Gerekçeli kararın, sanıkların bireysel değerlendirmesinin yapıldığı bölümün Dursun Çiçek ile ilgili kısımda, İrtica İle Mücadele Eylem Planı'na değinildi.
Planın, davayı ilgilendiren yönünün, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti hakkındaki kısmı olduğu, Gülen Grubu'na yönelik planlar olmadığı belirtilen kararda, şöyle devam edildi:
"Bu planda Gülen Cemaati diye bilinen grup ile AK Parti ve hükümetin birbirine verdiği düşünülen destek nedeniyle, hakkında bazı planlar yapıldığı ve bu planlar üzerinden AK Parti Hükümeti'nin hedeflendiği görülmüştür. Fakat bir bütün olarak bu plan içeriği çok açık olarak AK Parti Hükümeti'nin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye yöneliktir. Plan içeriğine göre özetle, 'Laik ve demokratik düzeni yıkarak, şeriata dayalı İslam devleti kurma hayalinde olduğu belirtilen AK Parti Hükümeti ve ona destek veren çeşitli gruplar ile Fethullah Gülen grubu başta olmak üzere radikal dini oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak, kamuoyu desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek üzere bilgi destek faaliyetlerinin icra edileceği, bu faaliyetin belli bir plan dahilinde senkronize şekilde icra edilmesinin öngörüldüğü, bu bağlamda Gülen grubuna ait evlerde silah, mühimmat gibi materyal bulunması sağlanarak, silahlı terör örgütü oluşturmak hedeflenmiş, bu ve benzeri planlar ile AK Parti Hükümeti ve bakanlarıyla alakalı kara propaganda faaliyetleri yapılarak yıpratılacağı, AK Parti mensubu kilit haberleşmeciler tarafından kamuoyuna çelişkili açıklamalar yaptırılarak, AK Parti içinde ciddi anlamda anlaşmazlık ve bölünmeler yaşanıyormuş şeklinde algı oluşmasının sağlanması' hedeflenmiştir. Bu planının uygulamaya sokulmak suretiyle internet sitelerinde hükümet aleyhine kara propaganda içerikli yayınlar yapılmıştır."
- Ergenekon'un amacı
Ergenekon silahlı terör örgütünün nihai hedeflerinden birisinin, "ülkenin idaresini ellerinde bulundurmak" olduğu belirtilen kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Bu durum ya bizzat ülke idaresindeki kişilerin kendilerinden olması ya da idarecilerin kendi amaçları doğrultusunda kullanılması şeklinde olacaktır. Seçimle iş başına geçen hükümetlerin kendilerinden olmaması veya kendi istekleri doğrultusunda hareket etmemesi durumunda, Ergenekon silahlı terör örgütünün, bu nihai hedefe ulaşmak için başvurduğu en önemli yollardan bir tanesi, ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturup, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine yerleşmiş kendi elemanları vasıtasıyla, askeri müdahale yani darbe yapmaktır.
Ergenekon silahlı terör örgütünün, 2000'den sonra bu kapsamdaki ve dosyamıza yansıyan ilk örneği, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e karşı yapılan faaliyetlerdir. Ergenekon silahlı terör örgütünün bu tür faaliyetleri, özellikle 2002 seçimlerinden sonra, AK Parti'nin hükümeti kurması üzerine yoğunluk kazanmış, bir kısım dosyamız sanıklarınca oluşturulan Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun önderliğinde, 2004 yılına kadar pek çok darbe girişiminde bulunulmuştur. 2005 yılına kadar pek çok darbe girişiminin sonuçsuz kalması, bu girişimlerin halktan ve Silahlı Kuvvetlerden destek görmemesi nedeniyle Ergenekon silahlı terör örgütünce ve örgüt belgelerine uygun olarak, halkın ve kendileri dışındaki silahlı kuvvetler mensuplarının, yapılacak olan bir silahlı müdahaleyi yani darbeyi desteklemesi için uygun ortam hazırlanması yönünde çalışmalar yapılmış, bu bağlamda, kendi kontrollerinde ve kara propaganda yapabilecekleri sivil toplum örgütleri ve internet siteleri kurup işletme kararı alınmıştır. Bu karar doğrultusunda, özellikle 2005 yılından sonra, Ergenekon silahlı terör örgütünün kontrolünde, çok sayıda sivil toplum örgütü kurulduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde illegal olarak kurulup, dosyamız sanıklarınca işletilen internet sitelerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir."
- "Başbuğ ve Iğsız'ın emir ve talimatıyla..."
Kararda, Dursun Çiçek'in, 2004'te atandığı Psikolojik Harekat Başkanlığı'nda ve sonraki adı ile "Bilgi Destek Daire Başkanlığı"nda görevli iken, çalışmakta olduğu kurumun imkanlarını da kullanarak, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, "İrtica.org" isimli internet sitesini kurup işlettiği belirtildi.
Sanık Dursun Çiçek'in, daha etkili sonuç alabilmek için, sanıklar Mehmet İlker Başbuğ ve Hasan Iğsız'ın emir ve talimatıyla "İrticayla Mücadele Eylem Planı" isimli planı hazırladığı kaydedilen kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Buna göre başta Ergenekon soruşturmalarının itibarsızlaştırılmaya çalışılacağı, bu soruşturmalarla askerlerin yıpratılmaya çalışıldığı, emekli ve muvazzaf pek çok askeri personelin yersiz ithamlarla lekelenmeye çalışıldığı, Ergenekon kapsamında tutuklanan TSK personelinin masum olduğu, irticayla etkin şekilde mücadele ettikleri için üzerlerine iftira atıldığı şeklinde kara propaganda mahiyetli haberler yaptırılacağı, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul öğrencilerine ait ibadet görüntü ve haberlerinin medyada yoğun olarak yer alması sağlanarak, Milli Eğitim Bakanı'nın kamuoyu nezdinde yıpratılacağı, kara propaganda faaliyetleri olarak, ihbara dayalı ev baskınları yaptırılarak, buralarda silah ve mühimmatın yanı sıra FG'ciler ile irtibat kurulması istenen oluşumlara (Yahudilik, CIA, Mossad, Moon Tarikatı, Humeyni, vb.) ait objelerin aynı ortamda bulunmasının sağlanacağı, ev baskınları kapsamında Alevi düşmanlığını körükleyici bilgi ve belgelerin bu evlerde bulunmasının sağlanacağı, izleyici veya dinleyici kitlesi fazla olan radyo televizyon programlarına farklı bir kimlikle, canlı yayın esnasında, telefonla bağlanılarak, FG'ci maskesi altında konuşmalar yapılarak tahrik olmuş bir FG'ci gibi, 'Evet kardeşim, bizimle uğraşan herkes Ergenekoncu'dur, onlarla uğraşmak bizim boynumuzun borcudur, bizimle uğraşmaya kimsenin gücü yetmez' şeklinde açıklamalar yapmasının sağlanacağı, AKP mensubu kilit haberleşmeciler tarafından kamuoyuna çelişkili açıklamalar yaptırılarak, AKP içerisinde ciddi anlamda anlaşmazlık ve bölünmeler yaşanıyormuş şeklinde algılanmasının sağlanacağı, şeklinde planlar yapıldığı, bu planı uygulamaya koyarak bu şekilde Türkiye'de bulunan cemaatlere, özellikle de Fethullah Gülen cemaatine yönelik eylemler yapılacağı, cemaate ait evlere silah ve uyuşturucu koyup, yakalanmasını sağlayarak, bu kişilerin kamuoyunda itibar kaybetmeleri, haklarında terör örgütü suçlamasıyla işlem yapılmasının amaçlandığı, hükümetin de bu tür cemaatlere destek verdiği ve ülke için çok büyük tehlike arzettiği yönünde kara propaganda mahiyetli yayınlar yapılarak, ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturup, darbeye zemin hazırlanmak istendiği anlaşılmıştır. Sanık Dursun Çiçek tarafından hazırlanan bu plan, Erzincan ilinde uygulamaya konulmuştur. "
- Danıştay saldırısı
Gerekçeli kararda, Ergenekon silahlı terör örgütünün, sanık Dursun Çiçek ve aynı ekipte bulunan diğer sanıklar tarafından ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturup darbeye zemin hazırlamak için, kara propaganda içerikli yayınlar yaparken, örgütün bir başka ekibi tarafından bu yayınları desteklemek, vatandaşlar arasında oluşan algıyı güçlendirmek, halkı askeri müdahaleye biraz daha hazırlamak, devlet otoritesinin zaafa uğradığını ortaya koymak için, bir takım suikast planları hazırlanıp, uyguladığı, yine sanık tarafından bu suikastların örgütün amacı doğrultusunda kullanıldığının anlaşıldığı anlatıldı.
Bu bağlamda, Ergenekon silahlı terör örgütünce gerçekleştirildiği anlaşılan, Danıştay'a yönelik saldırı sonucunda, sanık Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı anlaşılan "Danıştay bilgi notu"na da yer verilen gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:
"Sanığın bu bilgi notu ile olayın hemen akabinde, olayla ilgili bilgiler netleşmeden, bazı basın organlarında çıkan yanlı haberleri esas alarak, üstlerini de bu konuda yönlendirmek için, saldırıya uğrayan kişilerin daha önce vermiş oldukları türban kararı nedeniyle saldırıya uğradıklarını, eylemi gerçekleştirenlerin irticai fikirleri savunan bir terör örgütü olduğunu, bu saldırının laikliğe karşı yapılmış bir saldırı olduğunu ve devlet otoritesinin zaafa uğradığını belirttiği, sanık Dursun Çiçek'in bu şekilde hem Ergenekon terör örgütünce düzenlenen bu eylemi başka grupların üzerine yıkmaya çalıştığı, hem 'ülkede irtica tehlikesi var, hükümet bunlara imkan sağlıyor, bunlarla baş edemiyor, devlet vatandaşını, hatta yüksek yargı mensuplarını bile koruyamıyor' algısını uyandırmaya çalıştığı, hem de kendileri gibi düşünmeyen askeriyedeki üstlerini etkileyerek, olası bir askeri müdahalede karşı çıkmalarının önüne geçilmesini sağlamaya çalıştığı anlaşılmıştır."
(Sürecek)