Dolar

34,8759

Euro

36,7527

Altın

3.039,68

Bist

10.139,61

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararı (24)

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararı (24)

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-03 18:16:00

Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararı (24)
Ergenekon Davası'nın gerekçeli kararında, "Sanık İlker Başbuğ'un cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, TBMM'de bulunan siyasi partilere müdahale edip, onları yönlendirmek suretiyle cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası çıkacak sonuca göre, AK Parti'ye ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne müdahale edilip, AK Parti'nin ve hükümetin dağılması yönünde çalışmalar yaptığı anlaşılmıştır" denildi.

Gerekçeli kararda, 30 Eylül 2009'da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen ihbar mektubu ekinde yer alan ve davanın sanıklarından Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı belirtilen "İrticayla Mücadele Eylem Planı" isimli belge içeriğine yer verilerek, Çiçek ile ilgili olarak gönderilen ihbar mektuplarındaki hususlar ile Genelkurmay Başkanlığından gönderilen bilgilerin karşılaştırılması sonucu 27 Mart 2010 tarihli tespit tutanağı hazırlandığı hatırlatıldı.

Rapora göre, bir gazetede 12 Haziran 2009'da yayınlanan "İrticayla Mücadele Eylem Planı" ile ilgili haberin ardından Genelkurmay Başkanlığının 20 Haziran 2009'da Bilgisayar Güvenliği konulu bir yazı yayınladığının görüldüğü ve bu yazıya istinaden Harekat Başkanlığı Bilgi Destek Daire Başkanlığında kullanıldığı belirtilen 26 bilgisayar ve 5 sunucunun 20 Haziran 2009'da 35 kez "güvenli sil" işlemine tabi tutulduğunun 23 Haziran 2009 tarihli tutanakta belirtildiği aktarılan kararda, 30 Eylül 2009 tarihli söz konusu ihbarda, sivil savcılığın olaya el koyması gündeme gelince, Dursun Çiçek ve ilgili şubenin bilgisayarları ile ana sunucularının 19-20-21 Haziran 2009'da 35 kez geri getirilmeyecek şekilde silindiğinin belirtildiği ifade edildi.

- Başbuğ'un telefon görüşmeleri

İhbarda yer alan bu hususlara paralel olarak 23 Haziran 2009 tarihli tutanakta, Bilgi Destek Daire Başkanlığında kullanıldığı belirtilen 26 bilgisayar ve 5 sunucunun 20 Haziran 2009'da 35 kez "güvenli sil" işlemine tabi tutulduğunun da tespit edildiği kaydedilen kararda, "Tutanakta silme işlemine tabi tutulduğu belirtilen bilgisayarlar ve sunucuların BİM numaraları ihbarda geçen BİM numaraları ile karşılaştırıldığında, 24248 ve 24571 BİM nolu bilgisayarlar hariç diğerlerinin tamamının ihbara konu bilgisayarlar arasında yer aldığı ve bu haliyle ihbarda belirtilen hususu teyit ettiği görülmektedir" denildi.

Söz konusu tutanağa göre, aynı bilgisayarların 35 kez silinmesinin ardından Harekat Başkanlığı mal sorumlusundan teslim alınarak, 2 gün sonra tekrar 35 kez silme işlemine tabi tutulduğunun tespit edildiği de belirtildi.

İlker Başbuğ ile ilgili iletişim tespit tutanaklarına yer verilen kararda, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından ve ilgili GSM şirketlerinden temin edilen HTS dökümlerinin karşılaştırma sonucuna göre, Başbuğ'un sonuç olarak, sanıklardan Tuncer Kılınç ile 1 kez, Mehmet Zekeriya Öztürk ile 6 kez, Mustafa Levent Göktaş ile 6 kez, Muhittin Erdal Şenel ile farklı numaralarla 114 kez, Ünal İnanç ile 1 kez, Mustafa Balbay ile 1 kez, Hulusi Gülbahar ile 5 kez, Güler Kömürcü ile 1 kez, Hasan Iğsız ile 75 kez, Mehmet Şener Eruygur ile 3 kez, Abdulvahit Özkaya ile 16 kez, Hıfzı Çubuklu ile 12 kez, Levent Ersöz ile 1 kez, Mustafa Koç ile 3 kez ve İsmail Hakkı Pekin ile 1 kez karşılıklı olarak görüştüğünün tespit edildiği dile getirildi.

- "irtica.org' sitesindeki haber, AK Parti'nin kapatılması davasında kullanıldı"

Gerekçeli kararda, bazı sanıklar tarafından illegal olarak işletilen "irtica.org" ve "irtica.net" isimli internet sitelerinde yayınlanan haberlerle ilgili Emniyet Müdürlüğünce 11 Mart 2010'da tespit tutanağı hazırlandığı belirtilerek, tutanağa göre sitelerde, "kamuoyunun, AK Parti hükümetine ve dini cemaatlere karşı hassasiyetinin artırılmaya çalışıldığı, ülkede irtica tehdidi olduğu, AK Parti hükümetinin buna çanak tuttuğu, bu durumun büyük tehlike arz ettiği, ülkeye şeriatın geleceği ve laikliğin tehlikede olduğu" yönünde kara propaganda içerikli haberler yapıldığının anlaşıldığı anlatıldı.

Anayasa Mahkemesinin 19 ve 20 Eylül 2010 tarihli "AK Parti kapatma davası" ile ilgili olarak mahkemeye gönderilen belgelere göre, davanın 14 numaralı ek klasörünün 94. dizisinde yer verilen haberin, "irtica.org" isimli internet sitesinde 23 Ekim 2007'de yayınlandığı anlaşılan "Apronda namaz şovu" başlıklı haber olduğunun görüldüğü belirtilerek, bu haberin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan AK Parti'nin kapatılmasına ilişkin iddianamenin delilleri arasında yer aldığının anlaşıldığı aktarıldı.

"İrtica.org" sitesinde kullanılan benzer haberlerin AK Parti kapatma davasına ilişkin iddianamenin ek klasörleri içerisinde yer aldığının görüldüğü kaydedilen kararda, davaya ilişkin dinlenilen tanıklar ile sanıkların savcılık veya mahkeme ifadelerine de yer verildi.

- "Başbuğ'un irtibatları örgütsel nitelikte"

İlker Başbuğ'un "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçu yönünden, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından ve ilgili GSM şirketlerinden temin edilen ve dava dosyasında bulunan HTS dökümlerinin karşılaştırma sonucuna göre, davanın sanıklarından Tuncer Kılınç, Mehmet Zekeriya Öztürk, Mustafa Levent Göktaş, Muhittin Erdal Şenel, Ünal İnanç, Mustafa Ali Balbay, Hulusi Gülbahar, Güler Kömürcü, Hasan Iğsız, Mehmet Şener Eruygur, Abdulvahit Özkaya, Hıfzı Çubuklu, Levent Ersöz, Mustafa Koç ve İsmail Hakkı Pekin ile irtibatlı olduğunun anlaşıldığı belirtilen kararda, ayrıca ele geçirilen belgelere göre Başbuğ'un sanıklardan Mustafa Balbay, Muzaffer Tekin, İbrahim Şahin ve Fatma Cengiz ile irtibatının tespit edildiği, Başbuğ'un sadece kendi mesai arkadaşları ile değil, bunların dışındaki bazı sanıklarla da irtibatlı olması nedeniyle aralarındaki irtibatın örgütsel nitelikte olduğunun anlaşıldığı aktarıldı.

Sanıklar İbrahim Şahin, Fatma Cengiz ve Taylan Özgür Kırmızı'ya ait iletişim tespit tutanaklarına göre, bu sanıklardan özellikle Şahin ve Cengiz'in, tapelerde "İlker Başbuğ ile görüşürüm, gördüm, görüştüm, görüşeceğim" şeklinde ifadelerinin olduğu kaydedilen kararda, "sanıklar İbrahim Şahin ve Fatma Cengiz ile sanık İlker Başbuğ'un örgütsel bağlamda sık sık görüştükleri, bu görüşmelerin Şahin'in yeniden göreve getirilmesi ve kuracağı illegal ekip ile ilgili olduğu, Başbuğ'un Şahin tarafından illegal olarak kurulan, ülkede suikast ve tedhiş eylemleri gerçekleştirmek için oluşturulan, 'S-1' ismi verilen ekipten haberdar olduğunun anlaşıldığı" ifade edildi.

Kararda, davanın sanıklarından Doğu Perinçek'in bilgisayarından elde edilen belgelerdeki yazılara göre Perinçek ile Başbuğ arasında bir irtibat bulunduğunun anlaşıldığı da aktarıldı.

- "Başbuğ'un AK Parti ve hükümetin dağılması yönünde çalışmalar yaptığı.."

Davanın sanıklarından Mustafa Balbay ile ve İşçi Partisi basın bürosundan elde edilen belgelerle ilgili hazırlanan inceleme tutanaklarına göre Başbuğ'un, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda sanıklardan Sinan Aygün'ün o dönem başkanlığını yaptığı Ankara Ticaret Odasında 3 Mart 2004'te düzenlenen hilafetin kaldırılışının 80. yılı paneline katıldığının anlaşıldığı belirtilen kararda, sanıklardan Levent Göktaş'ta ele geçen 51 no'lu DVD'deki bir belgeye göre de 2004'ten beri gayri resmi iletişim danışmanı olarak istifade ettiği Doç. Dr. N.Y'nin sivil kesimdeki bürokrat, siyaset adamı ve akademisyenler arasında iletişiminin sağlanması konusunda Başbuğ'a yardımcı olduğunun anlaşıldığı dile getirildi.

Kararda, Başbuğ'un siyasi kişiliklerle kurduğu irtibat kapsamında, dönemin ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'ya, "CHP'nin, kendi istedikleri dışında bir AKP'linin aday gösterilmesi durumunda meclisteki oylamaya kesinlikle katılmayacağı, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç üçlüsünden birisinin aday olması halinde, CHP, ANAP, DYP'nin katılmadığı durumda, seçilen cumhurbaşkanının sadece AKP'nin cumhurbaşkanı olacağı ve bu yüzden TSK'nın başkomutanı olamayacağından hareketle TSK'nın buna müdahale edeceği..." şeklindeki hususları ilettiğinin anlaşıldığı vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi:

"Sanık İlker Başbuğ'un bu şekilde cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulunan siyasi partilere müdahale edip, onları yönlendirmek suretiyle cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası çıkacak sonuca göre, AK Parti'ye ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne müdahale edilip, AK Parti'nin ve hükümetin dağılması yönünde çalışmalar yaptığı, ayrıca Anayasa Mahkemesi üyeleri ile görüşüp, yine AK Parti'nin kapatılması ve hükümetin dağılması yönünde çalışmalar yaptığı, bu çalışmaların sanığın konumu ve göreviyle bir ilgisinin bulunmadığı, bu nedenle sanık Mehmet İlker Başbuğ'un bu çalışmaları mensubu bulunduğu ve amacı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni cebren devirmek olan Ergenekon silahlı terör örgütünün faaliyetleri kapsamında yaptığı anlaşılmıştır."

- "İnternet andıcı" belgesinin hazırlanması

"İrtica.org" isimli internet sitesinde, AK Parti, bazı bakanlıklar ve hükümet aleyhine, yoğun bir şekilde, kara propaganda mahiyetli yayınlar yapıldığı ve Başbuğ'un Genelkurmay Başkanlığı döneminde, 4 Şubat 2009'da bir gazetede bu sitelerle ilgili haber çıkması üzerine sitelerin kapatılarak yayınlarına ara verildiği hatırlatılan kararda, Başbuğ ve sanık Hasan Iğsız'ın talimatı ile, sitelerin farklı isimlerle ancak aynı içerikle tekrar yayına başlaması için sanık Dursun Çiçek öncülüğünde "internet andıcı" isimli belgenin hazırlandığı anlatıldı.

Bu belgenin ekinde, Türkçe yayın yapan 292 internet sitesinin adresleri ile ek güvenlik tedbirleri bölümünde, "Andıç" isimli belgenin, sanıklar Cemal Gökçeoğlu, Sedat Özüer, Ziya İlker Göktaş, Dursun Çiçek, Hulusi Gülbahar, Orhan Güçlü, Mustafa Bakıcı, Mehmet Eröz, İsmail Hakkı Pekin, Mehmet Otuzbiroğlu, Hıfzı Çubuklu ve Hasan Iğsız tarafından paraflandığının tespit edildiği kaydedilen kararda, sanık Hasan Iğsız'a ait parafın yanında "Sn.K.'a arz" ibarelerinin bulunduğu ve "Andıç"ın sanık İlker Başbuğ tarafından onaylanarak yürürlüğe girdiğinin anlaşıldığı ifade edildi.

İlker Başbuğ'un savunmalarında, söz konusu belgenin kendisine arz edilmediği beyanında bulunmasına rağmen, sanıklar Hasan Iğsız, Mehmet Eröz, Dursun Çiçek ve Murat Uslukılıç'ın, "Andıç'ın Başbuğ'a arz edildiği ve onun tarafından onaylandığı ve onaylanmadan yürürlüğe giremeyeceği" yönünde beyanları olduğu belirtilen kararda, dosyadaki diğer delillere göre Başbuğ'un söz konusu "Andıç" isimli belgeyi onayladığının sabit kabul edildiği ve suçtan kurtulmaya yönelik, inkar mahiyetli savunmalarına itibar edilmediği kaydedildi.

- Başbuğ, sitelerden haberdardı"

Gerekçeli kararda, sanık Başbuğ'un, hazırlanması talimatını kendisinin verdiği ve onaylanarak uygulamaya konulduğu anlaşılan internet siteleri ile ilgili "Andıç" belgesini kabul etmemesi nedeniyle, daha önceden yapılan internet sitelerinin yayınlarından haberdar olduğu, sitelerin farklı isimlerle, ancak aynı içerikle faaliyetlerine devam edeceğini bildiği, AK Parti ve hükümet aleyhine daha önceden sürdürülen kara propaganda faaliyetlerinin bu çalışma ile devam edeceği yönündeki ek güvenlik tedbirlerinden de bilgisi olduğu belirtilerek, "Belgenin yasal imha süresi beklenmeden, soruşturmalar başladığında alelacele imha edilmesi, 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' isimli belgenin basında yer alması üzerine, başta Bilgi Destek Şube'deki bilgisayarlar olmak üzere çok sayıda bilgisayarın ve içerisinde internet sitelerine ait içeriklerin bulunduğu serverların geri getirilemeyecek şekilde 35 kez silinmesi, hafta sonu olmasına rağmen tüm personelin çağrılarak iki gün boyunca Bilgi Destek Şube'de evrak kırpma işlemi yapılması ve evrak kırpma işlemine katılan personelin bu konuları dışarıda konuşmamaları hususunda çok sıkı bir şekilde uyarılmaları nedeniyle de 'Andıç' isimli belgenin bir karargah çalışması olmayıp, sanıklar tarafından illegal olarak hazırlandığı anlaşılmıştır" ifadesine yer verildi.

(Sürecek)

Haber Ara