Arınç, AA'ya yaptığı açıklamada, seçim sonuçlarına yönelik ülke genelinde yapılan itirazlarda hiç bir gariplik olmadığını söyledi.
Her adayın, partinin ve yetkilinin elindeki bir takım delilleri ekleyerek seçim sonuçlarına itiraz edebileceğini dile getiren Arınç, "İlçeye gider, ile gider sonunda Yüksek Seçim Kurulu'na gider. Bunların hepsi yasal. Yapılması da gerekli de itirazlardır. Kimseyi bundan dolayı kınamak durumunda değiliz. Ancak tabii bile bile haksız şekilde bir hakkı suistimal edercesine itiraz üstüne itiraz yapanlar ve bunu bir siyasi manivela olarak kullanmak isteyenlere ben şahsen bundan vazgeçmelerini tavsiye ederim. Yoksa bir oyun da mutlaka değeri vardır. O oyun haysiyetini, onurunu korumak için herkes, her türlü yasal itirazını yapmalıdır" diye konuştu.
Ancak birkaç gündür Ankara'da garip bir olay yaşandığını ifade eden Arınç, "Cumhuriyet Halk Partililerin organize ettiği bir topluluk, Yüksek Seçim Kurulunu abluka altına aldı. Bir yüksek yargı durumunda olan ve seçimlere bizzat müdahale eden, seçim sürecini tek başına yöneten Yüksek Seçim Kurulu etki altına alınmak istendi. Nihayet bunun sonunda dün de polis, güvenlik güçleri yetkisini kullandı ve Seçim Kurulu önündeki kalabalığı dağıttı. Cumhuriyet Halk Partililerin oraya insan yığmasını ve dışarıdaki gürültülerle içerideki insanları etkilemeye çalışmasını doğrusu garipsiyorum, doğru bulmuyorum. Bir daha bunun tekrarlanmamasını talep ediyorum. Bazı yerlerde yine Ağrı'da veya Hatay'da olduğu gibi bazı partililer seçim kurulları önünde veya bazı partilere baskıda bulunmak suretiyle bu itirazlarını etkilemeye çalışıyorlar. Ama genele baktığımız zaman itiraz yapılan yerlerde de eğer arada çok az farklar kalmışsa daha çok kavga ve gürültü oluyor. Daha çok sesler yükselebiliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Arınç, 3 bin, 5 bin, 10 bin veya 20 bin civarındaki farklar karşısında kimsenin itiraz yolunu bile seçmediğine işaret ederek, orada seçim kurullarının daha rahat çalışabildiklerini söyledi.
-"Ankara'da sonucun çok fazla değişmeyeceğini tahmin ediyorum"
Ankara'da da suni bir gerginlik olduğunu vurgulayan Arınç, "Bir puan Ankara için az değil. Bir puanın içerisinde binlerce insan var. Dolayısıyla Ankara için 10 oyla kaybettim, 20 oyla kazandım denecek bir durum yok. Bunu Mansur Yavaş da bilir, Cumhuriyet Halk Partisi de bilir. Ama buna rağmen isteyerek vermemeyi seçtiler. Kavga ederek, mağlup olduklarını halka düşündürmeye çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar Ankara'daki sonucun da çok fazla değişmeyeceğini tahmin ediyorum. Belki de oylar tekrar sayılmak suretiyle sayın Gökçek çok daha yüksek farkla seçimi kazanmış da olabilir" diye konuştu.
-"Henüz partileşme aşamasında olan ve adına 'cemaat' denen grup"
AK Parti açısından seçim sonuçlarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Arınç, şöyle devam etti:
"Partimiz için her milletvekili genel seçimi, bir önceki seçimin çıtasını aşmak içindir. Mahalli seçimlerde de o çıtayı yükseltmek zorundayız. AK Parti 2002'de yüzde 35, 2007'de yüzde 47, 2011'de yüzde 50 almışsa 2015 seçimlerinde o 50'nin üzerinin çıkmayı hedefler. Mahalli seçimlerde de yüzde 42 falandı 2004'te, sonra 38, 39'a düştü. Onun üzerindeki bir rakam da AK Parti'nin mahalli seçimlerdeki çıtasıdır. Bugün yüzde 38, yüzde 46'ya çıkmış durumda. Sekiz puanlık çok açık, çok bariz bir fark var. Kimse bunu eleştiremez. Kimse bunu küçümseyemez. Kimse 'bunun altında şu var, üstünde bu var' diyemez. Bu bir. İkincisi psikolojik şartlar da önemlidir. Seçimin kendi moral şartları da önemlidir. Unutmayalım ki bu seçime AK Parti tek başına gitti. Karşısındaki bütün açık siyasi partiler ve henüz partileşme aşamasında olan ve adına 'cemaat' denen bir grup da bu partilerden biri veya ikisi lehine seçime onlar da müdahil oldular. Dolayısıyla bizim AK Parti olarak bu bütün siyasi birlikteliğe karşı tek başımıza, adeta yedi düvele karşı bir seçim mücadelesi verdiğimizi herkes biliyor. Buna rağmen 8 puanlık başarı da fevkalade yüksektir."
-"Muhalefet edep dışı mücadele yürüttü"
"Bir üçüncüsü de bu seçimler demokratik değerler üzerinden yapılmadı" diyen Arınç, şunları kaydetti:
"Affedersiniz insanların edep, haya, ahlak duygularına karşı, kutsallarına karşı bir mücadeleyi yürüttü muhalefet. Sayın Kılıçdaroğlu her ağzını açtığında sadece hakaret etti. Sadece küfür etti. Sayın Başbakanımızı hedef aldı. Hükümetimizi hedef aldı. Ne bir icraatından bahsedebildi ne iktidara geldiğinde yapabileceğini söyledi ne mahalli seçimlerde özellikle büyükşehirleri aldığı zaman nasıl bir belediyecilik yapabileceğini söyledi. Bunların hiçbirisini söylemedi. Bugün bir gazetede yayınlanan karikatürü herkesin görmesini tavsiye ediyorum. Sayın Kılıçdaroğlu tanrıya yakarıyor. 'Şu kadar işler yapıyorum ama bir türlü başarılı olamıyorum. Sebebi nedir? Yukarıdan bir ses geliyor. Sana göz verdim ama gerçekleri görmedin, sana şunu verdim ama şunu yapmadın, sana da güzel sözler söyleyesin diye ağız verdim ama pabuç gibi dilin oldu'. Buna benzer bir şey yazmış."
-"Bu halkı sersem mi zannediyorsunuz siz"
"Bir Genel Başkan, bir siyasetçi, en azından bir insan rakipleri hakkında ağız dolusu hakaret ve küfür yapamaz, yapmamalı. 40 senedir siyasetin içindeyim, hiçbir siyasetçinin ağzından böyle bir çirkinlik duymadım. Bu halkı sersem mi zannediyorsunuz siz" ifadelerini kullanan Arınç, "Daha iddianamesi yazılmamış, hakkında soruşturma bile açılmamış, fezlekesi bile Başbakanlıktan Meclis Başkanlığına gelmemiş, yargılaması yok, soruşturması yok ama siz onu 'hırsız' veya 'başçalan' ilan ediyorsunuz, buna halkın inanacağını mı zannediyorsunuz? Bir siyasetçinin yapması gereken bu mudur? CHP çok büyük bir yenilgi almıştır. Muhteşem bir sonuçla karşı karşıya kalmıştır. Zannediyorum ki Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı tartışılacaktır. Eski CHP, yeni CHP tartışması tekrar gündeme gelecektir. Ve bir hayal değil belki, Cumhuriyet Halk Partisi içinde bir başka Cumhuriyet Halk Partisinin doğması gündeme gelebilecektir. Bu CHP'nin meselesi. Türkiye'nin veya halkımızın bu konuda fazla şeyler düşünmesine, üzülmesine veya sevinmesine gerek yok" diye konuştu.
MHP açısından da oy oranının fevkalade düşük kaldığına işaret eden Arınç, "Sayın Bahçeli'nin de kullandığı dil ve uslüp kesinlikle Kılıçdaroğlu kadar çirkin olmamakla birlikte onun da hedef aldığı kitle ve parti, çok şükür onun sözlerine inanmayan bir halkın onu test etmesine yol açmıştır. MHP de bazı büyükşehirler, bazı iller kazanmakla birlikte çok daha yüksek bir oy oranını alabileceğini düşünüyordu" dedi.
Arınç, "Ben 4 aydan beri seçim meydanlarında Sayın Başbakanımızın 'Birinci çıkamazsa partim, siyasete elveda derim' sözü karşısında, ona ilaveten bir başka hedef ortaya koymuştum. O da CHP için yüzde 30, MHP için yüzde 20 hedefiydi. Her iki Genel Başkana da seçim meydanlarından seslendim, 'Yüzde 30'u, yüzde 20'yi alamazsanız Genel Başkanlıktan ayrılacak mısınız?' İkisi de 4 aydan beri bu çağrımı duymadılar. Demek ki doğru bir hedef koymuşum. CHP için yüzde 30, MHP için yüzde 20, ikisi de bunun altında kaldılar. Kesinlikle bu hedefe bundan sonra da ulaşamazlar" ifadesini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle devam etti:
"Bazı yerlerdeki oy yükselmelerini veya bazı yerlerdeki AK Parti'nin kaybını belki cemaatten o partilere yapılan desteğe bağlamak da mümkün. Ama sonuçlar genelde global olarak şunu gösterdi ki cemaat denilen olgunun seçimleri yüzde 100 etkileyecek ölçüde oy potansiyeli yokmuş. Belki de 'Kesinlikle AK Parti'ye atmayın' demelerine rağmen gönül bağıyla ve gözleriyle gördükleri gerçekler, o cemaatin bazı mensuplarının da her şeye rağmen AK Parti'ye oy kullandığını gösterebilir. Şüphesiz seçmen pusulasında kimin ne amaçla oy kullandığını bilmediğimiz için bu yorumları yapmakta da herkesin özgür olduğunu düşünüyorum."
-Paralel yapıyla mücadele
"Hükümetin paralel yapıyla nasıl mücadele edeceğine" ilişkin soru üzerine Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim sonuçları üzerine balkon konuşmasını yaptığını belirterek, "Bu arada bu grubu, olguyu, varlığı yine hedef alarak bunlarla mücadele edileceğini, yasal ve hukuk devleti süreci içerisinde eldeki imkanlarla devlet içerisinde ayrı bir devlet yapılanmasına müsaade edilmeyeceğini ifade etti. Bundan sonrasını eğer Bakanlar Kurulu'nda görüşürsek, daha sonra açıklama imkanımız olabilir ama Sayın Başbakanımızın bu mücadelede hedef aldığı veya bir yol haritasını önümüze koyduğunu önümüzdeki günlerde mutlaka göreceğiz" dedi.
"Şunu herkes kabul etmeli ki böyle bir yapı varsa ve bazı eylemleriyle de suç işledikleri kesinlikle ortaya çıkmışsa Sayın Başbakanımız bu konuda haklıdır. Biz de gelişmelere dikkat ettiğimizde bunun bir gerçek olduğunu görüyoruz" diyen Arınç, her devletin, her hükümetin böyle bir yapıyla mutlaka mücadele edeceğini, çünkü varlık sebebinin ona bağlı olduğunu söyledi. Hiçbir hükümetin veya devletin kendi kurumları, kendi kuralları içerisinde başka paralel yapıya müsaade etmeyeceğini vurgulayan Arınç, "Bunu da zannediyorum ki muhalefet partileri de hemen hemen hükümetimizle aynı noktada düşünüyor olmalı. Önümüzdeki günlerde bu hukuk içerisindeki mücadelenin ne şekilde, nasıl yapılabileceğini ayrıntılarıyla konuşacağımızı düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
-Cumhurbaşkanlığı seçimi
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin olarak da Arınç, şunları kaydetti:
"5 ay sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, AK Parti'nin bu oy oranını dikkate aldığımızda, AK Parti'nin göstereceği adayın inşallah birinci turda cumhurbaşkanlığını kazanacağını söyleyebilirim. Neden? Çünkü bugünkü oy oranımız yüzde 46 ise bu her şeye rağmen yüzde 46'dır. Yani iftiraların, hakaretlerin, CD'lerin, kasetlerin tartışılmadığı, sadece mahalli seçim şartları içinde bir seçim yapılmış olsaydı zannediyorum ki oyumuz yüzde 50'lere yakın olurdu. Yüzde 50 demek de bizim 3 sene evvelki seçimlerde aldığımız oy oranıdır. Yani bugün AK Parti yüzde 50'lik oy oranını kontrol edebilecek ve yüzde 50'nin her zaman oy verebileceği bir adayı mutlaka çıkarabilecek bir durumda. Yüzde 51 lazımsa, o yüzde 1'i de mutlaka buluruz, yeter ki seçim normal şartlar içerisinde yapılsın. Ben o meselenin de şimdiden çözüldüğünü düşünüyorum. Tabii önümüzdeki yaşanacak süreci de beklememiz gerekiyor.
-Bursa ve Yalova değerlendirmesi
Arınç, Bursa ve Yalova'daki seçim sonuçlarını ise şöyle değerlendirdi:
"Bursa dahil bütün Türkiye'de seçim kampanyası yürüttüm, 25'e yakın ile gittim. Ama ana seçim bölgem Bursa'ydı. Bursa bize umduğumuzdan fazlasını verdi, çok başarılı bir sonuç aldık. Büyükşehir Belediye Başkanımız ikinci defa yüzde 50 oyla seçildi. 18 belediyenin 16'sını AK Parti kazandı, 2'sini CHP kazandı ve biz hemen hemen oyların, bu sonuçlara bakarsak yüzde 90'ını almış durumdayız. Yani bizim orada 2 milyon civarında seçmenimiz var. 2 milyon seçmenin 6'da 5'ini, bir hesap yapmıştım, oradan söylüyorum. CHP sadece Mudanya ve Nilüfer'de kazandı. MHP elindeki belediyeleri kaybetti. Biz CHP'den de MHP'den de belediyeler kazanmış olduk. İlk defa aday gösterdiğimiz 7 belediye başkanı da kendi bölgelerinde seçilmiş oldu. Muhteşem bir başarı, çok çoşkuluydu, çok heyecanlıydı. Katılabildiğim kadarıyla bütün ilçelerine gittim, mitingler yaptım, açılışlar yaptım. Seçim bürolarına gittim. Çok iyi adaylarımız vardı. Teşkilatımız çok iyi bir seçim kampanyası yürüttü. Bursa esasen AK Parti'ye gönül vermiş bir ilimiz ve bize milyonlarca oy kazandırdı. Tekrar Bursa'daki teşkilatlarımızı, seçmenlerimizi ve tüm Bursa halkını gönülden kutluyorum. Başkanları başarılıydı, bu başarısı tescil edildi. Yeni belediye başkanlarımız da büyük bir yarışa girdiler. Her biri yüzde 50'ye yakın oylarla seçildi, bu da çok hoş bir şeydir. En ciddi yarışmaların geçtiği ilçelerde bile yüzde 40'ların üzerine çıktık. Arkadaşlarımız, halkımız tarafından beğenildi.
Yalova'ya da bir günlük seçim kampanyası yapmıştım. Yalova sadece iki milletvekili çıkaran bir ilimiz. Orada bir milletvekili biz alıyoruz, ikinci milletvekilini CHP alıyor. Son seçimlerde oy oranımız yüzde 47 civarındaydı hatırladığım kadarıyla. Bu seçimde de daha önce iki dönem belediye başkanlığı yapmış bir arkadaşımız tekrar aday olmuştu. Ben seçimin ortada olduğunu görmüştüm ama tecrübeli ve seçilen, beğenilen bir belediye başkanıydı, kazanacağını ümit ediyordum. Bir oyla da olsa, eksik de olsa, fazla da olsa, böyle bir sonuç ortada olan bir seçim için bence normal bir sonuçtur. Ama oylar tekrar sayılıyor. Dilerim ki arkadaşımız tekrar bir oy farkıyla başkanlığını kazanmış olsun. Yalova'da büyük yatırımlar var. Bu yatırımlarla önümüzdeki dönem iki milletvekilliğinin ikisini de almaya hedeflenmeliyiz. Böylece Türkiye'yi bir yükten kurtarmalıyız. Hem Yalova'yı hem de Türkiye'yi. Çünkü oradaki CHP'li milletvekili, Yalova'yı da ülkemizi de partisini de layıkıyla temsil etmiyor. Yalovalılar bunun sözünü verdiler, onun için 2015'e kadar veya bir erken milletvekili seçimine kadar biraz daha sabırlı olmamız lazım."
(Bitti)