DİSK Genel Merkezi'nde "1 Mayıs Komitesi" tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Çerkezoğlu, dün İstanbul Valiliği'nde yaptıkları görüşmede Taksim Meydanı'nın miting alanı olmadığı, yeni bir modele geçildiği, mitinglerin Yenikapı ve Maltepe'de yapılabileceğinin söylendiğini anlattı.
Çerkezoğlu, 1 Mayıs'ın herhangi miting olmadığını dile getirerek, "1 Mayıs bir miting değil, bir anma, bayramdır. İşçi sınıfının tüm dünya da kutladığı birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Miting kapsamında değerlendirilerek, 'miting alanı burasıdır' diye gösterilecek gün değildir. Taksim'in bizim için önemi vardır. Bizim açımızdan simgedir. Taksim'in yasaklı olduğu onca süreci yaşadık. Ardından 2010, 2011 ve 2012'de hiçbir sorun yaşamadan, dünyanın en büyük 1 Mayıslarını Taksim Meydanı'nda gerçekleştirdik. Alan tartışması, bizim açımızdan 2010'da bitmiş bir tartışmadır. 1 Mayıs alanı, İstanbul'da Taksim'dir ve bunun simgesel bir anlamı vardır. Anma, olayın olduğu yerde yapılır. 'Başka yerde miting yapın' demek, bizim açımızdan anlamlı bir gerekçe değil" diye konuştu.
- Kaboğlu: "Kararın uygulanması zorunluluğu vardır"
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da AİHM'in 22 Kasım 2012'de, İstanbul'da Taksim merkezli 1 Mayıs kutlamalarına karşı kamu otoritelerin aldığı önlemler ve müdahalelere ilişkin verdiği karara göre, 1 Mayıs'taki müdahalelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin toplantı ve örgütlenme özgürlüğü düzenleyen 11. maddesine aykırı olduğunun belirlendiğini söyledi.
Kararın Taksim Meydanı'nın sembolik bir meydan olmadığı ortaya koyduğunu belirten Kaboğlu, kararla, Taksim Meydanı'nın 1 Mayıs kutlamaları için toplum hafızasında ve sendikalar açısından önemli bir yeri olduğunun ve bu alanın 1 Mayıs alanı olarak kabul edilmesi gerektiğinin belirlendiğini anlattı.
Kaboğlu, AİHM'in ifade özgürlüğünün kullanılacağı yeri seçmenin de hak kapsamında olduğunu tespit ettiğini, hükümetin görevinin bu hakkın kullanımını güvence altına almak olduğuna hükmettiğini ifade etti.
AİHM kararıyla ilk defa bir meydanın ulusal üstü hukuk alanında bir hakkın temel unsuru olarak kabul edildiğini dile getiren Kaboğlu, şunları kaydetti:
"Bu kararla Taksim Meydanı 1 Mayıs kutlamalarının İstanbul'daki adresi olarak tescillendi ve ilk kez bir meydan insan hakları Avrupa sisteminde bir özne olarak yer aldı. Kararla Taksim Meydanı'nda 1 Mayıs kutlamalarını sağlamak hükümetin görev ve yükümlülüğü haline geldi. Taksim Meydanı'nın sadece sembolik bir meydan olmadığını, Türkiye'de emekçiler bakımından bir bellek hakkı, bir hafıza niteliği taşıdığını da tescil etmiş bulunuyor. Emekçilerin 1 Mayıs meydanı olarak Taksim Meydanı uluslararası hukuk tarihine geçmiştir. Kararın uygulanması zorunluluğu vardır. 1 Mayıs'ı Taksim Meydanı'na kutlamasını sağlamanın hükümetin görevi olmuştur. Hükümet bu karara itiraz etmediğinden, uyacağı yönünde irade beyan etmiştir. Karar kesinleşmiştir. Hükümete düşen görev, Taksim Meydanı'nı 1 Mayıs kutlamalarına açık tutmak ve hazır hale getirmektir."
- "Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi konuyu izliyor"
Hükümetin 1 Mayıs'ı tatil günü kabul ettiğini ve çalışanları rahatsız eden bir gösteri günü olmaktan da çıkardığını ifade eden Kaboğlu, geçen yıl meydanın kapatılmasının başlıca nedeni olarak gösterilen inşaat alanı sorunu ve güvenlik riskinin de ortadan kalktığını bildirdi.
Anayasa'da 2001'de yapılan değişiklikle mülki idare amirlerine tanınan güzergah belirme yetkisinin kaldırıldığını aktaran Kaboğlu, bu nedenle 1 Mayıs toplantısının başka yerde yapılması yönündeki açıklamaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürdü.
Kaboğlu, AİHM kararına uyulmaması durumunda Türkiye'nin uluslararası alanda bir takım ciddi hukuki sorunlarla karşılaşabileceğini savunarak, "Özellikle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin konuyu izlediğini, bu şekilde Avrupa mahkemesi kararına meydan okumanın Türkiye'yi Avrupa Konseyi'nin dışına itme noktasına kadar götürebileceğini belirtmek isterim. Karar, Türkiye için bütün zamanlar açısından geçerli bir karardır" şeklinde konuştu.