İzmir'in Menemen ilçesindeki bir taş ocağında gerçekleştirilen patlatma işlemi öncesi AA muhabirine açıklamalarda bulunan Güler, patlayıcı ile ilk tanıştığı 1974 yılından bu yana hayatının sürekli patlayıcı maddelerle iç içe geçtiğini, bu yıl mesleğinde 40 yılı tamamladığını belirtti.
Mesleğe ilk başladığı dönemlerde patlatma işlerini "ateşçi" diye tanımlanan ve bu alanda herhangi bir eğitimi olmayan insanların yaptığını belirten Güler, mesleğe ilk giriş hikayesini şöyle anlattı:
"Babam eski müteahhittir. 1974 yılında aldığımız bir yol inşaatında patlatmayı yapacak olan ateşçi, daha önce anlaştığımızın üzerinde bir ücret istedi. Kimsede ateşleyici belgesi olmadığı için o kişiye bağımlı kaldık ve parayı verdik. İş bittikten hemen sonra ateşçi belgesi almak üzere başvuruda bulundum. O dönemde bu işi eğitimi olmayan insanlar, başkalarından görerek yapıyordu. Ateşçi belgesi almak ehliyet almaktan daha kolaydı.
Belgeyi aldıktan sonra bu konunun bir uzmanlık alanı olduğunun farkına vardım. ABD ve Avrupa'da bir çok kursa gittim ve kendimi eğittim. Firmadaki mühendis arkadaşlarla birlikte Uluslararası Patlayıcılar Birliği'ne üye olduk. Sonraki yıllarda Türkiye'de patlayıcı uzmanlığı kriterlerinin belirlenmesi, yasa ve yönetmeliklerin düzenlenmesinde emeğim oldu."
Dünyada patlayıcı konusundaki gelişmeleri takip ettiklerini ve Türkiye'de uyguladıklarını anlatan Güler, halen Türkiye genelinde maden ve taş ocaklarında patlatma yapanların bulunduğunu ancak uzmanlık gerektiren projelerde sadece kendilerinin çalıştığını ifade etti.
Dünya genelinde 22 patlatma şirketi bulunduğunu, bunlardan birisinin de kendileri olduğunu dile getiren Güler, yıllar içinde çok farklı projeleri başarıyla tamamladıklarını ancak 1992 yılında doğalgaz boru hattı yapımı için Konya'da yaptıkları patlatmayla dünyada adlarını duyurduklarını ifade etti.
Proje kapsamındaki belli bir derinlikte, 1,5 metre genişliğinde ve bin 800 metre uzunluğunda bir hattı, bir defada patlatmayı başardıklarını, böylelikle dünyada bir defada yapılan en uzun patlatma rekorunu kırdıklarını anlatan Güler, Türkiye'ye doğalgazın hızla dağıtılmasında paylarının olduğuna inandıklarını anlattı.
-Düğmeye Başbakan Erdoğan bastı
Yol, maden ocağı ve baraj inşaatları için binlerce patlatma yaptıklarını anlatan Güler, kentsel dönüşüm kapsamında eski binaların yıkımı için de patlatma yapmaya başladıklarını söyledi.
Son olarak kentsel dönüşüm kapsamında Sarıgazi'de 10 blok ve ardından Kartal ve Sincan'da aynı gün aynı saatte 8 ayrı bloğun patlatmasını yaptıklarını ifade eden Güler "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın manyetoya basmasıyla gerçekleştirilen bu projede de tüm binalar istediğimiz yönde ve şekilde başarıyla yıkıldı. Bu başarılarımız dünyada ses getirdi.
İnternette patlatma videolarımızı gören firmalar bize teklif getirmeye başladılar. Son olarak geçen ay ilk yurt dışı işimizi Azerbaycan'da tamamladık. Nahçıvan'da Rus döneminden kalma 55 metre uzunluğundaki değirmenler, silolar ve binaların yıkımı için 8 dünya devi firmadan teklif alındı. İşi bize verdiler. Bu çok zor bir projeydi, çünkü silo yıkmak en zorudur. Burada da tam istediğimiz gibi sonuçlandırdık. Şimdi Rusya'nın çeşitli bölgelerindeki benzer siloların yıkımı için de çağrı yapıyorlar.
ABD'de 42 yıldır sadece patlayıcı ile bina yıkan dev bir firma bize yurt dışı projelerinde ortaklık teklif etti. Özellikle Arap ülkeleri, Ortaasya ve Uzakdoğu'daki projeleri birlikte yapmayı önerdiler. Ön protokol imzaladık."
-Su altında da patlatıyor
Yapımı devan eden İzmir İstanbul Otoyolu'nun Körfez Geçişi bölümü için yapılan köprünün ayaklarının denizin 26 metre altına oturtulması projesi için de patlatma yaptıklarını dikkati çeken Güler, geçen yıl 8 aylık süreçte su altı patlatmalarını yaptıklarını söyledi.
Projeyi yürüten Japon firmanın yaptıkları işi beğendiğini anlatan Güler, "Dünyanın farklı yerlerinde yürütecekleri benzer projelerde bizi çözüm ortağı olarak yanlarında götüreceklerini ifade ettiler. Bu gelişmeler paralelinde bundan sonraki dönemde yurt dışı projelerinde de büyüme hedefini önümüze koyduk" diye konuştu.
Yaptıkları patlatmalarda tüm projelendirme ve mühendisliğin Türk çalışanlar tarafından yapıldığını, malzemelerin de yerli olduğunu anlatan Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye, tüm dünyada binalar yapan müteahhitleriyle ünlü, artık kendimizi yıkarak da tanıtacağız. Bu iş bilgi birikimi ve tecrübe istiyor. Bu zamana kadar yaptığımız patlatmalarda hep istediğimiz sonuçları elde ettik. Hiçbir risk ve kaza ile karşılaşmadık. Her coğrafi duruma göre mühendislik hesaplamaları yapılıyor. Bu iş fizik, kimya ve matematiğin bir birleşimi. Bu temel bilimleri iyi biliyor ve hesaplıyor olmamız gerekiyor. Herkes, işi için 'hata affetmiyor' tanımını yapar ama bu tanım öncelikli olarak bizim mesleğimiz için yapılmalıdır. Çünkü düğmeye bastıktan sonra hatanın hiçbir şekilde geriye dönüşü yoktur.
İstanbul'a gidince herkes yapılan gökdelenleri görüp 'keşke ben de böyle bir şey yapsam' der ama biz 'bunu nasıl yıkacağız' diye bakıyoruz.
Türkiye'di bina patlatma konusunda çok büyük bir pazar yok. Çünkü bir binayı patlatarak yıkmanız için binanın en az 13-14 katlı olması gerekir. Yoksa patlatmanın maliyeti klasik yöntemle yıkmanın maliyetini aşar."