Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin KPSS'nin kaldırılacağı, bu sınavların bakanlıklarca yapılacağına yönelik iddiaların basında yer aldığını hatırlatarak "Bununla ilgili bir yasal düzenleme Bakanlar Kurulu'nda gündeme geldi mi" yönündeki sorusuna Arınç, "Hayır. Bugün için böyle bir şey olmadı. Esasen Sayın Bakan Faruk Çelik, Sayın Cumhurbaşkanımız ile Gürcistan'da bulunuyor. Böyle bir konu tartışılmadı, kararlaştırılmadı veya imza altına alınmadı" yanıtını verdi.
Çocuklara yönelik suçlarla ilgili yapılacak düzenlemenin kamuoyu vicdanını yeterince tatmin edip etmeyeceğine yönelik düşüncesi ile gelecekte bu cezaların daha da artılıp artırılmayacağının sorulması üzerine Arınç, şöyle konuştu:
"25 yıl ceza avukatlığı yapmış bir insan olarak bir defa ceza adaleti, ceza sosyolojisi dediğimiz bir şey vardır. Suç ile ceza arasında orantılılık olması esastır. Bir insan mağdur olmaya görsün. Eğer evinizden, sizin de evde bulunduğunuz sırada bir hırsızlık yapılmışsa ve size bir silah dayatılmışsa siz korkuyla evinizin soyulmasına rıza göstermişseniz can güvenliğiniz bakımından, bu olaydan o kadar büyük bir infial duyarsınız ki bunu yapanların idam edilmesini istersiniz. Size karşı veya evladınıza karşı bu tür suçlar işlenmiş olsa, yani cinsel nitelikli, ben de siz de vatandaşlarımızın büyük bir kısmı da 'Bunları asmak lazım' diyebilir. Ancak siyasetçiler olarak meseleyi nasıl bakacağımızı bilmemiz lazım. Sayın Başbakanımız da karşılaştığı herkesten 'Bunları asmak lazımdır' sözünü duyuyor, ben de bulunduğum her yerde 'Bu kadar da cinayet olur mu, şunları bir sallandırın da bundan sonra arkası kesilsin' diyenleri duyabiliyorum."
- İdam cezası tartışmaları
Arınç, Türkiye'de idam cezasının kalkmasının üstünden neredeyse 15 yıl geçtiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Önce Abdullah Öcalan'ın yakalanması ve idama mahkum edilmesi karşısında kısmi bir idam cezalarının kalktığını gördük. Ondan sonra da AB sürecinde ihtiyaç görüldü, bir paralellik sağlanması istendi ve AB ülkelerinin hiçbirinde olmayan idam cezasının Türkiye'de de kaldırılması düşünüldü. 'İyi canım o zaman kaldırıldı da şimdi tekrar yerine getirelim' böyle bir siyasi talebin hangi partide güçlü olduğunu bana söyleyebilirsiniz. Mesela CHP, bu suçlara idam cezası gelmesini istiyor mu, ben duymadım. Hatta duyduğum kadarıyla 'Hayır, asla, idam cezası olmasın' diyorlar. MHP'den böyle bir kanun teklifini duyduk mu? Böyle bir teklifin arkasında olduklarını biliyor muyuz? Hayır. BDP'den? Hayır. Kimden var? BBP'den var ve onlar da sadece dışarıdan taleplerini iletiyorlar. Haksız değiller. Onların tepkilerine anlayış göstermemiz lazım. Biz de bu gelişmeler karşısında artık dünyanın bazı ülkelerinde olan ama çoğundan kalkmış olan idam cezasının tekrar getirilmesi konusunda şüphesiz aykırı düşünüyoruz. Yani bir hukuki düzenlemeye şu anda ihtiyaç olmadığına inanıyoruz idamla ilgili olarak. Bunun yerine ne yapılabilir? Cezalarda asıl olan caydırıcılıktır. Eğer caydırıcı noktada bir ceza süratle verilebilir ve bunlar, bugün yarın dışarıya çıkacakları inancını kaybederlerse ve ağırlaştırılmış müebbet hapisle müebbet hapis cezasının infazına tabi olurlarsa bence bu caydırıcılık açısından fevkalade yerinde olur diye şahsen düşünüyorum. Siz 39 yılı az mı zannediyorsunuz? 33 yılı, 33 gün gibi mi düşünüyorsunuz?"
- "Bunun ötesini konuşacak durumda değiliz"
Kamuoyunda bununla ilgili yanlış intibanın da olduğunu belirten Arınç, şunları söyledi:
"Mesela bugün Bakanlar Kurulumuzda da Sayın Başbakanımız 'Yüreğinin yandığını' ifade etti. Yani bir edepsiz adam, bir cani, karısını veya nişanlısını sokak ortasında döve döve öldürmüş. Kamuoyu bunun cezasız mı kaldığını zannediyor veya bunun cezasının az mı olduğunu düşünüyor? Geçmiş ceza kanunumuzda 450'nci madde kasten öldürme fiilinin değil ama taammüden öldürme fiilleri içerisinde bunun cezasını idam olarak verirdi. Aynı hükümler 2005'ten bu yana Türk Ceza Kanunu'nda da vardır. Hepsinin karşılığı da ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Yani Türkiye'de idam karşılığı olan suçların tamamı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla karşılanıyor. 'Tekrar idam gelsin' diyenlerin siyasi bir güç haline geldikleri zaman bunu getirmeleri mümkün olabilir ama şu anda TBMM'de böyle bir gerekliliği, böyle bir ihtiyacı duyan hiçbir siyasi kuruluş yok. Dolayısıyla cezalardaki artırımla birlikte başka sosyal konulara da dikkat çekilmesi, bu konularda eğitici bir takım çalışmalar da yapılması ve ağır cezaların verilmesi mümkün olabilir. Meseleye sadece cinsel tasaddi veya istismar veya ilişki noktasıyla bakarsanız bunların cezaları 10 veya 12 yıla kadardır. Ama hem cinsel istismar, tasaddi yapıp hem de maalesef mağdur veya mağdureyi öldürmüşse karşılığı, idamın karşılığı olan ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Bunun ötesini konuşacak durumda değiliz."
- Ayasofya ile ilgili sosyal medyadaki kampanya
Bülent Arınç, Ayasofya'nın ibadete açılmasına yönelik sosyal medya üzerinden yoğun bir kampanyanın yürütüldüğü, bununla ilgili bir milletvekilinin kanun teklifi verdiği belirtilerek, "Böyle bir konu gündeme gelebilir mi, Ayasofya tekrar ibadete açılabilir mi" diye sorulmasına karşılık, "Sosyal medyada hangi kampanyaların açıldığını, bunların nasıl çoğaltıldığını, belli noktalara mesajlara verilmek istendiğini büyük bir saygıyla karşılıyorum. Ama bizim sosyal medyadaki kampanyaları gündemimize alıp bunun gerekleriyle amel etmek gibi bir prensibimiz yok" ifadesini kullandı.
(Bitti)