Abdülkadir Selvi: Çankaya için yol haritası
Yenişafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü yazısında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yol haritasını çizdi...
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-04-22 06:27:30
İşte Abdülkadir Selvi'nin "Çankaya için yol haritası" başlıklı o yazısı:
2007'deki Cumhurbaşkanlığı sürecinde, Başbakan, 'Cumhurbaşkanı kim olsun' sorusunu balıkçılara dahi sormuştu.
Bu kez de kebapçılara sormasını bekliyoruz. Ama taksiciler olmazsa olmaz. Çünkü halkın nabzını en iyi onlar tutar.
Daha önceki dönemlerde kimin Cumhurbaşkanı olması gerektiği konusu büyük bir esrar perdesi altında konuşulurdu.
Balıkçıyı, kebapçıyı düşünen yoktu. Askere sormadan olmazdı. Zaten sormazsanız o sizin hatırınızı sorardı.
Süleyman Demirel, AP'nin çiçeği burnunda genel başkanıydı. Cemal Gürsel, iş göremez' raporuyla görevden uzaklaştırılınca, Cumhurbaşkanının kim olacağını belirleme görevi çiçeği burnundaki Başbakan Süleyman Demirel'in omuzuna yüklenmişti.
Süleyman Demirel o sıralar Başbakanlığın hemen arkasındaki Saraçoğlu Mahallesi'nde oturuyordu. Bir gece yarısı evin arka kapısından çıktı, korumalarını atlatıp, az ilerideki Genelkurmay Başkanlığı konutuna girdi. Orada Cevdet Sunay'a Cumhurbaşkanlığı önerisinde bulundu.
Demirel'in Cumhurbaşkanı seçtirdiği Cevdet Sunay 12 Mart muhtırası verildiğinde Demirel'in telefonlarına çıkmadı.
Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanı seçilmesini ise Başbakan Ecevit sağladı. Ancak MGK toplantısında Ecevit'in önüne Anayasa kitapçığı fırlatan Sezer, Ecevit'in siyasi hayatının finalini ağır bir ekonomik ve siyasi krizle yapmasını sağlayan sürecin düğmesine basmış oldu.
Bu iki örneği hatırlatmakla yetineceğim.
Bu iki örneğin Abdullah Gül- Recep Tayyip Erdoğan ilişkisini yansıtmadığının da altını çizeceğim.
Abdullah Bey ne bir generaldi ne de Anayasa Mahkemesi Başkanı. Siyasetin her kademesinden süzülerek gelmiş, AK Parti'yi kurup, Başbakanlık gibi görevler üstlenmiş bir isimdi.
Cumhurbaşkanı Gül, Ahmet Necdet Sezer olmadığı gibi Başbakan Erdoğan da Ecevit değildi.
Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ilişkisi Türkiye açısından farklı bir model oldu.
Erdoğan-Gül ilişkisi daha önce aynı partiden Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık yapan Özal-Yılmaz ve Demirel-Çiller örneğinde olduğu gibi de cereyan etmedi.
Krizlerde, demokrasi gemisinin sahili selamete ulaşması için işbirliği yapan bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan modeline tanık olduk.
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, Kuvvet Komutanları ile topluca istifa ettiğinde daha önceki dönemlerde olsa, Başbakan'ın ne kadar kısa süre içerisinde istifasını sunacağını tartışırdık. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ döneminde yaşanan YAŞ krizinde de hükümetin ne zaman devrileceğini ölçmek için kronometremizi çalıştırırdık.
Cumhurbaşkanı Gül- Başbakan Erdoğan modelinde ise tam tersi oldu. Demokrasimiz bu krizlerin içinden güçlenerek çıktı.
Türkiye yeni bir Çankaya sürecinin içine girdi.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!
SON VİDEO HABER
Haber Ara