Önceden toplumdaki adet ve gelenekleri eleştirmeye yoğunlaşan Hamavi, ülkesinde patlak veren savaşın ardından eserlerinde hayvanlarla insanların öldürme ve şiddet anlayışını karşılaştırmaya çalışıyor.
Resimlerini x ışınlarıyla görüyormuşçasına çizen Hamavi, kafatasına miğfer giydirdiği veya kafatasını içinde beyin yerine el bombasıyla resmettiği eserlerinde insanın içindeki şiddet duygusu ve vahşet eğilimini anlatmak istediğini ifade etti.
Suriye'de yaşanan iç savaşta önce "toplumdaki altüst olmuş fikirleri, gelenekleri" sorguladığını ifade eden Hamavi, 2011 yılında başlayan şiddet olaylarının, kendisinin ve tüm toplumun hayatına çok yönlü olumsuz etkileri olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Başlangıçta ülkemde yaşanan olayları coşkuyla anlatmak istedim. Öldürme ve yıkım düşüncesi bütün işlerime hakim olmuştu. Herşeyi doğrudan anlatmaya çalışıyordum ancak bu sanatçı için bir tuzak. Sonrasında herşey zihnimde netleşmeye başladı."
"İnsan içgüdülerinin esiri oldu"
Eserlerinde insanların zihinlerinde barındırdıkları kötü fikirleri hayvan figürleriyle anlatmaya çalışan Hamavi, "Neden eşeği aptal, timsahı duygusuz, baykuşu şanssızlık alameti sayarız?" Ben hayvanları bu olumsuz anlayışlardan soyutlamak istedim. Havyan yemek için öldürüyor. İnsan ise içgüdülerinin esiri oldu ve öldürme fikri bütün benliğini sardı" diye konuştu.
Şam Üniversitesi Güzel Santlar Fakültesi'nden 2010 yılında mezun olan ve çok sayıda ortak sergide eserlerini sergileyen Hamavi, tek başına ilk sergisini Şam'da 2012 yılında "Toplum eksi 180 derece" ismiyle açmıştı.