Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararı (8)

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararı (8)

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-03 12:32:11

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararı (8)
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce hazırlanan Ergenekon davasının gerekçeli kararında, Türkiye'deki askeri müdahaleler öncesinde yaşanan olaylara yer verilerek, Danıştay saldırısı öncesinde ülkede yaşanan süreç anlatıldı.

Gerekçeli kararın, Türkiye'de geçmişte yaşanan askeri müdahaleler öncesindeki durumun ele alındığı bölümde, birçok askeri darbe ve askeri darbe teşebbüsü yaşayan Türkiye'de, askeri müdahaleler öncesi olağandışı gelişmeler olduğu belirtildi.

Büyük çaplı öğrenci ve işçi hareketleri, sağ ve sol ideolojiye sahip olanların birbirlerine karşı giriştikleri şiddet eylemleri, mezhep ve etnik köken kışkırtmaları, faili meçhul veya failleri yakalanabilen sansasyonel siyasi cinayetler gibi olaylar ve basın aracılığı ile kamuoyunu yönlendirme çabalarının bunlar arasında sayılabileceği ifade edilen kararda, "Günümüzde, askeri müdaheleler öncesinde yaşanan bu olayların bir kısmının askeri müdahale yapılmasının gerekçesini oluşturmak için özellikle tertiplendiği, bir kısmına da aynı gerekçeler ile göz yumulduğu kamuoyu ekseriyetinin kanaati halini almıştır. Hatta geçmişte, askeri müdahale kararı alınmakla birlikte, şartlar yeterince olgunlaşmadığından müdahalenin geciktirildiği konusunda dönemin bazı yetkililerinin basına yansıyan beyanları olmuştur" denildi.

- Danıştay saldırısı öncesindeki durum

Kararda, Danıştay eylemi öncesine yakın dönemde ülke gündeminde bulunan önemli olaylardan bazılarıları da şöyle sıralandı:

"9 Kasım 2005'te Şemdinli ilçesinde Umut Kitabevi bombalanmış, bu eyleme katıldıkları ileri sürülen kamu görevlileri ile ilgili tartışmalar bir süre kamuoyu gündeminde kalmıştır. Danıştay 2. Dairesi, 26 Kasım 2005'te, Aytaç Kılınç'a ilişkin, türbanın okula gidiş gelişlerde de takılmaması yönünde kararı vermiştir. Karar üzerine Başbakan dahil olmak üzere birçok kişi, kararın lehine veya aleyhine beyanatlar vermiştir. 5 Şubat 2006'da Trabzon'da Santa Maria Katolik Kilisesi rahibi İtalyan vatandaşı Andrea Santore, kilisede uğradığı silahlı saldırı ile öldürülmüştür. Yine Andrea Santore'ya yönelik eyleminin gerçekleştiği dönemde Danimarka'da Hz.Muhammed'e yönelik hakaret nitelikli karikatür yayımlanması nedeniyle düzenlenen protesto eylemleri gerçekleşmiş, hükümet üyeleri ve Başbakan dahil olmak üzere birçok kesim tarafından karikatür aleyhinde beyanatlar verilmiştir.

Anadolu Vakit gazetesinde 13 Şubat 2006'da, türban konusundaki kararı veren Danıştay 2. Dairesi üyelerine dair 'İşte o üyeler' manşet haberi yayımlanmıştır. 19 Nisan 2006'da Cumhuriyet gazetesinde Turhan Selçuk imzası ile türbanlı domuz karikatürü yayınlanmıştır. 5 Mayıs 2006'da Cumhuriyet gazetesi binasına el bombası atılmıştır. 10 Mayıs 2006'da Cumhuriyet gazetesi binasına ikinci kez el bombası atılmıştır. 11 Mayıs 2006'da Cumhuriyet gazetesi binasına üçüncü kez el bombası atılmıştır. 17 Mayıs 2006'da Danıştay saldırısı eylemi gerçekleştirilmiştir."

- Laiklik ve türban tartışmaları

Eylemler öncesi ülke gündeminde laiklik, dini hassasiyetler ve türban konusundaki tartışmalar yaşandığı, Cumhuriyet gazetesinin bombalı saldırıları "Laik Cumhuriyete saldırı" olarak tanımlandığı belirtilen kararda, saldırganların "dinci terör örgütlerine" mensup olduğununun ileri sürüldüğü kaydedildi.

Kararda, Danıştay saldırısından sonra, saldırıda hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin'in cenaze töreninde, bazı kişilerin laik-antilaik çatışmasını meydana getirebilecek nitelikte provokatif nitelikte sloganlar attığı, törene katılan dönemin hükümet yetkililerinin protesto edilerek kendilerine fiziki saldırıya teşebbüs edildiği, törene katılan askerlerin ise alkışlandığı ifade edildi.

Soruşturma kapsamında Muzaffer Tekin, Veli Küçük gibi sanıkların isimlerinin geçmeye başlaması üzerine saldırının ulusalcı kesimle ilgisinin olmadığına dair dezenformasyon amaçlı açıklamalar yapıldığı ve haberler yayınlandığı belirtilen kararda, Alparslan Arslan'ın kişiliği ve ilişkileri deşifre edilmeye başlandığında, arabasında bulunan Vakit gazetesi küpürünün tekrar gündeme getirildiği anlatıldı.

- "Arslan, neden zarar verdiğini izah edemedi"

Gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:

"Sanık Alparslan Arslan yargılama aşamasında kendisine ısrarla sorulmasına karşılık, henüz tahrik ediciliği açık ve somut olan Cumhuriyet gazetesine insanlara zarar vermeyecek şekilde bir eylem gerçekleştirmiş ve bu karikatürü çizen kişiye herhangi bir zarar vermemişken, daha önceki tarihli bir mahkeme kararı üzerine kararı verenlere neden anılan şekilde zarar verdiği ve neden üzerinden uzunca bir süre geçtikten, yani bir anlamda karar soğumuşken saldırı yaptığı konusunu izah edememiştir. Dinsel gerekçelerle saldırı yapan kişinin olay yerinden kaçmaya çalışması, suç ortaklarını ve daha sonra sözde silahları kendisinden parayla satın aldım dediği sözde lideri Süleyman Esen ve Salih Kurter'i ele vermesi eylemin amacıyla tenakuz içermektedir."

Arslan'ın tutuklandıktan sonra ve yargılanması sırasında, ısrarla ve defalarca akli dengesinin bozuk olduğu algısını uyandıracak davranışlar sergilediği ifade edilen kararda, "Dinsel gerekçelerle eylemi gerçekleştirdiğini beyan eden sanığın mahkememiz huzurunda Allah'a ve dinin kutsal değerlerine açıkça sövdüğü görülmüştür. Yine bütün dinlerde önemli yere sahip olan anne ve babasına da mahkeme huzurunda ağza alınmayacak cümlelerle hakaret etmiştir" denildi.

Doğu Perinçek'in de "Ergenekon terör örgütü" yöneticilerinden olup, Danıştay eyleminden sonra basına en çok dezenformasyon içerikli açıklama yapan kişi olduğu belirtilen kararda, Alparslan Arslan'ın, gerek eylemler sırasında gerekse sonrasındaki söylemleri ile kendisini dini hassasiyeti olan, eylemleri de bu amaçla yaptığı görüntüsü vermek için ciddi çaba harcadığı halde, dava sanıklarını sevip saydığını ifade eden beyanlarıyla kendi içinde çelişkiye düştüğü kaydedildi.

(Sürecek)

Haber Ara