Oran, AA muhabirine yaptığı açıklamada yaklaşan cumhurbaşkanı seçimlerine yönelik önerileri ve buna ilişkin yasa teklifleri hakkında bilgi verdi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin AK Parti'nin parti devleti anlayışı içinde ve kendisine göre bir yasal düzenleme yaptığını savunan Oran, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı için aday olması halinde görevi bırakması gerektiğini söyledi.
Buna ilişkin bir kanun teklifi hazırladıklarını anlatan Oran, "Eğer bir ülkede başbakan aday olacaksa başbakanlığı bırakmalı, rakip olacak diğer adaylar gibi. Vatandaş olarak, kamuda çalışan birisi olarak akademisyen ya da siyasetçi olarak nasıl seçime hazırlanıyorlarsa, eğer aday başbakan ise başbakanlık görevlerini yetkilerini, sorumluluklarını bırakarak aday olmalı, o da öyle hazırlanmalı. Tüm adaylar eşit koşullarda yarışmalı" dedi.
Cumhurbaşkanını ilk kez halkın seçeceğine, bunun kapsamlı bir seçim kampanyasını beraberinde getireceğine işaret eden Oran, kampanyanın maddi yüküne de dikkati çekti.
Oran, şöyle konuştu:
"Parti devleti bunu düşünmüyor. 'Nasıl olsa devletin tüm kurumları benim elimde' diye düşünüyor ama sonuçta diğer adaylar için durum farklı. 81 ile gidecek, halkın cumhurbaşkanı adayı olacaksanız, halk sizin için oy verecekse, halka gitmeniz lazım. Bunun için de önemli bir kaynak ihtiyacı var. Bu kaynak sadece bağış toplayarak elde edilebilecek bir kaynak değil. Siyasi partilerin de ihtiyacı var, onlar da aday belirleyebiliyor. Bizim hazırladığımız kanun teklifimizde yıllık olarak belirlenen seçim bütçesinden adayın da belli bir oranda alabilmesi öngörülüyor. Aynı zamanda siyasi partiler yasasında bir değişiklik yapılarak siyasi partilerin de yararlanmasını öneriyoruz. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçim kanunu çıkarılırken maddi yardım ve adaylık sürecinin desteklenmesi konusu görmezden gelinmiş."
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir genel seçim hacminde olduğunu belirten Oran, maddi yükünün de bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
-"MHP'nin de, BDP'nin adayına bu çağrıyı yapıyoruz"
Diğer muhalefet partilerinin de aynı sıkıntı ile karşı karşıya olduğunu vurgulayan Oran, seçimin maddi boyutunu rahatlatması açısından teklifin yasalaşması için destek beklediklerini söylerdi.
Düzenlemenin maddi açıdan şeffaflığı da beraberinde getireceğini kaydeden Oran, şöyle devam etti:
"Bir imkansızlık söz konusu bir de saydamlık söz konusu. Bunun daha saydam ve hesap verilebilir olması için seçim yardımı sistemi çalışırsa daha rahat olur. Öbür türlü, para nereden geldi, nasıl geldi, soru işaretleri var. MHP'nin de, BDP'nin adayına bu çağrıyı yapıyoruz. AKP bu çağrıyı belki önemsemeyebilir. 'Devlet zaten benim elimde' diye düşünerek buna ihtiyaç duymuyor olabilir. Ama bizim, MHP'nin, BDP'nin ihtiyaç duyması söz konusu. Cumhurbaşkanını halkın seçeceği bir sistemde nasıl yerel seçimlerde, genel seçimlerde partiler destek alıyorsa burada da aday ve parti düşünülmeli diye öneriyoruz."
-"Türkiye'nin böyle bir bağış kültürü de yok, yeterli süre de yok"
Bugünkü şartlarda partinin adaylara destek veremediğini, dolayısıyla aday açısından kaynak yaratabilmenin ciddi bir sıkıntı olduğunu savunan Oran, "81 ile gidecek, toplantılar, mitingler yapacak. Bunların kısa zamanda masrafına baktığınız zaman bir adayın ortalama masrafı en az 5 milyon lira. Bunun saydam bir şekilde devlet eliyle yapılması daha doğru. Böyle bir parayı toplama riski de var. Bu paranın temini de soru işarete yaratabilir. Bunu bağışlarla, bir kampanya ile katılımcı, çoğulcu şekilde toplaması kolay değil. Türkiye'nin böyle bir kültürü yok aynı zamanda böyle bir süre de yok. Dolayısıyla partilerin gösterdiği adaylar için bu kaynak partilere aktarılırsa, partileri zaten Sayıştay ve Anayasa Mahkemesi denetliyor. Hiç olmazsa bu kaynakla halka gider ve kendini anlatabilir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde partilere yönelik bir kaynak düzenlemesi olmadığını, adaylara yönelik ise sadece bağış toplama olanağının bulunduğunun altını çizen Oran, "Bizim teklifimiz 20 milletvekilinin parti dışında gösterebileceği bağımsız adayı da diğer partilerin adaylarına, çoğunluğa karşı koruyan bir yapı. Onlara da yardım yapılmasını öngörüyor. Böylece tam seçme ve seçilme özgürlüğü sağlanıyor, hem parti hem bağımsız adayların imkanları eşitlenmiş oluyor" değerlendirmesinde bulundu.