Arınç, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "AK Parti İl Danışma Meclisi"nde yaptığı konuşmada, yıllardır seçimlere katıldığını anımsatarak, seçimlerde her partinin bir şarkı, bir marş tercih ettiğini kaydetti.
Özellikle son yıllarda seçimlerde şarkıların, marşların, yerine göre de türkülerin yerel özellikler taşıdığını anlatan Arınç, son seçimlerde 22 farklı ilde seçim çalışması yaptığını, 25 ilçede miting düzenlediğini vurgulayarak, özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde seçimler için yerel dillerde şarkı ve türkülerin kullanıldığını vurguladı.
Arınç, seçim başarılarında insanların gönüllerini okşayan, ruhlarına hitap eden müziklerin çok faydalı olduğu düşüncesini taşıdığını ifade ederek, "Ama Yarabbi herhalde hiçbir müzik AK Parti'yi coşturan, halkımızı birbirimize kenetleyen, gönüllerin tam ortasında tesirde icra eden bir güzellikte olamaz" diye konuştu.
2011 seçimlerinde kazandıkları yüzde 50'lik oyun yüzde 5'inin çocukla, kadınla, köylüyle, şehirliyle aynı makamda söylenen "Aynı Dağın Yeliyiz Biz" şarkısıyla geldiğini belirten Arınç, "Bu benim iddiamdır. Hiç AK Partili olmayan, AK Parti ile belki de husumet içinde olan, hiçbir zaman da oyunu vermeyi düşünmeyen pek çok insandan, 'Aynı Dağın Yeliyiz Biz' herkesin gözyaşlarıyla, 'işte ben buyum, burada olmalıyım, bu beni anlatıyor, bu benim kalbime işledi' sözlerini kendi kulaklarımla işittim" ifadesini kullandı.
Bülent Arınç, TRT'de yayımlanan "Kızıl Elma" dizisinin meraklısı olduğunu, dizi başlamadan yayımlanan fragmanında dinlediği "Dombra" müziğini çok beğendiğini anlatarak, şunları söyledi:
"Kızıl Elma'nın ilk çıktığı zaman fragmanlarının içinde bir müzik vardı. Bu 'Dombra' çalıyordu. 'Ya ben bunu bir yerlerden tanıyorum, kulağıma tanış geliyor, bu da neyin nesi, Osman Sınav nereden akıl etti de dizinin fragmanına koydu' diye hoşuma gitmişti. Sonra ne göreyim Ankara'da aday tanıtım toplantısında sevgili kardeşimiz Uğur Işılak bu 'Dombra'nın içerisine Recep Tayyip Erdoğan'ı öyle bir yerleştirdi ki yerimizde duramaz olduk. İşte bu seçimlerde de alın 3 puan 'Dombra'dan. AK Parti böyle. En sıkıştığında en zor günlerinde, en kritik anlarda Allah bir şeyler gönderiveriyor, işimiz rast gidiyor. Bazılarınızın cep telefonlarında var bilmiyorum, bazen çaldığı 'zaman dur yahu açma şunu tam dinleyelim' diyorum. Biraz önce de tam tadında kestiriveriyorlar. Şimdi ben konuştuktan sonra şunu tam bir daha çalın yerimizden tekrar bunu söyleyelim. Öyle ıbıdık, gıbıdık şeyler var, onları çalacağınıza hep bunu çalın. Geçenlerde Bakanlar Kurulundaydık, 'müziklerimiz çok tutuldu' dendi. Ben de 'Dombra olmasaydı ne yapacaktık, hangisi tutuldu?' dedim. 'Daima hizmet, daima millet' eh 10 üzerinden 5, başka var mı? 'Dombra' 10 üzerinden 11. Müzikler böyle, gönüllere işlersen etkisini yapıyor. İnşallah Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce başka bir ihtiyaç duyar mıyız bilmiyorum ama bir babayiğit çıkar, 'bu da benden' der bakarsınız, yüzde 60'la ilk turda seçiliriz biz. Bu işler inşallah böyle gider."
AK Parti'nin seçimlerde muhteşem bir başarı kazandığını ve bunda herkesin büyük payı olduğunu vurgulayan Arınç, "siyasette miyad doldurmuş" ve belki de bir kaç defa "şükür secdesi" yapması gereken bir kişi olarak, siyasi yaşamı boyunca, başarısızlığı, ihaneti, samimiyeti, kardeşliği, arkadan vurmayı ve millet için çalışmayı gördüğünü bildirdi.
Arınç, ilk siyasi deneyimini Necmettin Erbakan'ın yanında yaşadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Erbakan hocamız Konya'dan bağımsız adaylığını koyduğunda onun seçim kampanyasını yürüten 300 tane üniversiteli genç vardı ben de o 300 üniversiteli gençten birisiydim. Biz 5 arkadaşımız Ilgın'da görevliydik. Binbir türlü mücadele karşımızda, dev gibi bir Adalet Partisi var ve onun genel başkanı Demirel var. Hocanın seçilmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. 300 kişiyle Erbakan hoca 47 bin oy aldı, 3 milletvekiline yetecek kadar bir oydu bu ve bağımsız parlamentoya girdi. '300 Spartalı' var ya bizimkiler de öyle 300 üniversiteli genç, Erbakan hocanın seçim kampanyasını götürüyor."
Sonra Milli Nizam Partisinin kurulduğunu, o dönemde de öğrenci olduğunu anlatan Arınç, bu partinin de 1 yıl sonra kapandığını belirtti. Arınç, aynı yıl İşçi Partisinin de kapatıldığını anımsatarak, şöyle devam etti:
"12 Mart Muhtırası verilmişti. Önce İşçi Partisini kapattılar sonra Milli Nizam Partisini... Çok büyük bir suç işlemişti. Neydi o suç, hala o kitapçığı saklarım, rahmetli Erbakan hoca Anadolu'nun her yerinde konferanslar vermeye başlamıştı. O konferanslardan birisi 'İslam ve İlim' ismini taşıyordu. Müslüman alimlerin ilim dünyasında yaptığı hizmetleri anlatıyordu, yani 'bilim dünyasının ışıkları Müslümanlar' demeye getiriyordu. Kendisi profesördü bilim adamıydı. Bu konferans kitapçığını İzmir Milli Nizam Partisi Gençlik Kolları basmıştı. Basılan bu kitapçığı İzmir İl Kongresi faaliyet raporuna almış onu, 'parti faaliyeti' olarak göstermişti. Bakınız ince işlere, sonra büyük kongre toplandığı zaman Ankara'da İzmir il başkanlığının faaliyet raporunu da onaylamıştı. O zamanın Anayasa Mahkemesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, ismini unutmadım unutmaya da niyetim yok, Hikmet Gündüz diye biri dava açtı Milli Nizam Partisini kapatmak için. Gerekçe; 'İslam ve ilim konferansı laikliğe aykırıdır.' Laikliğe aykırı olarak verilen bir konferansı kitapçık haline getiren partinin gençlik kollarıdır. Gençlik kollarının bu faaliyetini İzmir il kongresi de benimsemiştir. Suçun büyüklüğüne bakın. Dolayısıyla bu partinin kapatılması gerekir.
'Hayatım roman' derler ya anlattığım zaman pek çoğunuz inanmayacaksınız. Böyle bir suçlamayla gizli toplandı Anayasa Mahkemesi. Birinci celsede parti kapatılmış oldu. Sanıyorum martta İşçi Partisi kapatıldı, Mayısta Milli Nizam Partisi kapatıldı. O zaman 'bir sağdan bir soldan' hesabı vardı 80 yılında Kenan Evren'in söylediği gibi; bir oradan asalım bir buradan asalım. Bir oradan kapatalım, bir buradan kapatalım. 12 Mart muhtırası 2 tane partinin kafasını yemişti."
Daha sonra Milli Selamet Partisinin kurulduğunu ve bu partinin 1973 yılında girdiği seçimde yüzde 11,2 oy alarak 48 milletvekili çıkardığını ve 3'üncü parti haline geldiğini dile getiren Arınç, Süleyman Demirel'in "muhalefette kalacağım" sözü, diğer partilerin de çekilmesiyle Bülent Ecevit ile birlikte hükümet kurduklarını söyledi.
Arınç, hükümet ortağı olduktan sonra 1977 yılında yeniden seçimlere girdiklerini, aynı oranda oy almalarına karşın milletvekili sayılarının yarı yarıya düştüğünü belirtti. CHP ile birlikte yaptıkları koalisyon hükümeti sonrası seçimlerde Milli Selamet Partisi için, "Bunlar komünistleri affettiler. Aslında bunlar yeşil bir karpuz gibi. Dışı yeşildir, içi kırmızıdır" sözler söylendiğini anlatan Arınç, arkadan gelen darbeyle siyasi yasaklı haline geldiklerini söyledi.
Siyasi yasak nedeniyle Refah Partisinin kuruluşunda bulunamadığını, daha sonra 1987 yılında girdikleri seçimlerde barajı aşamadıklarını, 1991 yılında ise "ittifak" denilen bir ortakla parlamentoya girmeyi başardıklarını belirten Arınç, "44 milletvekilimiz oldu. 94 başarılı ve 95'te ilk defa birinci parti olabildik yüzde 22 oy, takriben 6 milyon oy alabildik. Arkası postmodern darbe, vesaire" dedi.
Arınç, Refah Partisinin Bursa'da iyi karşılandığını anlatarak, Necmettin Erbakan'ın bazı yerlerde meydanlara toplanan 3 bin kişiye bile "ey muhteşem insan seli" diye hitap ettiğini dile getirdi. Arınç, şöyle devam etti:
"3 bin kişiye 'ey muhteşem insan seli.' Kurban olduğum Allah 150 bin kişiyi nasip etti. Bu gözler bunları da gördü. O yüzden kıymetini bilmemiz lazım. Hamdolsun ki AK Parti kurulduğundan bu yana hiç başarısızlık görmedik. Mağlubiyet görmedik. 'Allah bazen de imtihan eder, başımıza bir şey gelir' diye endişe ediyorum ama Cenab-ı Hak iyilerin yüzü suyu hürmetine, çocukların yaşlıların yurt dışındaki mazlumların yüzü suyu hürmetine, bizim hatalarımızı azaltıyor. Düştüğümüz yerden Allah bizi kaldırıyor. Çünkü kalbimizin ne kadar temiz olduğunu, bu milleti ne kadar çok sevdiğimizi, masumların mazlumların yegane hamisi olduğumuzu Allah da biliyor, millete de sevdiriyor."
(Sürecek)