Dolar

34,8957

Euro

36,7264

Altın

3.010,52

Bist

10.058,63

Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu (3)

Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu (3)

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-18 18:29:48

Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu (3)
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvurunun dilekçesinde, "Müvekillim Sayın Başbakan'ın Anayasamızın metnine dahil olan başlangıç kısmındaki 'hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürme hakkı ihlal edilmiştir" denildi.

Başbakan Erdoğan hakkında bir örgüt faaliyeti kapsamında usulsüz iletişimin tespitlerinin amacının hükümeti yıkmak olduğu belirtilen dilekçede, usulsüz yöntemlerle yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi kayda alınması, sahte ve montajlarla yeni ses kasetleri oluşturulmasının Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri gereğince suç oluşturduğu belirtildi.

Usulsüz dinlemelerle elde edilen ses havuzundaki konuşmalardan montaj ve/veya taklit yoluyla oluşturulan bu sahte konuşma kayıtlarının sosyal medyada yayılmak suretiyle bir kamuoyu oluşturulmak istendiği ifade edilen dilekçede, hükümeti devirmek için sayılan fiilleri işleyen şüpheliler hakkında şikayette bulunulduğu hatırlatıldı.

Başbakan Erdoğan'ın Anayasanın başlangıç kısmındaki, "Hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürme" hakkının ihlal edildiği de vurgulanan dilekçede, şunlar ifade edildi:

"Başbakan'a yapılmış ve ağırlığı günden güne artar şekilde halen devam etmekte olan, insan onurunu ayaklar altına alır mahiyetteki saldırılarla ilgili Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen 19 Mart 2014, 28 Mart 2014 ve 15 Nisan 2014 tarihli kararlarının, TİB'in 16 Nisan 2014 tarihli yazısında da görüleceği üzere, halen infaz edilememesi durumu karşısında, ilgili Anayasa hükümleri yanında, sadece insan onurunun korunmasına ilişkin Anayasal ilke ve yükümlülük çerçevesinde bile Sayın Mahkemenizin gerekli tedbir ve kararları ivedilikle alması zaruretini getirdiğine şüphe bulunmamaktadır.

İnternet ortamının kendine has özelliği nedeniyle bu saldırıların daha geniş kit­lelere yayılması ve başkalarıyla paylaşımı daha kolay ve hızlı olması nedeniyle, Başbakanın kişilik haklarını ve insan onurunu ortadan kaldırır mahiyetteki haksız saldırıların, telafisi güç veya imkansız zararlara yol açtığını ve bu zararların an be an arttığını, bu itibarla Sayın Mahkemenizin ivedilikle buna son verir nitelikte bir karar almasının da Anayasal bir zorunluluk olduğunu belirtmekte zaruret bulunmaktadır."

-"Emredici düzenlemeyle korunan kişilik hakkı ihlal edildi"

Dilekçede, Başbakan Erdoğan'ın Anayasa'nın 12. maddesinde yer alan "Herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilemez, vazgeçilemez temel hak hürriyetlere sahip olduğuna ilişkin emredici düzenleme ile korunan kişilik hakkının" da ihlal edildiği aktarıldı.

Erdoğan'a yapılan telafisi güç ve imkansız zararlara yol açan, insan onurunu ayaklar altına alana saldırılar ve bu saldırıların durdurulması için verilen Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 19 Mart 2014 tarihli kararın halen infaz edilmediği belirtilen dilekçede, "Bu durum karşısında, Anayasamızın 12. maddesinde düzenlenmiş bulunan kişilik haklarının ihlal edildiği, bu hakların neredeyse bütünüyle ortadan kaldırıldığı gerçeği karşısında, somut durumun belirtilen Anayasal hükmü ihlal ettiğine ve Sayın Mahkemeniz tarafından bu durumu ortadan kaldırıcı karar ve tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiğine şüphe bulunmamaktadır" denildi.

Dilekçede, "Müvekkilim Sayın Başbakan'a yapılan haksız saldırı ile Anayasa'nın 14. maddesinde ifade edilen 'Anayasa hükümlerinden hiçbiri, devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz' şeklindeki emredici hükmü ihlal edilmiştir" ifadesi kullanıldı.

"Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması" başlıklı Anayasanın 14. maddesinde ifade edilen emredici kuralın, temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasıyla ilgili çizilmiş sınırların, kesin ve hayati önemde olduğuna şüphe bulunmadığı belirtilen dilekçede, söz konusu hüküm incelendiğinde, Anayasada mevcut hiçbir hak ve hükmün, devlete veya kişilere, anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesine imkan tanıyacak şekilde kullanılmasına müsaade edilmeyeceğini, hiçbir anayasal hükmün bu şekilde yorumlanamayacağını, çok kesin ve son derece net bir şekilde hüküm altına aldığı vurgulandı.

Bu emredici ve kesin düzenlemeden hareketle, Başbakan'a yapılan ve kişilik haklarını, insan onurunu adeta ortadan kaldırıp yok eden eylem ve işlemlerin, "düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti", "düşünce ve kanaati (görüşü) açıklama ve yayma", buna bağlı olarak "haber veya görüş alma ve verme" özgürlüğü yahut kişilik haklarını ve insan onurunu yok eder mahiyetteki hukuka aykırı saldırlar için kullanılan mecra, site ve platformların basın yayın organları olmadığına ve somut saldırıların basın hürriyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğine hiçbir şüphe bulunmadığı bildirildi.

Dilekçede, "Konunun basın hürriyeti çerçevesinde ele alınması durumunda dahi, Anayasa'nın 14. maddesindeki hükmün, somut saldırı ve hukuka aykırılığın mahiyeti dikkate alındığında, kişilik haklarını ve tüm Anayasal hakların temelini teşkil eden insan onurunu ortadan kaldırır niteliği ve yaygınlığı hususları dikkate alındığında, mezkur mahkeme kararının infazının sağlamasına yönelik kararın ivedilikle verilmesinin, Sayın Mahkemenizin ve saygıdeğer üyelerinin korumaya yeminli olduğu Anayasamızın ve ilkelerinin korunması için atılacak önemli adım olacağına şüphe bulunmamaktadır" ifadesine yer verildi.

Başbakan Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1. maddesinde ve Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen "maddi ve manevi varlığının korunması" hakkının ihlal edildiği belirtilen dilekçede, Anayasanın ilgili maddelerinde düzenlenen kişilik haklarına ilişkin hükümlere yer verildi.

Devletin, insanın kişiliğini koruyabilmek ve geliştirebilmek amacıyla hem kendinden hem de üçüncü kişilerden kaynaklanan ve Anayasal düzen içinde dayanağı olmayan müdahaleleri engellemesi gerektiğinin altı çizilen dilekçede, demokratik bir düzende devlete düşen görevin, kişinin hürriyetlerini garanti altına almak ve onuruna saygı göstermek olduğu vurgulandı.

Suç isnadı içeren ve hakaret teşkil eden yersiz ifadeler kullanılarak hazırlanan videolar ile Başbakan'ın onuruna saldırıda bulunulduğu belirtilen dilekçede, "Türkiye Cumhuriyeti'nde Başbakan olarak halkına hizmet eden müvekkilimle ilgili onur kırıcı ifadeler kullanılmıştır. Manevi varlığına yapılan bu saldırının sonlandırılması talebiyle yapılan başvuru sonucu alınan kararın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından uygulanamaması, uluslararası belgeler ve Anayasayla güvence altına alınan temel insan hakları ile ilgili devlet korumasının gerçekleştirilmediği anlamına gelmektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.

(Sürecek)

SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara