Reedie, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sert yaptırımlar içeren ve 2015 yılında uygulanmaya başlayacak WADA 2015 Kodu ile ilgili, "Yeni yaptırımlar sayesinde ilk kez doping yapıldığında verilecek 4 yıllık ceza, mücadelemizi daha somut hale getirebilmek için uygulanacaktır. Sporcuların olimpiyat oyunlarına katılmasını önlemek gibi bir amacımız yok. Cezaların ağır olması, sporcuları dopingten uzak tutmak için alınmış caydırıcı özellik taşıyan bir önlemdir. Bu kararı alırken, sporcular dahil herkesin desteğini aldık" ifadelerini kullandı.
- "Hapis cezasının mantıklı olduğuna inanmıyorum"
Son yıllarda doping kullanımının artışı nedeniyle gündeme gelen hapis cezasına ise sıcak bakmadığını belirten "Sir" unvanlı Craig Reedie, sporculara bu tür bir yaptırım uygulanmasının mantıklı olmayacağını savundu.
Spor faaliyetlerindeki doping kullanımının, ceza hukukunda uygulanan yaptırımları kapsamayacağını vurgulayan Reedie, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Doping yapan sporcuların hapis cezası gibi ağır yaptırımlara maruz kalmasının mantıklı olduğuna inanmıyorum. Sporcuların bu nedenle hapse girmesine sıcak bakmıyorum. Tabii ki insanlar bazı kötü davranışları yüzünden yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. Burada konu, ceza hukuku ile spordaki yaptırımları birbirinden ayrı tutmaktır. Kişilerin spor dışında bazı kuralları çiğnemesi durumunda ceza hukuku devreye girebilir. Ancak spor faaliyetlerinde yapılan ihlaller, ceza hukukunun işlemesini gerektirmez."
- "Biyolojik pasaport kullanılan sporların sayısı artıyor"
Biyolojik pasaport uygulamasının her geçen gün daha fazla sporda kullanılmaya başlandığını ifade eden Craig Reedie, "Sporcuların doping kontrollerini düzenli hale getirme amacıyla bu yöntemi hayata geçirdik. Onları sağlıklı tutarak, doping yapmaktan uzak durmalarını sağlamak istiyoruz. Bu sistemle dopinge karşı daha etkili bir mücadele başlattık. Birçok spor dalında da biyolojik pasaport uygulamasının verimli bir şekilde kullanılabildiğini görüyoruz. Biyolojik pasaportu, sporcuların biyolojik değerlerinin kaydedildiği bir bilgi bankası olarak düşünebiliriz. Normal değerlerde bir oynama olması durumunda inceleme başlatılıyor. Bu sayede doping yapılıp yapılmadığı anlaşılabiliyor" ifadelerini kullandı.
- "WADA'nın bütçesi oldukça düşük"
Reedie, futbol endüstrisindeki yüksek bütçeler hesaba katıldığında, WADA'nın bütçesinin oldukça düşük olduğuna dikkati çekti.
Dopingle mücadelede daha fazla adım atılabilmesi açısından bütçenin önemli olduğunu hatırlatan Reedie, "WADA'nın bütçesi 29 milyon dolara düşmüş durumda. Özellikle futbol endüstrisindeki yüksek bütçeler göz önüne alındığında, WADA'nın dopingle mücadeledeki bütçesinin ne kadar kısıtlı olduğu ortaya çıkıyor. Türkiye'yi göz önüne alırsak, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi büyük takımlar, WADA'ya oranla çok yüksek bütçelere sahip. Bütçemizin yüksek olması dopingle mücadelede daha etkin rol oynamamız ve yeni araştırma yöntemleri geliştirmemiz için büyük öneme sahip" değerlendirmesinde bulundu.
- "Afrika'da daha etkin rol oynamalıyız"
WADA'nın Avrupa'ya oranla Afrika kıtasında yeterli etkinliği sağlayamadığını dile getiren Reedie, şu ifadeleri kullandı:
"Afrika'daki WADA laboratuvarlarının yeterli olmadığını kabul ediyorum. Avrupa'daki laboratuvarlar ile karşılaştırdığımızda sayı bunun çok altında kalıyor. Bütçemizin az olması bu konuda adım atmamıza da engel oluyor. Afrika'da hükümetlerden de yeterli desteği alamadığımız için beklediğimiz etkinliği yakalayamıyoruz. Ancak Afrika ülkelerinde üniversitelerde kurulacak enstitüler sayesinde, dopingle mücadele konusundaki duyarlılığı artırmayı planlıyoruz. Amacımız hükümetleri bu konuda adım atmaları için cesaretlendirmek."
Türkiye'nin doping merkezi akreditasyonunun iptal edilmesi konusunda ise Reedie, Türkiye'ye akreditasyonunu yeniden vermeyi istediklerini belirtti.
Sık sık karşılaştıkları doping mazeretlerinden bahseden Reedie, "Doping olduğunun farkında değildim. Kullandığım başka bir şeyin içerisinde varmış" gibi açıklamaların sporcuların en çok başvurduğu özürler olduğuna dikkati çekti.
Öte yandan 12. SportAccord Kongresi'nin gerçekleştiği Antalya Belek'teki Susesi Luxury Resort'ta Anadolu Ajansı standını da ziyaret eden Craig Reedie, ajansın almanaklarını inceleyerek, çalışmalarla ilgili beğenisini dile getirdi.