Kılıçdaroğlu, Halk TV'de yayımlanan, "Halk Arenası" programında açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Gençleri daha fazla parti yönetiminde yer almaya çağıran Kılıçdaroğlu, gençleri takip ettiklerini ve bildirilerinde onların dilini kullandıklarını söyledi.
Milletvekili adaylarını belirlerken ön seçim yapıp yapmayacağı yönündeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, tüzüklerinde bununla ilgili düzenleme yapıldığını ve genel seçimlerde önemli ölçüde ön seçim yapacaklarını bildirdi.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin yerel seçimlerde merkez sağa bir açılım yapıp, yapmadığı yönündeki soruyu yanıtlarken de şunları söyledi:
"Partinin sağa kaydığı yönünde bazı eleştiriler var. Bizim sağa sola falan kaydığımız yok. Bizim programımız var. Biz sosyal demokrat bir partiyiz. Emekten yana, yoksuldan yana bir partiyiz. Adaleti, örgütü, kadın erkek eşitliğini savunuyoruz, yönümüz çağdaşlığa, uygarlığa dönük bir parti. Bizimle kim gelmek isterse biz yolumuza devam ederiz. Biz 'sağa kaydık' diye bir eleştiriyi doğrusunu isterseniz anlamakta zorluk çektiğimi ifade edeyim. Merkez sağdan bize gelenler var, gelecekler tabii niye gelmesinler. Biz kapılarımızı kapayacak mıyız? Hayır efendim, biz herkese açacağız kucağımızı. Yeter ki bizim ilkelerimizi, programlarımızı benimsesinler. Benim kalkıp da partiye yeni bir kimlik uydurmak gibi bir şeyim yok, yetkim de yok zaten. Partinin tüzüğü, programı var, ilkeleri var. Bunları savunuruz. Bunları hatta bazen yetersiz görüp, genişletmek, çağa uydurmak isteriz. Nitekim bir grup arkadaşımız parti programını güncelleştirmeye çalışıyor, dünya değişiyor, dengeler değişiyor. Bizim de değişmemiz lazım. Bizim 'sağa kayma', doğrusunu isterseniz bilmiyorum. Hangi gerekçeyle eğer merkez sağdan gelenler, aday gösterdik o nedenle diyorlarsa hayır o bir gerekçe değildir."
-Cemaat, CHP ilişkisi-
Kılıçdaroğlu, "Cemaatle iş birliği yapıldı mı bu iddialar ne kadar doğru?" yönündeki soru üzerine ABD'ye yaptığı ziyarete atıfta bulundu.
Orada değişik çevrelerden görüşme talepleri geldiğini ve kendisinin de bazı düşünce kuruluşlarında konuşmalar yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Cemaate yakın olduğu söylenen Türklerin oluşturduğu bir grup daha vardı. Onlar da bizi davet ettiler, bir sabah kahvaltısına. Ona da gittik. Cemaate yakın olduğu söylendi, bizim vatandaşlarımız niye gitmeyelim? Oraya gittik, kahvaltımızı yaptık, CHP'yi anlattım onlara... Herkes de dinledi. Bundan sonra bizim cemaatle iç içe olduğumuz yönünde bir söylem gelişti. Niye gelişti ben de bilmiyorum. Bizim özel pazarlıklar yapmamız ya da bir araya gelmemiz söz konusu değil. Bu 17 Aralık operasyonundan sonra Erdoğan, yolsuzluklarını kapatmak için özel bir düşman yaratması gerekiyordu. O düşmanı yarattı. Cemaat işte, paralel bir devlet oluşturdu, 'ben bunların inine gireceğim' falan. Ben şunu söyledim: Devletin içinde paralel bir devlet olmaz, paralel devlet varsa önce şuna bakacağız: o devleti kim yarattı. Herhalde biz değil, iktidarda değiliz. O zaman paralel devleti sen yarattın. Çıktın sen 'siz ne istediniz de biz vermedik' dedi. Onların her istediğini verdiysen önce çık şu milletin önüne neleri verdiklerini açıkla."
"Ben şundan kesinlikle eminim: Yolsuzluklar konusunda bir paralel devlet var, baş aktörü, bakanları, bürokratları var. Yüz de yüz belgeli" diyen Kılıçdaroğlu, "Böyle bir yapılanma şu anda fezlekesi Meclis'te sadece baş aktörü için fezleke gelmedi. Onun için de yürekli bir savcı arıyoruz. O da yazacak fezlekesini, 30 milyon avronun nerelere gittiğini biz bileceğiz, hakkımız var. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını soracağız" ifadesini kullandı.
-"Biz halkın yanındayız"-
Kılıçdaroğlu, bir paralel devlet varsa bununla hukuk kuralları içinde mücadele edilmesi gerektiğini de söyledi.
"Cemaat size yerel seçimlerde aday empoze etti mi" sorusunun yöneltilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Hayır efendim, niye aday empoze etsin? Bizim 5 kişilik komisyonumuz var, Parti Meclisi'miz var. Kararı onlar verirler. Biz gidip de 'şu empoze etti, onun için biz bunu getirdik' dersek zaten Parti Meclisi'miz ayağa kalkar. Bunların tamamı CHP ile cemaati yan yana koyup, ikisini düşman ilan etmek için Erdoğan bir strateji geliştirdi, bazıları da buna takıldı. Biz söyledik: 'cemaatle bir bağlantımız yok.' Cemaati nasıl gördüğümüz söylendi, şunu söyledim: Herkesin inancına saygılıyız ama inancın devlet işleriyle karıştırılmasını doğru bulmayız. Cemaat olsa da olmasa da aynı şeyleri söylüyoruz. Düne kadar 'bunlar cemaatlere karşı, dine karşı, şuna buna karşı' diyenler şimdi plağı ters çevirdiler, 'bunlar şu cemaatin yanında.' Biz kimsenin yanında değiliz, birisinin yanındaysak halkın, mazlumun yanındayız ama zalimin de karşısındayız."
Adana'da MİT'e ait tırların durdurulması soruşturmasının hatırlatılarak tutuklu polisler hakkında tahliye kararı veren hakim hakkındaki Başbakanın açıklamaları ve söz konusu hakimin bugün yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Hakimin açıklamalarını doğru bulduğunu" belirtti.
Bir hakimin vicdanıyla karar vermesi gerektiğinin üzerinde duran Kılıçdaroğlu, "Siz bilmediğiniz, tanımadığınız kişi hakkında ağır bir suçlamada bulunuyorsunuz. Suçlayan kim? Başbakan? Bu kadar ağır bir suçlamayı nasıl yaparsınız?" diye konuştu.
Hakimin hedef gösterildiği yönündeki bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Kalksa birisi vursa ne olacak" dedi.
Türkiye'nin iyi yönetilmediğini artık herkesin bilmesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, güvenlik toplantısının yasa dışı dinlenilmesine değindi.
Devletin sırlarının rahatlıkla dinlenildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Siz suçluyu nerede arayacaksınız? Kendi içinizde arayacaksınız. Dört kişi konuşuyor. Sayın Cumhurbaşkanı 'dinlemeler içeriden yapılmış' dedi. Başka ne suçlu arayacaksınız. O dört kişiden birisi. Devletin en mahrem bilgileri bu şekilde dinlenmez, bu olmaz. 'Biz safmışız' diyor, bir ülkeyi saf adam yönetir mi?"
Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de Anayasa Mahkemesinin HSYK düzenlemesiyle ilgili bazı önemli maddeleri iptal ettiğini hatırlattı.
Söz konusu yasanın anayasaya aykırı olduğunu herkesin bildiğini değerlendiren Kılıçdaroğlu, iptalden sonra yüksek mahkemenin olağanüstü ağır bir suçlamayla karşı karşıya kaldığını savundu.
Yargı kararlarının eleştirilebileceğini belirten Kılıçdaroğlu, ancak bunun bir ölçüsü olması gerektiğini dile getirdi.
-"Faili meçhul devlet ayıbıdır"-
Kılıçdaroğlu, yeni MİT yasasına ilişkin bir soruya, "Türkiye bir istihbarat, muhaberat devletine dönüştürülmek isteniyor. Bütün istihbarat örgütleri hukuk içinde çalışırlar, hukuka aykırı bir işlem olduğu zaman onun hesabını sorarlar, kuralı budur" yanıtını verdi.
"Yeşil" kod Mahmut Yıldırım'ın birçok insanı öldürdüğünü savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"8 kez faili meçhul cinayetler araştırılsın diye önerge verdik. AKP'lilerin oylarıyla da 8 kez reddedildi. Faili meçhul bir devlet ayıbıdır. Tuttunuz en yetenekli insanlarınızı 'casus' diye içeri attınız, kendi insanlarınızı içeri attınız elde bilgi, bulgu yokken. Balyoz, Ergenekon davaları tamamı çöktü. Bu MİT yasasından sonra yeni Yeşiller ortaya çıkacak ortaya. Bu yasayla beraber ben yabancı sermayenin Türkiye'ye geleceğinden endişe duymaya başladım. Bütün bilgileri MİT alabiliyor, olmaz. Hukuk devletinin temel kuralı şudur: Yönetenler artı onların yönettiği kurumlar hesap verirler. Hesap vermeyecek bir istihbarat örgütü yaratıyorsunuz. Hukuk devletine aykırıdır bu."
Kılıçdaroğlu, MİT yasasıyla birlikte, Uludere olayıyla ilgili ileride yeni belge ve bilgiler çıksa dahi asla yeni bir soruşturma yapılamayacağını iddia etti.
Hukuka bu kadar aykırı olan bir düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götürmenin görevleri olduğunu ifade eden Kı, "Ya hukuk devletini savunacağız, ya totaliter devleti savunacağız. Biz hukuk devletinden yanayız" dedi.
-"Davalar yeniden görülmeli"-
"Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'la ilgili olarak infazın kesinleşmesi doğrultusunda karar alındı. Aziz Yıldırım adil yargılanma talebinde bulunuyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, özel yetkili mahkemelerin sağlıklı işleyen bir demokraside olamayacağını kaydetti.
Özel yetkili mahkemelerin adalet dağıtmadığı görüldüğü için kaldırıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Madem ki onları kaldırdınız, orada görülen davalar madem ki adaletsizlik üretti, pek çok masum insanlar hapse girdi Ergenekondu, Balyozdu, İzmir'deki casusluk olayıydı... Ve pek çok masum insan hala hapiste... Bu mahkemelerin davaları yeniden görüşmesi lazım. Aynı şey Sayın Yıldırım için de geçerlidir. Bağımsız, adalet dağıtan mahkemelerde yargılanmalı. Adaletin olmadığı toplumların yaşama şansı sıfırdır. Adalet bozulduğu zaman, adaletle ilgili duygular sarsıldığı zaman toplumda derin yaralar açılmış olur. O zaman herkes kendisi adalet aramaya başlar. O da toplumu başka bir yere götürür. İktidara göre adalet olmaz. Vicdana, hukuka göre olması lazım adalet."
-"İsim telaffuz etmek doğru değil"-
"Cumhurbaşkanlığı konusunda CHP'nin bakış açısını daha bir netleştirmesi bekleniyor. CHP neden devrede değil. MHP ile bir ortak aday mı belirleyecek" sorusunu, Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:
"Bu konu daha erken. İsim telaffuz etmek doğru değil. Çünkü bugünden herhangi bir ismin deklare edilmesi onun yıpranmasına yol açabilir. Zamanı geldiği zaman oturulur, konuşulur ki kendi aramızda konuşuyoruz. Belli isimleri de kendi aramızda zaman zaman telaffuz ediyoruz ama süreci dikkatle götürmek gerekiyor. Heyecanla hemen öne atılıp isimleri dile getirmek doğru değil.
Herkesi kucaklayan, saygın, toplumun 'evet bu benim cumhurbaşkanım olabilir' diyebileceği bir aday bulmamız gerekiyor. Böyle bir adayla çıktığımız zaman da eminim toplumun her kesiminden destek alıp cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturabilecek bir adayı biz toplumun önüne getireceğiz. Buna inanıyorum. Diğer siyasi partilerle görüşmeler olur mu? Olur tabii. Sonuçta cumhurbaşkanı CHP'nin veya bir başka partinin cumhurbaşkanı olmayacak. Bütün yurttaşların cumhurbaşkanı olacak. Siyaset aynı zamanda bir uzlaşma sanatıdır. Oturulur, belli bir isim konusunda uzlaşılırsa niçin olmasın? Biz kapalı değiliz bu konuda."
(Bitti)