Aktay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişkin yayınladığı mesajın, yurt içi ve yurt dışında geniş yankı uyandırdığına dikkati çekti.
Başbakan Erdoğan'ın ve AK parti camiasının, söz konusu olaylarla ilgili bir tabu tanımadığına işaret eden Aktay, şunları kaydetti:
"Başbakanımızın mesajı, 1915'te yaşanmış hadiselere karşı bakışında tabular tanımadığını en azından gösteriyor. Yoksa o gün yaşananlar hakkında bir hüküm vermiş olmayı değil. Şu veya bu hükmü vermiyoruz. Bu işin tarihçilere ait olduğunu söylerken, tarihçilerin de vereceği herhangi bir hükmün mutlak olacağını söyleyemeyiz. Bu iş tartışmaya açık bir iştir. Neticede 100 yıl önce yaşanmış, tarih olmuştur ve tarih hiçbir zaman tartışmaya kapalı alan değildir. Bizim itirazımız tartışmanın kapatılmış olmasına. Parlamento kararlarıyla tarihte yaşanmış olaylar hakkında hüküm inşa edilmez. İnşa edilen hükümlerden bugüne dair nefret söylemleri üretiliyor. Buna hiçbir şekilde itibar edilemez."
-"Sadece Ermeniler ölmedi..."
"Bugün yaşanan katilamlara duyarsız olanların da 100 yıl önce yaşanmış olanlar hakkında bugün acı duyuyor olduğunu veya bu acıları bahane ederek olaydan humanist söylemler üretmeye çalışmalarını da değerli bulmuyoruz" ifadelerini kullanan Aktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"100 yıl önceki şartlarda, sadece Ermeniler değil Balkanlardan Anadolu'nun her tarafından milyonlarca insan öldü. Bu ölümlerin bir kısmı doğrudan katilamlar yoluyla olmuştur. Balkanlar'da Müslümanlara yönelik katliamlar, milyonlarca insanın hayatına mal olmuştur. Ama onlardan da bugün için acı bir intikam çıkarmak doğru değildir. 1915 hadiselerinde Ermenilerin bugüne dair bir hesap çıkarmaya çalışmaları kabul edilir değildir. Neticede, bugün yaşayan insanlar arasında 100 yıl önce yaşanmış olayları bile hatırlayan kimse yok. Konu tarih konusudur artık ve bu tarihten bugüne zıtlaşmalar, kutuplaşmalar, nefret ve kin söylemleri üretmek için bir malzeme devşirmeye çalışmak, hastalıklı bir durumdur. Birileri bu hastalıklı durumun içerisinde olabilir. Bu hastalıklı durumun içerisinde Müslamanlara yönelik veya Türklere yönelik bir hesap konusu çıkarmaya çalışılabilir. Onların karşısına biz de yaşadığımız acıları karşı hesap olarak çıkaracak değiliz."
"Samimi olanların acılarını zaten paylaşırız" diyen Aktaş, "Samimiyetsiz biçimde bize karşı kinlerini ve düşmanlıklarını ifade etmek isteyenlere karşı zaten yapacak bir şey yok" diye konuştu.
-"Olayın şaşırtan tek boyutu..."
Aktay, Başbakan Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişkin mesajının çok olumlu yankıları olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çok olumlu, tabuları yıkan yaklaşım gibi algılandı. Olayın şaşırtan tek boyutu farklı olan tek boyutu, resmi bir adım olarak bu taziyenin ifade edilmiş olmasıdır yoksa Sayın Başbakan ve AK Parti camiası öteden beri bu görüşteydiler. Neticede, Osmanlı'nın son dönemlerinde şu veya bu şekilde hayatlarını yitirmiş olanların hepsi Osmanlı vatandaşıydı. En azından tarihten tartışmasız biçimde öğreniyoruz ki tedbir olarak düşünülmüş tenkil sürecinin, istenmeyen ve hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği sonuçları olmuştur. Bunları ifade etmekten hiçbir zaman çekinmedik. Gerçekten haksız biçimde, o günkü uygulamalar içerisinde hayatını kaybetmiş, zulme maruz kalmış Ermeni vatandaşlarımız da olmuştur. Onların hikayelerini dinleyip vicdanen empati duymak bizim için çok olağan dışı bir durum değildir."
-"Kan davası peşinde olmadık"
Aktay, kendileri için olağan dışı olanın, geçmişte yaşanan olaylardan bugün insanlar için nefret duyguları üretecek bir takım hesaplaşmaların içerisine girmek olduğunu dile getirdi. Bundan kaçınmak gerektiğinin altını çizen Aktay, şöyle konuştu:
"Kimse kimsenin günahını yüklenmez, kimseye başkasının günahı da yüklenemez. Biz kan davası peşinde olmadık, bize karşı güdülen kan davalarını da mümkün mertebe insani sınırlar içerisinde karşılamaya çalışırız. Ama Ermeni soykırımı davalarının büyük ölçüde kan davası geleneğini hatırlatıyor olduğunu kaydetmeden geçmemek gerekiyor. Amacımız geleceği yeniden inşa etmek, geleceği barışçı temellerde, insani temellerde yeniden inşa etmektir. Bunun yolu da geçmişe takılıp kalmamaktan geçiyor. Geçmişi değiştiremeyiz ama geleceği inşa edebiliriz. Bunun da yolu geçmişe bakışımızı ve yorumumuzu değiştirmekten geçiyor."