Aysal, Türk Telekom Arena'da düzenlenen ve Galatasaray TV'de canlı yayınlanan programda gazeteciler Murat Sabuncu, Ali Sirmen ve İskender Baydar'ın sorularını yanıtladı.
Yönetim olarak hedeflerinin Galatasaray'ı Avrupa'nın en büyük 10 kulübü arasına sokmak olduğunu anlatan Aysal, şöyle konuştu:
"Görevi devraldığımız andan itibaren 3 sene içinde Galatasaray'ın toplam gelirleri, 1 milyar 295 milyon lira civarında oldu. Gelirlerin artması kötü bir şey değildir. Bu, kulübün büyüdüğünü ve bizim de çalıştığımızı gösterir. Buna paralel olarak giderlerin artması da kaçınılmazdır. Buradaki görevimiz, başarı getirmek. Burada yatırımı başarıya yaparız. Başarıyı sulamamız için para kazanmamız lazım. Avrupa'daki en büyük kulüplerden bir tanesi olmak istiyoruz. Avrupa'daki 16 büyük takımdan bir tanesiyiz. Hedefimiz ilk 10'a girmek. Bunu yapabilmek için gelirleri büyütmemiz gerek. Gelirleri ve giderleri büyütmeyince, kendinizi büyütemiyorsunuz. Önemli olan borç-alacak farkının kontrol altında tutulabilmesi ve borçların artmamasıdır. Biz de bunun için uğraşıyoruz."
Başarıda süreklilik vaadinin her sene şampiyon olacakları anlamını taşımadığını anlatan sarı-kırmızılı kulübün başkanı, şu ifadeleri kullandı:
"Galatasaray'ın iki sene üst üste UEFA Şampiyonlar Ligi'nde gruplardan çıkması Türkiye tarihinde bir ilktir. İş başına geldiğimde 'başarıda süreklilik' sloganını kullandım. Başarıda süreklilik, 'her sene şampiyon olurum' demek değil. Başarıda süreklilik, her sene başarı sayılabilecek bir seviyelerde kalabilmektir. İki sene şampiyonluk, basketbolda 30 sene sonra gelen şampiyonluk... Bütün bunları topladığınızda, bu kadar kısa süre içinde bir sürekliliği yakaladığımız düşüncesindeyim ama bunu herhalde taraftarlarımız daha iyi takdir eder."
- "UEFA'nın yayın gelirlerinde çok ciddi bir dengesizlik var"
Ünal Aysal, UEFA'nın yayın gelirleri konusunda ciddi bir haksızlık olduğunu savunarak, bu haksızlığın devam etmesi durumunda yeni bir Avrupa Ligi kurmak için çalışma başlatacağını söyledi.
Yaşanan adaletsizliği gidermek için çalışmalar gerçekleştirdiklerini anlatan başkan Aysal, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz aylarda, Juventus Kulübü Başkanı Andrea Agnelli ile Londra'da bir konferansa katıldım. Orada kendisine, 'geçtiğimiz sene ikimiz de son 8 takım arasına kaldık. Sen 43 milyon avro, ben 5,5 milyon avro aldım. Burada çok büyük bir haksızlık var. UEFA sistemi zengin takımlar üzerine kurulmuştur. Burada 9 veya 10 takımı beslemek için mi varız? Bunu açıkça konuşalım' dedim. Bu sözlerime ilk reaksiyon UEFA'dan geldi. 'Başkan ne diyor? Gelsin konuşalım' şeklinde karşılık verdiler. Ondan sonra Bayern Münih'ten, 'böyle bir şey olur mu?' diye bir reaksiyon geldi."
Aysal, Türk futbolunda yaşanan 3 Temmuz sürecinin Avrupa maçlarını yayınlayan kuruluş tarafından kullanıldığını savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yayın geliri konusundaki aksaklıklar düzelmezse, 95 kulübü kendi arasında örgütleyip, UEFA'nın 2018 senesinde bitecek sözleşmesine karşılık yeni bir Avrupa Ligi kurulması için çalışacağımızı söyledim. Gerek UEFA ile gerekse yayıncı kuruluşlarla yaptığımız görüşmeler, bizi 3 Temmuz sürecine getirdi. Bu süreç yayıncı kuruluş tarafından çok iyi kullanılmış. İhaleye bir kuruluş girmiş. Başka kimse girmediği için UEFA, bir önceki ihalenin yarısına ihaleyi vermiş. Biz UEFA'ya bunda sonra bu tip olaylar olması durumunda ihaleye katılmak istediğimizi söyledik. Neticede bundan biz zarar görüyoruz. Özellikle karar verici olmak istiyoruz. İtalya ve İngiltere'deki yayıncı kuruluşlar, 150 milyon avro verirken, bizimkiler 12 milyon avro vermiş. İleriye dönük düzeltmeler için bir gayret içine girdik. İnşallah başarılı oluruz."
- "Mancini, Türk ve yabancılar tarafından çok sevilen bir antrenör"
Ünal Aysal, "Mancini'de iktidar konusunda bir problem görüyor musunuz?" şeklindeki bir soruyu şöyle cevapladı:
"Mancini'ye futbola ve sahaya karışmayacağımı ilk gün söyledim. Ne taktiğe ne tekniğe karışamam. Bu konudaki görüşlerimi söylemek dahi istemem. İzlenim olarak Mancini, Türk ve yabancılar tarafından çok sevilen bir antrenör. Mancini'ye karşı futbolcuların herhangi bir endişesi ve kırgınlığı yok. Çünkü bütün oyuncuları oynatıyor ve hepsine şans veriyor. Bu bizim için iyi mi, bu konu ayrıca sorgulanmalı. Oyuncular, bunun için kendisini çok seviyor. Hocamız, bütün oyunculara imkan tanımak için ekibi değiştiriyor. Mevsim ortasında işe başlamış bir teknik direktörün hakkında sevabıyla ve günahıyla bir tam sezonu yaşamadan karar verilmesinin haksızlık olduğunu düşünüyorum."
Sezon sonunda teknik direktör Roberto Mancini ile devam edip etmeyecekleriyle ilgili soruları da yanıtlayan Aysal, "Kendisi yönünden bir sorun yoksa bizim için de bir sorun yoktur. Ben imzama sadık bir insanım. Bundan önceki kontratlarıma nasıl sadık kaldıysam, karşımdaki taraf, bundan vazgeçme temayülü içine girmediği sürece devam ederim. Bir kontratı var. Ben bir tek devam etmeme arzusunu izleyebilirim ama şu anda böyle bir şey yok" şeklinde konuştu.
- "Galatasaray, öyle 'pat' diye oynayabileceğimiz bir kulüp değil"
Devre arasında yapılan 9 transferi değerlendiren başkan Aysal, "Devre arası transferlerinden özellikle Hajrovic ve Telles hocanın üzerinde durduğu oyunculardı. Arjantinli oyuncu Ontivero da hocamızın çok beğendiği, deneme için geldikten sonra hocamızın 'bunu kaçırmayalım' dediği, istikbale dönük bir yatırım" diye konuştu.
Sarı-kırmızılı kulübün başkanı, Türk futbolcuların ise genç olduğunun altını çizerek, bu futbolcuların Galatasaray'a ısındıktan sonra hizmet vermeye başlayacağını anlatarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Galatasaray, öyle 'pat' diye oynayabileceğimiz bir kulüp değil. Bu arkadaşlarımız, bir bekleme sürecine girdi. Galatasaray'da oynamak için çok ter dökmeleri lazım. Bu sene hocanın deneme yanılma senesi. Biz de bunun bedelini ödüyoruz. Önümüzdeki sene için kendi kararını verdikten sonra bir kemik kadrosu oluşacak. Zaten oyuncuların hangilerini tutacağını, hangisini kiralayacağını önümüzdeki 15-20 gün içindeki vereceği raporda göreceğiz."
"Bize sabretmemizi mi öneriyorsunuz?" şeklindeki bir soruya Aysal, "Evet. Çünkü ben aynı taktiği uyguluyorum" diye karşılık verdi.
- "Florya sahipsiz değil"
Florya Metin Oktay Tesisleri'ndeki idari yapılanma ile ilgili yanlış anlaşılmalar ve bilgi kirliliği olduğunu dile getiren Aysal, "Florya sahipsiz değil" ifadesini kullandı.
"Florya'da bir kopukluk var mı? Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak olsaydı takım daha iyi olur muydu?" şeklinde yöneltilen bir soruyu Aysal, şöyle yanıtladı:
"CEO'muz Lutfi Arıboğan, spor kökenlidir. Kendisi, sporu bütün unsurlarıyla tanıyan ve deneyimli bir yöneticidir. Arıboğan, bundan önceki dönemde Florya'yı takip eder ve birebir götürürdü. Lutfi Bey'in Florya üzerindeki zamanını daha ekonomik kullanması için geçtiğimiz aylarda lojistik konulara dönük olarak koordinatör atadık. Ali Dürüst deneyimli bir arkadaşımız ve benim çok sevdiğim bir kardeşim. Ayrılık sebebimiz herkesin söylediği gibi kuyu kazmak falan değil. Kendisinin Florya'da çok ciddi bir kontrolü vardı ama bugün de Florya başı boş değil."
Florya'dan sorumlu olarak atanan yönetim kurulu üyeleri Şükrü Ergün ve Mehmet Cibara'yı icra kurulu başkanı Lurfi Arıboğan'a lojistik anlamda yardımcı olması için görevlendirdiğini aktaran Aysal, "Florya'ya iki yönetim kurulu üyesi arkadaşımı Lutfi Bey'in üzerine atamış değilim. Sadece Lutfi Bey'in lojistik ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bu iki arkadaşımızı adres gösterdik. İdari ve mali konuları yönetimle bire bir halledebilmesi için belirledik. Kesinlikle Florya'da otursunlar ve yönetimle ilgili sorunları çözsünler diye bu arkadaşlarıma ek bir yük getirmedim, böyle bir görev de vermedim" ifadelerini kullandı.
(Sürecek)