Erzurum Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen "Son On Yılda Türkiye'de Para ve Sermaye Piyasalarındaki Gelişmeler" sempozyumuna Ertaş ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Birol Aydemir katıldı.
Ertaş, üniversitenin konferans salonunda gerçekleştirilen sempozyumda, her ülkenin daha fazla büyümek istediğini, büyümenin de ekmek, iş, istihdam demek, daha fazla ihracat demek olduğunu ifade etti.
Çin'in dünyanın en büyük ekonomisi olduğuna değinen Ertaş, Türkiye'nin son on yılda yüzde 5 oranında büyüdüğünü ve dünyadaki büyüme ortalamasından yaklaşık yüzde 50 daha iyi olduğunu, Çin'in de yarısı kadar büyüdüğünü söyledi.
Ertaş, Türkiye'nin enerji bağımlısı bir ülke olduğunu belirterek, "Dışarıdan her yıl yaklaşık 60 milyarlık dolarlık enerji ithalatımız var. Enerji fiyatları, Türkiye ekonomisini çok yakından ilgilendiriyor" ifadelerini kullandı.
AB'nin son 50 yılın büyük krizini yaşadığını dile getiren Ertaş, "Türkiye'nin gelecekte, Avrupa Birliği ve gelişmiş ekonomilerden daha hızlı büyüyeceği, uluslararası para kuruluşu IMF tarafından raporlandırılmış durumda. Dolasıyla önümüzdeki günlere de olumlu bakıyoruz. Kişi başına düşen gelir, ekonomi büyüdüğü zaman daha büyüyecektir. Önümüzde almamız gereken mesafe var. Türkiye'nin büyümesinin daha da artırılması gerekiyor" diye konuştu.
- "Türkiye, dünya ekonomisinin şekillendirildiği platformlara başkanlık yapabilen duruma geldi"
Türkiye'nin önümüzdeki sene G-20 ülkelerinin başkanlığını üstleneceğinin altını çizen Ertaş, şöyle devam etti:
"Bu son derece önemli. G-20 ülkeleri, dünyanın en büyük 20 ülkesinin bir araya geldiği topluluk. Önümüzdeki sene başkanlığını Türkiye üstlenecek. Burada, dünyada uygulanacak ekonomi politikalarının şekillendiği, krizlerin önlenmesine yönelik tedbirlerin tartışıldığı bir platform. Dolasıyla Türkiye artık dünya ekonomisinin şekillendirildiği platformlara başkanlık yapabilen, bir ülke durumuna geldi."
Ertaş, Türkiye'nin tasarruf karnesinin düşük olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye son on yılda tüketmeyi çok benimsedi. Çok fazla tüketiyoruz. Hepimizin cebinde son model telefonlar, hepimizin evinde birden fazla ithal televizyonlar, CD'ler, elektronik araçlar. Dolasıyla biraz daha 'harca, kazan, öde' yerine 'kazan, sonra harca' yaklaşımını benimsememiz gerekiyor. Eğer siz tasarruf yapmazsanız, yatırımlara ayıracak kaynağınız olmuyor. Türkiye, tasarrufu daha fazla yapması gerekiyor. Eğer tasarruf yapmazsanız, işsizlik problemiyle ve cari açıkla karşı karşıya kalıyoruz. Daha az tüketelim, daha çok tasarruf yapalım. Her alanda tasarruf yapalım. İsrafın yasak olduğunu, haram olduğunu hepimiz biliyoruz."
Ertaş, işsizlik oranının biraz daha aşağılara çekilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Özellikle Avrupa'da, gelişmiş ekonomilerde, işsizlik çok ciddi problem. Üniversitelerden mezun olanların yüzde 50'si, bugün Yunanistan'da, İspanya'da, İrlanda'da işsizler. Toplam nüfusun da yüzde 27'si işsiz. Bizim işsiz kalmamamız için daha çok tasarruf ve yatırımlar yapmamız gerekiyor" dedi.
Enflasyonun bütün kötülüklerin anası olduğunu anlatan Ertaş, Türkiye'nin bu konuda önemli bir başarıyı gerçekleştirdiğini vurguladı.
- "BDDK olmasaydı, son krizde Türkiye'nin ayakta olması mümkün değildi"
TÜİK Başkanı Aydemir de sadece sermaye piyasasını değil, Türkiye'nin cari açığını da konuştuklarını belirterek, uygulanan iktisat politikaları ve gelinen noktaya değindi.
Türkiye'nin kamuda tasarruf etmediğini söyleyen Aydemir, şunları kaydetti:
"Krizleri yendik. Krizler öğretici oluyor. Dünyadaki bütün ülkelerdeki temel yapısal reformlar krizlerle yapılıyor. Kriz olmadan kolay kolay hiçbir ülkede reform yapılmaz. Krizler bu açıdan aslında hep kötü değildir, aslında bir fırsattır. Yapısal reformlar için bir fırsattır. Biz bu fırsatı çok iyi değerlendirdik. Biz 2001 krizinden sonra ciddi yapısal reformlara başladık. BDDK'nın oluşturulması bence o dönemde yapılan en önemli reformdan biriydi. Bunun getirisini 2008 yılında gördüğümüz krizde çok iyi gördük. Eğer BDDK olmasaydı, son krizde Türkiye'nin ayakta olması mümkün değildi. Çünkü BDDK, bankacılık sektöründe sağladığı disiplinle bu krizde bizim yara almamızı önledi."
BDDK Başkanı Öztekin ise GSYH gelişimi hakkında bilgi vererek, bankacılık sektörünün önemli bir istihdam kaynağı olduğunu, bu sektörde ciddi gelişmeler yaşandığını ifade etti.
Finans sektörünün karakteristiğinden de bahseden Öztekin, "Finansal sektör, ülkenin ekonomisi için çok önemlidir. Bu sektörler ne kadar sağlıklı olursa ekonomimiz de o kadar sağlıklı olacaktır. 2001 yılında çok ciddi bir bankacılık krizinden geçtik. Türkiye'de 20'nin üzerinde bankanın sektörün dışına çıktığını gördük. Alınan tedbirlerle gerçekten sektörümüz oldukça olumlu gelişmeler kaydetti" diye konuştu.