ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zuhal Akyürek, AA muhabirine, Türkiye'nin de 6 Avrupa ülkesiyle ortağı olduğu "EUMETSAT Satellite Application Facility on Support to Operational Hydrology and Water Management" isimli projeye ilişkin bilgi verdi.
Akyürek, Türkiye'den ODTÜ'nün ortağı olduğu ve Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün öncülüğünde yürütülen projede, İtalya, Avusturya, Romanya, Belçika, Slovokya, Finlandiya'dan üniversiteler ve araştırma merkezlerinin, Avrupa kıtasındaki "toprak nemini", "yağmuru" ve "kar kaplı alanları" uydu görütüleri kullanarak incelediğini ifade etti.
Proje kapsamında ODTÜ'de, Avrupa ve ABD uydularından gelen görüntüleri algoritmalar yardımıyla kullanarak günlük olarak karla kaplı alanları ve bunlara karşılık gelen karsuyu eşdeğerini hesaplamaya çalıştıklarını bildiren Akyürek, "Projenin önemi büyük. Çünkü kar bankadaki para. Su kaynağı da bir ülkenin zenginlik ölçülerinden biri" diye konuştu.
Türkiye'de ortalama yüksekliğin bin metre olduğuna işaret eden Akyürek, özellikle yüksek kotlarda ve Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki kar yağışının gerek barajlardaki enerji üretimi açısından gerekse su tüketimi ve sulama suyu ihtiyacının karşılanması açısından önemli olduğunu söyledi.
Proje ortaklardan Finlandiya'da enerji piyasasının, karla kaplı alanlar ve diğer su potansiyelini oluşturan hesaplamalarla belirlendiğini dile getiren Akyürek, Türkiye'de de yavaş yavaş bu sistemin oluşturulmaya çalışıldığını kaydetti.
-Kar erimeleri de erken başladı
Akyürek, 2000'den bu yana yürüttükleri çalışmalarda, Türkiye'nin bu yıl yaşanan kuraklığa benzer bir kuraklığı 2007, 2008 ve 2009 yıllarında da yaşadığını tespit ettiklerini, bu verilerden yola çıkarak, altı, yedi yılda bir tekrar eden bir kuraklık döngüsünün ortaya çıktığını bildirdi.
Prof. Dr. Akyürek, "Şu anda 'kuraklık var' deniyor. Gerçekten de var. Son yıllara baktığımızda Doğu Anadolu Bölgesi'nde çalıştığımız alanlarda, ortalama kar derinliklerini 15 ve 28 santimetre olarak tespit ettik. Kurak geçen 2009'da ise 9 santimetrelik kar derinliği gözlemlemiştik. Ancak bu yılki verilerde ocak ayında kar kalınlıkları ortalama 4,77 santimetre olarak ölçüldü. Ocak ve şubat aylarında da istenen kar yağmadığı için geçen yılların ortalamasını bu yıl tutturmak mümkün olmadı" dedi.
Karla kaplı alanlarda da bir azalma olduğunu vurgulayan Akyürek, "Uydudan aldığımız verilere göre, bu sene karla kaplı alanlarda geçen yıllara oranla yüzde 50 daha az olduğunu gördük" diye konuştu.
İklim değişikliği açısından bakıldığında, Türkiye'de kar erimelerinin de erken başladığına dikkati çeken Akyürek, şöyle devam etti:
"Türkiye'de yaşanan bu sorun, Türkiye'nin bulunduğu enlemlerdeki ülkelerde de görülüyor. Son yıllarda bu enlemlerdeki ülkelerde karın 15-20 gün öncesinde havanın erken ısınmayla erken erimeye başladığı tespit edildi. Yani karın erken erimeye başlaması ve daha kısa sürede erimesi önemli ve yeni bir bilgi olarak karşımıza çıkıyor. İklim değişikliğinin etkisiyle daha erken eriyen kar, özellikle Avrupa ülkeleri için önemli bir gösterge. Çünkü, kar kaplı alanlar, suyun akımını da belirliyor, bu bilgilerle de baraj doluluk oranları hesaplanıyor ve enerji birim fiyatları da bu bilgilerle oluşturuluyor. Bu ülkelerde, çabuk eriyen karın depolanması için ayrı stratejiler geliştiriliyor.Nispeten daha erken eriyen karın depolanması için ülkemizde de ayrı stratejilerin geliştirilmesi gerekiyor."