Önsöz bölümünde, kararın gerek içerik gerekse sistematik olarak anlaşılabilir olması için büyük bir gayret sarf edildiği vurgulandı.
Önsözde, "Ergenekon Terör Örgütü"nün ilk kez bir yargı merciince terör örgütü olarak kabul edilmesinden dolayı ayrıntılı açıklamalar yapıldığı belirtilerek, gerekçenin tam olarak kavranılabilmesi ve doğru olarak analiz edilebilmesi için her bir bölümün ve bağlantılı olduğu bölümlerin, dipnotlar da göz önünde bulundurularak dikkatlice okunması gerektiği, yine sanıkların doğrudan soru sorulma (çapraz sorgu) aşamasında verdiği cevapların da davanın ve sanıkların bireysel durumunun anlaşılması bakımından önemli olduğu kaydedildi.
Tekrara sebep olmamak için bazı konulardan yalnızca bir bölümde bahsedildiği, dağınık binlerce delilin bir düzen içinde iddia, savunma ve temyiz merciinin dikkatine sunulmasına gayret edildiği aktarıldı.
Gerekçeli kararın önsözünde, esas olarak "İddia Makamının İddiaları ve Sanık Tarafının Savunmalarını İçeren Bölüm (1.Kitap)", "Örgütün Varlığının ve Eylemlerinin Anlatılıp Ortaya Koyulduğu ve İlgili Delillerin Tartışılıp Değerlendirildiği Genel Bölüm (2. Kitap)", "Sanıkların Bireysel Hukuki Durumları İle İlgili Delillerin Tartışılıp Değerlendirildiği Bireysel Bölüm (3. Kitap)" olarak 3 başlık altında toplandığı belirtilen kararda, bu üç kitap dışında "giriş" ile emanet ve masrafların da yer aldığı "Hüküm Fıkrası" bulunduğu anlatıldı. Kararda, ayrıca mahkeme kaleminin yaptığı bir kısım çalışmaların da ekler başlıklı bölümde dijital olarak hazırlandığı bildirildi.
- Kararda yer verilen bölümler
Önsözde, gerekçeli kararın Ceza Muhakemesi Kanunu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin sistematiği gözönüne alınarak yazıldığı belirtilerek, bölümler şöyle sıralandı:
"1 - Soruşturma aşamasındaki olaylar kronolojik olarak anlatılmış ve bunların akabinde iddia makamı tarafından hazırlanan iddianamelerin sanıkların bireysel durumları dışındaki kısımları ve esas hakkındaki mütalaanın da genel kısımları özetlenmiştir. Soruşturma kronolojisine yer verilirken Tuncay Güney isimli kişinin 2001 yılındaki bir dolandırıcılık suçlamasıyla gözaltına alındığı olayına da yer verilmiştir.
2 - Sanıkların ve müdafilerinin kolluk, savcılık, sorgu hakimliği, mahkemede tespit edilen sorgu ve savunmaları ile esas hakkındaki savcılık mütalaasına karşı beyanları özetlenmiştir.
3 - Ergenekon silahlı terör örgütünün varlığı ortaya konulmuş, bu örgütün derin devlet/gladyo/kontrgerilla yapılanması olduğu ve esas olarak Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yasadışı olarak örgütlendiği delilleriyle anlatılmıştır. Bu bağlamda Ergenekon terör örgütüne ait örgüt belgeleri içeriği ve hazırlanışı bakımından karşılaştırmalı olarak ayrıntılı ele alınmıştır. Yine geçmişte yargılaması yapılan ve Ergenekon terör örgütünün bir hücresi olduğuna kanaat getirilen çetenin yargılandığı Susurluk Davası ile dosyamız arasındaki bağlantılara yer verilmiştir.
4 - Ergenekon terör örgütünün özellikle amaç suçlara ilişkin eylemleri ve eylem planları tartışılmış ve değerlendirilmiştir."
Gerekçeli kararın 5. bölümünde, sanıklar ve müdafileri tarafından dile getirilen usuli, teknik ve esasa ilişkin itirazlarla ilgili yargılama sürecinde alınan ara kararlara ve bu konuda mahkemenin değerlendirilmelerine yer verildiği belirtildi.
Sanıkların bireysel hukuki durumlarının ele alındığı 6. bölümde her bir sanığın sabit görülen eylemleriyle ilgili deliller ve bunların içeriğinin belirtildiği kaydedilen önsözde, şu ifadeler yer aldı:
"Kararın 6. bölümünde, isnad edilen suçun sübutu ve takdir edilen ceza ile ilgili olarak hukuki tartışma ve değerlendirme yapılmıştır. Bazı isnat edilen suçların niçin oluşmadığı, özellikle suç tarihine göre, 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme' suçu bakımından hangi ceza kanununun uygulanması gerektiği, 'geçitli suç' kavramının ne şekilde oluştuğu gibi hukuki konular açıklığa kavuşturulmuştur."
Kararın 7. bölümünde, sanıkların bazı haklarının ihlal edildiğine dair itirazları dikkate alındığı ifade edilen önsözde, yargılama boyunca özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde zikredilen temel hak ve hürriyetlere ilişkin bazı itirazlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları bağlamında değerlendirildiği belirtildi.
Önsözde, sanıkların işlediği sabit kabul edilen başta TCK 312. madde olmak üzere, sair suçlarının hukuki tartışmaları ile bu suç tiplerinin oluşumu ile ilgili hukuki analizlerine ise 8. bölümde yer verildiği vurgulandı.
Kararın 9. bölümünde, Ergenekon terör örgütünün amaç suçlar ve bu suçların gerçekleştirilmesi ile ilgili yasal ve yasadışı eylemlerinin ayrı ayrı ele alındığına işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
"Ergenekon terör örgütünün amaç suçları gerçekleştirmek için ön hazırlık mahiyetinde çalışmalar yapan sivil toplum örgütleri ile ilgili faaliyetlerine örgüt belgeleri ışığında ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Bu bağlamda 2003-2004 yıllarında yasadışı Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından icra ve organize edilen askeri darbe plan ve çalışmaları, Cumhuriyet gazetesine bomba atılması, bir Danıştay üyesinin öldürülmesi, diğerlerinin öldürülmeye teşebbüs edilmesi, Cumhuriyet gazetesine molotof atılması, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda çalışan bir kısım muvazzaf askerlerin amaç suçların gerçekleşmesi bakımından icra ettiği faaliyetler, sahte isimlerle internet sitelerinin kurulması, 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı'nın hazırlanması gibi eylemler delilleriyle tartışılmıştır. Aynı konulara sanıkların bireysel hukuki durumlarının değerlendirilmesi bölümlerinde de ilgili olduğu kadarıyla yer verilmiştir."
- "Karar, tam bir vicdani kanaatle verilmiştir"
Gerekçeli kararın önsüz bölümünün sonuç kısmında, "Özellikle belirtmek gerekir ki, gerekçeli kararın yazım sürecindeki 'dosyaları yeniden inceleme ve değerlendirme' aşamasında mahkememizin verdiği kararın ne kadar isabetli olduğu bir kez daha tarafımızca görülmüştür" denildi.
Bu sürecin vicdani kanaati daha da güçlendirdiği belirtilen bölümde, şu ifadelere yer verildi:
"Sonuçta mahkememiz kararını bağımsız ve tarafsız olarak, tam bir vicdani kanaatle vermiştir. Ergenekon terör örgütünün hedeflediği amacın tam olarak gerçekleşmesi durumunda milyonlarca insanın ve bunların ailelerinin yaşayacağı acı düşünüldüğünde, millet adına karar veren mahkememizin aldığı kararla milletin vicdanına ne kadar değer verdiği açıktır.
Örgütlü suçlarla ilgili birçok eser okuma, dosya inceleme ve Yargıtay içtihatlarını değerlendirme konusunda imkan, fırsat ve tecrübeye sahip mahkememizce çok açık olarak belirtilmek gerekirse, gerekçeli kararını yazdığımız bu dava delil olarak emsalleriyle karşılaştırılmayacak bir zenginliğe sahiptir. Mevcut her çeşit delillerin örtüştüğü, birbirini tamamladığı ve doğruladığı görülmüştür. Öyle ki Yargıtay kararlarında suçun oluşumu için nitelik ve nicelik olarak aranan delillerin çok üzerinde delile ulaşılmıştır. Dosyada gerek örgütün varlığı ve gerekse sanıkların bireysel durumları ile ilgili birçok delil bulunmaktadır. Öyle ki bazı delillere hem zaman hem de yer darlığı nedeniyle sadece atıfta bulunmakla yetinilmiştir."
Önsözün sonuç bölümünde mahkemenin çalışma koşullarına da değinilerek, şunlar kaydedildi:
"Mahkememiz, 30 yılda bitmez denilen davayı gece gündüz, hiçbir mesai gözetmeksizin, senelik resmi izinlerinin çok az bir kısmını kullanıp geri kalanında yine yargılama faaliyetine devam ederek, hafta içi ve hafta sonu geç vakitlere kadar çalışarak bitirmiş, bu çok karmaşık davada verdiği kararın gerekçesini de büyük bir gayretle tamamlamıştır. Gösterilen tüm olumsuz tavır ve tepkiler, sarf edilen kem sözler büyük bir sabırla ve hakimlik mesleğinin vakar ve haysiyetine uyar şekilde karşılanmıştır.
Bu gibi davalardan herkesin çıkarması gereken en önemli derslerden birisi de yargılamayı etkilemeye teşebbüs anlamına gelebilecek sözlerden kaçınmak gerektiğidir. Bu duyarlılık gösterilmediğinde hem yargılama uzamakta hem gerçekler değil toplumda oluşturulan algılar üzerinden değerlendirmeler yapılarak yanlış ve haksız sonuçlara varılmakta hem de hakimler yıpratılmaktadır. Bunun ise topluma ağır bedeller ödeteceği ortadadır. Bu nedenle olası benzer soruşturma ve davalarla karşı karşıya gelecek hakim ve savcıların 'adam sendeci' olmaya doğru evrilme tehlikesinin olduğunu söylemek de abartı olmaz."
(Sürecek)