Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararı (4)

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararı (4)

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-03 10:14:55

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararı (4)
Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararının önsöz bölümünde, "Başbakan Bülent Ecevit'i başbakanlık görevinden el çekmeye zorlama ve AKP Hükümetine karşı Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde yasadışı olarak oluşturulduğu anlaşılan Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun faaliyetleri ve planlanıp yürürlüğe konulan Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven darbe planları çerçevesinde hükümeti cebren ıskata veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs edildiği görülmüştür" denildi.

Ergenen Davası'nın gerekçeli kararının "önsöz bölümünde", "darbeye teşebbüs suçunun" Başbakan Bülent Ecevit'e ve AK Parti Hükümeti'ne karşı işlendiği öne sürüldü.

Önsözde, şu ifadelere yer verildi:

"Dosyamız kapsamında bu suçun, yani darbeye teşebbüs suçunun gerek 765 sayılı TCK'nın gerekse 5237 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu her iki dönemde de gerçekleştiği kanaatine varılmıştır. İlk dönemde hükümetin başında olan Başbakan Bülent Ecevit'i başbakanlık görevinden el çekmeye zorlama ve AKP Hükümeti'ne karşı Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde yasadışı olarak oluşturulduğu anlaşılan Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun faaliyetleri ve planlanıp yürürlüğe konulan Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven darbe planları çerçevesinde hükümeti cebren ıskata veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs edildiği görülmüştür. Bu dönemle ilgili birçok plan ve delilin ele geçirilmesi yanında zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın tuttuğu günlüklerin 2003-2004 yılına ait kısmı ile yine sanık Mustafa Balbay'ın tuttuğu dijital not/günlük mahiyetindeki çalışmalar suç içeren eylemlerin anlaşılmasına katkıda bulunmuştur. Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırı ve Danıştay hakimlerine karşı cinayet eylemi ile başlayan 2. dönemde ise bu eylemlerin hemen öncesinden kurulan nefret, şiddet ve darbe söylemleri içeren ve yasadışına çıkan sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri ile AKP Hükümeti'nin görevlerini engelleme yönünde etkinlikler gösteren Ergenekon silahlı terör örgütünün kontrolündeki diğer bir kısım sivil toplum çalışmalarının yapıldığı görülmüştür."

- "AKP'nin kapatılması sürecinde deliller üretilmiştir"

AK Partili bir kişinin cumhurbaşkanı seçtirilmemesinin de hedeflendiği kaydedilen önsözde, şöyle devam edildi:

"Yine Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi'nde yoğunlaşan muvazzaf personel ve silsiledeki üstleri tarafından hükümet aleyhine yasadışı planlar hazırlanmış, sahte isimlerle internet siteleri kurdurularak buralarda hükümeti yıpratıcı psikolojik propaganda içerikli yayınlar yapılmış, bunlarla hem toplumun tahrik olması hedeflenmiş, hem de AKP'nin kapatılması sürecinde deliller üretilmiştir. AKP kapatma davası sürecinde de bir kısım sanıkların aktif faaliyetleri olmuştur. Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şubesi gizli bölmelerinden ele geçirilen deliller arasında dosyamızdaki iddiaları doğrulayan önemli delillere ulaşılmıştır. Bu deliller arasında özellikle 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı' denilen AKP Hükümeti'ne karşı hazırlanan 'Proje'nin taslak çalışması, aralarında bazı dosya sanıklarının da bulunduğu ordudan emekli olanlar ve bazı diğer sivil şahıslardan oluşan gruplar ve görevlerini düzenleyen 'Kitleşim' isimli belge önem arz etmektedir. Yine Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Başkanlığı'na ait mahkememizce getirtilip incelen bilgisayarlar içinde de AKP Hükümeti aleyhine ve Ergenekon terör örgütünü destekler mahiyetinde çok sayıda belgeler elde edilmiştir. Bu belgeler incelendiğinde, 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı' içeriği ile birebir örtüşen birçok çalışmalara ulaşılmıştır. Tüm bu süreçte Ergenekon terör örgütüne ait muhtelif yerlere gizlenmiş nitelik ve nicelik olarak vahamet arz eden silah, bomba, mühimmat ele geçirilmiş, Örgütün 'Karargah Evleri' ismi altında Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlendiği anlaşılmış, bazı sivil sanıkların Harp Okulu'nda okuyan askeri öğrencileri buralardaki örgüt mensubu öğrenciler aracılığıyla kazanma amaçlı çalışmalar yaptıkları ve bu öğrencileri üstlerine hatta o tarihteki mevcut Genelkurmay Başkanı aleyhine kışkırttıkları görülmüştür."

- "Azınlıklara karşı nefret söylemi geliştirildi"

"Yine geçmişte devlet içindeki derin yapıyla ilişkisi gündeme gelen ve çete lideri olmaktan mahkum olan dosyamız sanığı emekli emniyet mensubu bir sanığın liderliğinde bazı suikast ve sabotaj planları yapıldığı, bu eylemler için subay ve emniyet teşkilatındaki örgüt üyelerinden kadrolar oluşturulduğu, bu kişilerin özellikle azınlık cemaat önderlerine ve alevi toplum temsilcilerine karşı eylem hazırlıkları içine girdikleri anlaşılmıştır" denilirken, azınlıklara karşı sistematik olarak bir nefret söylemi geliştirildiği belirtildi.

- "Silah ve mühimmat kaos oluşturma potansiyeline sahip"

Sanıklardan ele geçen silahlar ve mühimmat nitelik ve nicelik, yani hem sayı hem de özellik olarak çok vahim nitelikte olduğu, kimisinin mevcut herhangi bir kaydı olmayan, kimisinin ise kayıtlı oldukları yerde sarf edilmiş olarak gözüktüğü, bu silah ve mühimmatların toplumda kaos oluşturmaya ve faili meçhul cinayetlerde kullanılabilme potansiyeline sahip oldukları öne sürüldü.

- "Sanıkların 'Yargılanan kişileri saygıyla selamlıyorum' demeleri..."

Dava sürecinde, dosyadaki delillerin benzer örgüt davalarında olmadığı kadar güçlü, çeşitli ve çok olduğu kaydedilirken, şöyle denildi:

"Örneğin, bu davadaki deliller ile benzer mahiyetli Susurluk Davası'nın delillerinin kıyaslanmasının dahi mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında yargılamanın her aşamasında mahkememiz yargılanan örgütün varlığını çok açık ve net olarak devamlı gözlemlemiştir. Ergenekon terör örgütünün kamuoyu oluşturma gücü, sanıklar arasındaki hem henüz haklarında dava açılmamışken hem de dava açıldıktan sonraki dayanışma ve görünürde aralarında herhangi bir irtibat ve tanışıklık olmayan sanıkların adeta gözü kapalı birbirlerini yargılama öncesi ve sırasında savunmaları ve kefil olduklarını beyan etmeleri, özellikle kovuşturma aşamasında birbirleri lehlerine beyanda bulunmaları ve birbirleri aleyhinde olan önceki ifadelerini değiştirmeleri, daha sonra bu yeni ifadeleri kullanarak geçmişte verilen ve aleyhlerinde olan ifadeleri tevil etmeleri ve düzeltmeleri, 'Burada yargılanan kişileri saygıyla selamlıyorum, Cumhuriyet'e bomba atanlar ve Danıştay'a saldıranlar dışında buradaki hiç kimsenin suçu yok, herkes vatansever, sanıklar delikanlı çıktı, kimse aleyhte konuşmadı vs' gibi sözleri devamlı dile getirmeleri, mahkeme hakimlerini ortak savunma stratejisine uygun olarak gözü kapalı eleştirmeleri ve sıklıkla redd-i hakim talebinde bulunmaları, aynı zamanda sistematik bir şekilde hakaret ve tehdit etmeleri, bazılarının savunmalarında mahkemeye yansıtmaya çalıştıklarının aksine gözlemlenen yakın ve samimi irtibatları, genel olarak birbirlerinin aleyhine beyanda bulunmaktan ısrarla kaçınmaları, hatta çok açık bir şekilde kendilerinin aleyhinde bilgi ve belge yakalatan veya konuşan sanıklar hakkında en küçük bir tepki göstermeyip, 'yargılamanın sonunu beklemek gerekir vs' şeklinde bir yaklaşım sergilemeleri gibi durumlar mahkememizin gözlemlediği bu çeşit yüzlerce olguya sadece birkaç örnektir."

- Telefon konuşmaları

Sanıkların bazı eylemlerle ilişkisini ve örgüt üyesi konumlarını ortaya koyan delilden birisinin de telefon irtibatları olduğu kaydedilen önsözde, şu ifadelere yer verildi:

"Gerek soruşturma aşamasında ve gerekse yargılama aşamasında, -sanıkların kendi aralarındaki ve olaylarla ilgili irtibatını ortaya koyan teknik delil mahiyetindeki- HTS dökümleri ve iletişim tespit tutanaklarından yararlanılmıştır. Her sanığın bireysel hukuki durumlarının değerlendirildiği kısımlarda bu delillere yer verilmiştir. Örgüt davalarında bir kısım sanıkların bağlı oldukları örgüt dolayısıyla birbirleriyle tanışıyor oldukları bilinen bir gerçektir. Bu nedenle dosyamız bazı sanıkları kendileriyle ilgili HTS dökümü ve iletişimin tespiti tutanakları karşısında tanışıklıklarını açıklama konusunda çelişkiye düşmüşler ve/veya açıklayamamışlar, bu kayıtlarla uyuşmayan beyanlarda bulunmuşlardır."

- Ergenekon terör örgütünün kendine özgü yapısı

Gerekçeli kararın önsözünde, "Ergenekon terör örgütünün kendine özgü bir yapısı vardır" denildi. Bu cümle şu sözlerle açıklandı:

"Bu örgüt, birbirlerini tamamlayan ve destekleyen kompartımanları olan, ancak bu kompartımantasyon/perdeleme sistemi gereği birimler arasında sınırlı bir iletişimin söz konusu olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden iktibas edilen 'bilmesi gereken' prensibi çerçevesinde örgüt üyelerinin faaliyet gösterdikleri, herkesin kendi uzmanlık alanında örgüte katkı sağlayıp örgütsel faaliyette bulunduğu bir yapılanmadır. Örgütün genel ve/veya güncel hedefleri doğrultusunda: bu yapılanmanın bir birimi; toplumun hazırlanması bakımından sivil toplum örgütlerini harekete geçirmekte/yönlendirmekte, toplantı ve gösteriler düzenlemekte/düzenletmekte, bir birimi; cebir ve şiddet içeren eylem(ler) ile alakalı planlar yapmakta, lojistik ve finansal destek sağlamakta, bir birimi; kendi üzerine düşen cebir ve şiddet içeren eylem(ler)i organize etmekte, işlemekte/işletmekte, bir diğer birimi; bu tür eylemlerden sonra özellikle basın kanalıyla dezenformasyon yapmakta, bir kısmı bu eylemlerin rüzgarını arkasına alarak toplumsal katmanları harekete geçirip geniş tabanlı organizasyonlar yapmaktadır. Sonuçta Ergenekon terör örgütü, dosyamız kapsamında tüm bu birbirini tamamlayan eylemleriyle amaç suçların oluşması, iddianamedeki ifadesiyle 'darbeye zemin hazırlama' yönünde faaliyet göstermektedir."

- "Örgüt, karışık ilişkiler yumağına sahip"

Ergenekon terör örgütünün "çok karışık bir ilişkiler yumağına sahip olduğu"nun gözlendiği belirtilen önsözde, "Örgütün yargılanan ve mensuplarının cezalandırıldığı belli bir kısmı açığa çıkarılmış ise de bazı hücrelerine ulaşılamadığı görülmüştür. Yine Ergenekon terör örgütünün bazı birimleri ve uzantıları hakkında dosya kapsamına göre isabetli yorum yapılabilmesi mümkün olsa da bunlarla alakalı dosyada hukuki olarak yeterli delile ulaşılamadığı ortadadır. Bu yüzden bunların ayrı bir soruşturma ile ortaya çıkarılmasının mümkün ve gerekli olduğu düşünülmektedir" ifadelerine yer verildi.

- "Örgüt, psikolojik harp ve propagandayı iyi biliyor"

Örgütün "psikolojik harp ve propaganda" tekniklerini iyi kullandığı vurgulanan önsözde, şunlar kaydedildi

"Özellikle Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi'nde (Önce ki ismiyle Psikolojik Harp Dairesi) çalışan bir kısım sanıkların faaliyetleri buna güzel bir örnektir. Yine özellikle sanık Doğu Perinçek ve yakın çevresi bu tekniği en etkin kullanan Ergenekon terör örgütü üyeleri arasındadır. Sanık Nusret Senem esas hakkında savunmasında psikolojik propaganda sanatını çok iyi bildiğini ve uyguladığını ifade etmiştir. Sanık Durmuş Ali Özoğlu, Mustafa Özbek gibi sivil sanıklardan ve Sanık Hurşit Tolon'dan GenelkKurmay Başkanlığı'na ait olduğu ilgili kurumca belirtilen 'PH (Psikolojik Harp)' isimli birçok word dosyası ele geçmiştir. Gerekçeli kararımızda açıklanan sanıklar arasındaki ilişkiler ile muhtelif yer ve zamanlardaki açıklamalarının değerlendirilmesi ve anlaşılabilmesi bakımından ilgili bölümlerde bu hususa özellikle yer verilmiş ve ayrıca delil klasörleri içinde bulunan 'Psikolojik Harekat (Harp) Sanatı'nı anlatan metinler müstakil bir başlık altında özetlenerek, bu konuda aydınlatıcı bilgiler verilmiştir. Sanıklar savunmalarında bu yöntemi ustalıkla kullandıkları için, bu davada olayların yalnızca düz mantıkla değerlendirilmesi eksik olur. Gerek sanıkların kişisel özellikleri gerek örgütün girift yapısı ve gerekse örgüt belge içerikleri daha değişik mantık önermelerinin de katkısından yararlanarak konuların ve sanıkların durumlarının değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Genelde tüm sanıkların hitap ve psikolojik propaganda yetenekleri bir hayli yüksek olduğu ve yargılama sırasında bu özelliklerini etkin olarak kullandıkları gözlemlenmiştir. Sanık profilinin etkinliği, çeşitliliği ve geçmişi ile dava konusu iddialar nedeniyle bu dava kamuoyunda yoğun olarak tartışılmış, ilgili ilgisiz birçok kişinin yargılamayı etkilemeye teşebbüs sayılabilecek sayısız açıklamaları olmuştur."

- Örgütün ismi

Türkiye'deki "derin devlet" ya da "gladyo" ismiyle bilinen yapılanmaya "Ergenekon" isminin verildiği kaydedildi. Önsözde, "Ergenekon" ismi üzerinde yapılan tartışmalara da değinilerek, şu ifadelere yer verildi:

"Örgütün ismi, örgüt belgelerinde açıkça bu şekilde telaffuz edilmiştir. Derin devlet yapılanması için toplumda destek görecek bu ismin seçilmesi dahi başlı başına bir psikolojik harp çalışması ürünüdür. Sanıklar da savunmalarında bu konuyu ustalıkla kullanmışlar ve Orta Asya Türk destanları arasında yer alan Ergenekon Destanı'nı sürekli istismar ederek yargılama makamlarına ağır hakaret ve isnatlarda bulunmuşlardır. Oysa burada eleştirilmesi gereken, derin devlet gibi hukuk dışı bu yapılanma için bu ismi uygun gören mantıktır.

Türk Gladyosu'na 'Ergenekon' ismi verildiğinin 1997'den itibaren gündemde olması, köşe yazılarında ve kitaplarda işlenmesi, sanık Doğu Perinçek'in avukatı Ceyhan Mumcu'nun ifadesiyle bunu herkesin bildiğinin beyan edilmesi, bazı sanıklardan ele geçen belgelerde bu ismin geçmesi, örgüt belgelerinde açıkça derin yapılanmaya bu isim verilmesi, sanık Hüseyin Vural Vural, kendi beyanıyla da sabit olduğu üzere 'Ergenekon Yemin Metni' ve Ergenekon' başlıklı kimlik kartlarının ele geçmiş olması, özellikle 1997'de Aydınlık dergisinde yayınlanan sanık Erol Mütercimler'in röportajında ve daha sonra sanık Doğu Perinçek ve grubunun organize ettiği Susurluk Konferansı'nda Türk Gladyosu'nun bu isimle anılması, sanık Doğu Perinçek'ten ele geçen bir dijital belgede 'Uğur Mumcu'yu Çatlı, Yeşil Ergenekon yasallık dışılığı öldürtmüş' ifadelerinin kullanılması, sanık Hikmet Çiçek'ten çıkan bir belgede Özdemir Sabancı Cinayetinde Ergenekon örgütlenmesinin rolü olduğuna dair tespitler bulunması ve Bozkurt teşkilatı isimli diğer bir belgede 'Ergenekon'un ilk adının Bozkurt teşkilatı olduğu' şeklinde açıklamaların yer alması, Tuncay Güney'in mülakatında 'Doğu Perinçek'e Ergenekon'u sorduğumda, bunun askeriye içindeki bir örgütlenme olduğunu ve NATO tarafından Özel Harp Dairesi'ne paralel olarak kurulduğunu söyledi' anlatımının bulunmasına karşılık, birçok sanık ve özellikle sanık Doğu Perinçek'in savunmalarında iddianameye konu olan örgüt için Ergenekon ismi kullanılmasını ağır bir şekilde eleştirmeleri, Türkiye'deki derin devlet yapılanmasının ismi olarak belirlenen 'Ergenekon'u özel olarak gündeme getirmekten kaçınmaları, Can Dündar ve Celal Kazdağlı tarafından yazılan Ergenekon isimli kitapla ilgili olarak 1 Nisan 2001'de Aydınlık dergisinde 'Ergenekon dedikodularının piyasaya sürüldüğü bir dönemde CIA'ya yakın çevrelerin yazdırdığı' denilerek bu kitabın eleştirilmesi, sanıkların Ergenekon isminin gündeme getirildiği yayın organları ve konferanslarla ilgili bir açıklama yapmayıp duruşmadaki savunmalarında 'Savcılar tarafından nasıl Ergenekon ismi kirletilir' şeklinde psikolojik harp tekniği ürünü tepkiler ortaya koymaları Gladio'nun Türkiye'deki örgütlenmesine verilen bu adın açığa çıkmasını engelleyici tavırlar içinde olduklarını açıkça göstermektedir."

(sürecek)

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara