çalışmaları gibi konularda her yıl Anayasayı Koruma Teşkilatınız rapor yayınlıyor. Oraya baktığımızda Türkiye'yi rahatsız eden bu kadar unsurun, orada nasıl bu kadar geniş faaliyet imkanı bulduğu şahsen kafamı kurcalayan soru olmuştur. Onun için dost bir ülkeden beklentimiz, bu konuda daha yoğun işbirliğine ihtiyaç var. Çünkü terör insanlığa karşı suçtur, terör suçları insanlık suçudur, bütün ülkeler teröre karşı işbirliği yapmak gibi bir tarihi sorumlulukla karşı karşıya. Aksi halde neyin nerede başlayıp biteceğini, bölgemizde olup bitenlerden şimdi daha iyi anlıyoruz. Birinci önem verdiğim konu terörle mücadele işbirliği. Elbette var, yapılan çabalara teşekkür ediyoruz ama daha ileri noktaya bunu götürmemiz gerekiyor, buna ihtiyaç var. Anayasayı Koruma Teşkilatı raporundaki rakamlara baktığımızda Türkiye'deki bir kısım yaşa dışı terör örgütlerinin Türkiye'deki sayısından fazla sizin orada gözüküyor. Ben eski Adalet Bakanıyım, suçluların iadesi konusundaki anlaşmayı yeteri kadar işletemiyoruz. Bu anlaşmanın biraz da işlerlik kazanması lazım. Ya yargılanması ya iade edilmesi lazım. Şüphesiz bir kısım davalar var ama kısa sürede sonuçlanmadığını da eski görevim nedeniyle biliyorum."
-"Parlamentolar buna alet olmamalı"
Çiçek, 1915 olaylarına da değinerek, 2015 tarihi yaklaşırken Ermeni diasporasının tüm dünyada ve Almanya'da faaliyetlerini artırdığını, Türk kimliği ve tarihini itham eden bir kısım çabaların olduğunu söyledi. Çiçek, Federal Meclis'in yaklaşımını takdirle karşıladığını kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 olaylarıyla ilgili 23 Nisan'da tüm dünyaya çağrıda bulunduğunu anımsatan Çiçek, parlamento olarak da 2005'de tüm dünya parlamentoları ve kamuoyuna açıklama yaptıklarını belirtti.
Çiçek, parlamentoların görevinin bugün ve geleceği inşa etmek olduğunu anatarak, "Geçmiş tarihçilerin, bilimadamlarının işidir. Her ülkenin tarihçilerini, bu konuda ortak çalışmaya davet ediyoruz. Kimin elinde ne bilgi varsa, kim bu gerçeğin bilimsel olarak ortaya çıkmasını istiyorsa, biz ortaya çıkan sonuca hazırız. Ama bilimsel kararlar yerine, siyasi kararlarla, bir ülke, onun tarihi ve kimliği itham altında olacaksa, parlamentolar buna alet olmamalıdır. Bunlar dostluğumuza gölge düşüren hususlar olduğu için daha hassas davranılmasını özellikle belirtmek isterim" diye konuştu.
-"Kimseden imtiyaz, lütuf istemiyoruz"
Kendilerini rahatsız eden bir konu daha bulunduğunu ifade eden Çiçek, Türkiye'nin, AB ile ilişkilerini 50 yılı aşan süredir sürdürmeye çalıştığını söyledi. Çiçek, Almanya makamlarından, zaman zaman bazı siyasetçilerden tam üyelik, bazen imtiyazlı ortaklık gibi, bu süreci zayıflatan, zaafa uğratan, ahde vefa ilkesiyle bağdaştıramadıkları açıklamalar geldiğini anımsattı.
Çiçek, "Biz kimseden imtiyaz, lütuf istemiyoruz, adil, objektif kararlar bekliyoruz. Türkiye, şu an AB ile müzakere eden bir ülke gözüküyor. Ama orta yerde müzakere edecek başlık yok. Yargı ve temel haklar var, adalet, özgürlük başlıkları var. Bunları açamadığımız takdirde bu ilişkinin devam ediyor gözükmesinin pratik hiçbir faydası yok" dedi.
-"Yağmur bereket de getirebilir"
Almanya Aşağı Saksonya Eyaleti Meclis Başkanı Bernd Busemann, yoğun ilişkilerin bütün Almanya eyaletleri ve Türkiye arasında olduğunu söyledi.
İki ülke arasında bu tür bir ilişkinin, dünyada başka örneğinin olmayacağını belirten Busemann, bu ilişkilerin yoğunluğunun, aynı zamanda iki ülkeye büyük sorumluluklar getirdiğini dile getirdi.
Busemann, özel ilişkilere, özel ilgi de göstermek gerektiğine dikkati çekerek, bu nedenle her alandaki ortak ilişkileri daha da geliştirmeleri gerektiğini vurguladı. Busemann, "Elbette özel dostluklarda da zaman zaman tartışmalı konular ortaya çıkabilir. Bu, dostluklarda, evliliklerde böyledir. Güneşin açtığı günler olur, yağmurlu günler olabilir. Fakat bugün gördüğümüz gibi yağmur bereket de getirebilir" diye konuştu.
Heyetindeki parlamenterleri tanıtan Busemann, "Heyetimin yüzde 40'ının Türkiye kökenli olduğunu görebilirsiniz. Bu tesadüfen olabilir ama olmayabilir ki yaklaşık 40 yıllık sürecin sonucunda geldiğimiz noktada, bu insanlar artık Almanya'da toplumun en üst seviyesinde, parlamentoda, medyada, bilim, sanat alanında artık yerlerini aldı, kendilerini kabul ettirdiler" dedi.
-"Cinayetlerin açıklığa kavuşturulamaması"
"Terörle mücadele konusunda elbette hepimizin sorumluluğu var, bu sorumluluğu üstlenmeliyiz" diyen Busemann, dünyanın hiçbir yerinde terörün hakim olmaması gerektiğini kaydetti.
Busemann, terör deyince akıllarına Nasyonel Sosyalist yeraltı grubu NSU'nun işlediği cinayetlerin geldiğini ifade ederek, "Türkiye kökenli, Türk hemşehrilerimizin hayatlarını kaybettikleri bu saldırılar, tüm Alman toplumunu derinden şoke etti. Hepimizi en çok üzen husus uzun süre boyunca bu cinayetlerin açıklığa kavuşturulamamasıydı" diye konuştu.
Busemann, bu davanın Türk kamuoyu ve yetkililer tarafından takip edilmesine büyük önem verdiklerini vurgulayarak, adil yargılamayla, suçluların cezalandırılacağını umut ettiklerini söyledi.
Kendisinin de daha önce Adalet Bakanlığı yaptığını anlatan Busemann, 3 yıl önce bakan olarak Türkiye'ye geldiğini, AB'ye entegrasyon süreci içinde Türkiye'de yargı, hukuk sisteminin nasıl uyumlu hale getirildiğini, değiştirildiğini gözlemlediğini belirtti. Busemann, 3 yıl önce olduğu gibi bugün de bu değişimin, gelişmelerin ne kadar hızlı ve akıcı şekilde gerçekleştiğini tespit ettiğini, gelişmeleri takdirle karşıladığını vurguladı.
Busemann, iade gibi konuların çözüme kavuşturulması için uzmanların konuya el atması gerektiğini kaydetti.
-"Müzakere fasıllarının açılması için..."
1915 olaylarına ilişkin olarak Busemann, bu konulara sağduyulu yaklaşım için mutlaka tarihçiler tarafından ve onların bakış açısından bir değerlendirme, inceleme, araştırmanın kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Busemann, "Bir eyalet parlamentosu, Türkiye'nin AB'ye üyelik süreciyle ilgili bir adım atılması gerektiği konuşulurken ilk muhatap değildir yetki açısından. Müzakere fasıllarının açılması için huzurlu ortamın yaratılması çok önemli ancak o şekilde, adım adım bu konular ele alınıp, somut şekilde ilerleme kaydedilebilir" dedi.
-"Sizinle beraber batı cephesinde uğraşırken..."
Busemann'dan sonra Çiçek, yeniden söz aldı.
Çiçek, şunları kaydetti:
"1915 olayları olduğunda sizinle müttefiktik, beraber savaşa girdik. Sizin ne kaybettiğinizi bilmem ama biz savaşın ötesinde çok şey kaybettik, bir imparatorluk kaybettik. Dolayısıyla 1915 olaylarına iyi bakmak lazım. Sizinle beraber batı cephesinde uğraşırken, aynı şimdi Ukrayna'da olanlara benzer, doğu bölgesinde de bazı ülkelerin tahrikiyle, teşvikiyle, silah dahil her türlü yardımı yapmak şartıyla Osmanlı toprağı içinde ayaklanmalar oldu. Bir kısım Türk ve Müslüman Osmanlı tebası, vatandaşı katliamlara maruz kaldı, bir kısım acılar yaşandı. Dolayısıyla 1915 olayları değerlendirilirken elbette bir başka ülkeye nazaran Alman dostlarımızın, biraz daha bu konuda beklentilerimizin olduğunu bilmesi lazım.
Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızla ilgili opsiyon modeli, koalisyon sözleşmesinde var. Memnuniyetle karşıladık ama gereğinin yapılması, bir kısım mağduriyetlerin giderilmesi lazım. Çifte vatandaşlık konusunda olumlu yaklaşılmasını arzu ediyoruz.
Irkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı bizi gerçekten ciddi ölçüde rahatsız eden husustur. 10 kişinin hayatını kaybetmesi, 8'inin Türk olması, biri benim seçim bölgemdeydi. Böylesine önemli örgütün tesadüfen orta yere çıkarılması, ciddi ölçüde güven bunalımı getirmiştir. Yargılama nasıl sonuçlanacak bilemem. Ama her geçen gün Avrupa toplumunda, sizde de ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı mesafe alıyor. Bu konunun daha ciddiyetle, hassasiyetle takip edilmesi, bizim beklentimizdir.
Eğitim, Türkçe anadil eğitimi, ayrıca öğretmenlerimizin sorunları var. Parlamento olarak bizim de yakından izlediğimiz ve rahatsız eden bir husus var, velayetleri alınan Türk çocuklarıdır, son derece önemlidir. Bizim insanımızın yaptığı çocuk, bir başkasının evlatlığı olmaması lazım. Herkesin kendi çocuğunu kendisi doğurması gerekir. Bu konuyla ilgili sözleşme uyarınca konsolosluklarımıza bilgi verilmesi lazım. Bu konu bizim çok rahatsız olduğumuz konulardan biridir.
Ağustos'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde vatandaşlarımız oy kullanacak. Gerekli kolaylığın sağlanması beklentimizdir."